Telafi eğitimi 1 ay sürecek (Özel Haber)
TBMM’de kabul edilen ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri için yapılacak Telafi Eğitimi Düzenlemesi’ni yetkililer değerlendirdi. Değerlendirmelerde, yaz tatilinden 1 aylık bir dönemin telafi eğitimi için kullanılacağını ve bunun eksik kalan dersler için bir kurs gibi düşünülmesi gerektiği söylendi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ilişkin "'Telafi eğitimi düzenlemesi' kısmı kabul edildi. Düzenlemenin kabul edilmesinin ardından öğrenciler ve veliler, okulların kapandığı süre kadar yaz tatilinde eğitim alınacağını zanneden veliler ve öğrenciler, öğretmenlerini soru yağmuruna tutmaya başladılar. Telafi eğitimi düzenleme kanunu kabul edildikten hemen sonra sosyal medyadan açıklama yapan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bu durumun hızlandırılmış bir 'telafi' sürecini tanımladığını söyledi. Bakan Selçuk, “Yaz tatilinin ortadan kalkması söz konusu bile değildir. Çocuklarımızın yaz tatilini doyasıya yaşamasını ümit ediyoruz." dedi.
MÜDÜR BÜYÜK: OKULLARIN KAPALI OLDUĞU KADAR SÜRE OLMAYACAK
Konya İl Milli Eğitim Müdürü Seyit Ali Büyük, Bakan Selçuk’un açıklamalarına dayanarak, telafi eğitiminin kaybedilen okul zamanının hızlandırılmış ve kısmı bir tamamlayıcısı olduğunun altını çizdi. Müdür Büyük, telafi eğitiminin okulların kapalı kaldığı iş günü kadar yapılamayacağına da işaret etti. Büyük açıklamasının devamında, “TBMM’de kabul edilen “Telafi eğitimi düzenlemesi” kısmi ve hızlandırılmış bir “telafi” sürecini tanımlamaktadır. Dönemin bütün bir şekilde tekrarı veya yaz tatilinin ortadan kalkması söz konusu bile değildir. Çocuklarımızın yaz tatilini doyasıya yaşamasını ümit ediyoruz. Öğrencilerin okuldan ve eğitimden soğumaması için önemli olan uzaktan eğitimi, tüm ülkeler, olanakları ölçüsünde yapıyor. Uzaktan eğitime en erken başlayan iki ülkeden biri olan Türkiye, televizyonun yanı sıra Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ile de eğitime destek veriyor. Bu eğitimlerin verilmemesi durumunda, öğrenmede unutma artacaktır” dedi. Büyük, EBA TV ile telafi eğitiminin birbirinin tamamlayıcısı olduğunu vurgulayarak, düzenlemenin olağanüstü haller ve mücbir sebepler için mevzuat uyumlulaştırma çalışması olduğunun altını çizdi.
KARLIER: 1 AY OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ
Mayıs sonun kadar okulların kapalı olacağını değerlendiren Eğitim Bir-Sen Konya 1 Nolu Şube Başkanı Nazif Karlıer, yazın 1 aylık dönemde eksik kalan eğitimin telafisi yapılacağını dile getirdi. Bu eğitimin biraz da hızlandırılmış eğitim olacağının altını çizen Karlıer, “Öğrencilerin yaz tatilini tamamen almanın iyi olacağının da kanaatinde değilim. Çocuklar virüsten dolayı evlerde ciddi sıkıntılar çekiyor. Haziran ayının son iki haftası okullarda başlayacak telafi eğitimiyle çocuklarımız konuları daha iyi kavrayacaklardır. Bu sene temmuz ayının ilk iki haftasıyla birlikte toplam bir aylık süreci kapsar. Çocukların eğitim almaları 1 aydan fazla sürmeyeceği kanaatindeyim. Öğretmenler için de 1 aylık seminer dönemleri var. Telefi eğitimleri bu seminer dönemlerinden sayılacak. Öğretmenlerimiz yaz döneminde normal 1 aylık tatilini yapacaklardır. Yaz ayları başlangıcında virüsün azalacağı umuluyor.” diye konuştu.
“KARNELER NORMAL SÜRESİNDE VERİLECEKTİR”
Karnelerin haziranın ikinci haftasında normal olarak verileceğini de söyleyen Karlıer, telefi eğitiminin bir kurs gibi düşünülmesine de değindi. Bunun sadece eksik konularda telefi eğitimi olacağını hatırlatan Karlıer, “Karneler düzenlendikten sonra haziranın ikinci haftasında verileceği kanaatindeyim. Telafi eğitimine de tüm öğrencilerimiz için avantaj olacaktır ve yoğun katılımla gerçekleşeceğine inanıyorum.” dedi.
