Avusturya parlamentosunda kabul edilen düzenleme, kurallara uymayan çocukların ebeveynlerine 150 ila 800 avro arasında para cezası verilmesini öngörüyor. Yaptırımların 2026–2027 eğitim öğretim yılından itibaren uygulanması planlanıyor.
Öte yandan İtalya’da da Avusturya’daki uygulamayı örnek alan ve kamusal alanlarda tam yüz örtüsünü yasaklamayı, dini yapılara yönelik denetimleri artırmayı hedefleyen yasa teklifinin gündeme alındığı bildirildi. UID, Avrupa’da artan bu tür düzenlemelerin insan hakları ve inanç özgürlüğü çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi çağrısında bulundu.
“BU YASAĞI