YİĞİT: PLANLAMALARI BİRLİKTE YAPMAK MÜMKÜNDÜR
Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, telefi eğitimi düzenlemesinin yasaya tabii olmadığını bunun bakanlıkça yapılmasının mümkün olduğunun altını çizdi. Getirilen düzenlemeyi maddeler halinde ele alan Yiğit şöyle konuştu: 1-İlk bakışta salgın hastalık, deprem, hava şartları gibi zorunlu eğitime ara verme durumunda yaz tatilinin kısaltılabilmesidir. Bunun için de 15 gün ara verme yeterli görülmüştür. Çok iyi bilinmektedir ki 15 günlük bir ara her zaman telafi edilebilir. Yani 180 günlük eğitim öğretim sürecine pekala yayılabilir. Burada 15 gün gibi bir kısıtlamaya gitmek kesinlikle en büyük hatadır. Telafi edilemeyecek husus bugün yaşadığımız Covit-19 salgınında olduğu gibi eğitime en az iki ay ara verilmesidir. Bu durumda da hiçbir eğitimci yapılacak telafiye hayır demeyecektir. Eğitimde amaç öğrencilerdir ve onların yararı için her türlü fedakarlık başta eğitimciler tarafından yapılır. Mevcut düzenlemelere göre hukuki bir engel yoktur. Yani böyle bir telafi için kanun değişikliğine gerek yoktur. Okulların açılma, kapanma, ara tatil yapma, ara tatil uzunluğu, kısalığı konusunda bakanlık zaten yetkilidir. Bu yıl ilk kez uygulanan bir haftalık ara tatil uygulaması, Bakanlık kanun değişikliği yapmadan geçmiştir. Yani kanun değişikliği gerektirecek bir durum yoktur.
2-Öğretmenlerin 657 sayılı yasada yer alan “Öğretmenler yaz tatili ile dinlenme tatillerinde izinli sayılırlar” ifadesi anlamsız kılınmaya çalışılmakta ve dinlenme (yani yarı yıl ) tatilinde de idareye öğretmenlere izin vermeme yetkisi verilmeye çalışılmaktadır. Öğrencilerin dinlendiği dönemlerde öğretmenlerin dinlenmesinden daha doğal bir durum olamaz.
3-Yöneticilerin izinleri ile ilgili düzenleme yapılmaktadır. Eğitim kurumu yöneticilerinin izin süreleri zaten bellidir. Bunun yanına bakanlık ya da il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinde görevlendirilen öğretmenleri de eklemek yani unvanları öğretmen olduğu halde izin vermemeyi amaçlamak izaha muhtaçtır. Görev kabul edenlerin görevlerinin süresi başlangıçta belirlenir ve zorunlu görevlendirme yapılmazsa zaten sorun kalmayacaktır. Yani kanun değişikliğine ihtiyaç yoktur.
4-Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmeti veren Rehberlik Öğretmenlerine yaz döneminde öğrencilerin lise ve üniversite tercihlerinde görev verilmesi doğru bir yaklaşımdır. Fakat bu görevlerin gönüllülük esasına göre verilmesi gerekir. Öğretmenlerden iki aylık izin süresinin bir ayında fedakarlık isteniyorsa Bakanlık da fedakarlık yapmalı ve gönüllü olarak bu görevi yapacak öğretmenlerimize daha önce de önerdiğimiz gibi günlük 8 ek ders ödemesi yapılarak teşvik mekanizması işletilmelidir. Yani bunun için de kanun değişikliğine gerek yoktur.
Eğitim-İş olarak tekrar söyleyelim ki; hükümet eğitim alanında değişiklik yapmak istiyorsa eğitimin en önemli paydaşı olan eğitim ve bilim işgörenlerinin temsilcileri ile masaya oturmalıdır.
Covit-19 nedeniyle eğitime verilen aranın telafisi de geleceğe yönelik planlamayı da birlikte yapmak mümkündür.”
“ÖĞRETMENLERİN SORUNLARI İÇİN MADDE YAPILMASI GEREKİYOR”
Kanun düzenlemesinde öğretmelerin birçok sorunun giderilmesine dikkat çeken Yiğit, “Öğretmenlerin ekonomik ve özlük hakları ile ilgili birçok eksiklik, eşitsizlik varken Covit-19 bahane edilerek yeni hak gaspları yaratılmak istenmesi kabul edilemez. Tüm dünyada öğretmenlerin özlük hakları bellidir. Bu noktada ülkemiz öğretmenlerinin eksikleri vardır fazlaları yoktur. Uzun yıllardır devam eden uygulamaları ortadan kaldırma girişimi söz konusudur. Hükümetin acil yapması gereken yani Meclis’e getirmesi gereken birçok konu vardır ve uzun yıllardır çözüm beklemektedir. Bunlar; öğretmenler arasında eşitsizlik yaratan sınıf öğretmenlerinin 18, meslek öğretmenlerinin 20, kültür öğretmenlerinin 15 olan maaş karşılığı zorunlu ders uygulamasının 15 saatte eşitlenmesidir. Bir başka sorun ise; tek bir madde ile öğretmenliğin sözleşmeli olamayacağı, kadrolu atama yapılması ve sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesidir. Yine; uzman öğretmenlik gibi ucube bir uygulama neticesinde yaratılan haksızlığın son bularak kıdem esaslı olarak tüm öğretmenlere aynı hakların tanınması, önceliklidir. Bu konuların, ivedilikle ve millet ittifakı olumlu yaklaştığı taktirde meclisin oy birliği ile kabul edebileceği ortada iken Covit-19 fırsatçılığı yapmak doğru değildir” dedi.
Muhabir: Servet R. Çolak
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.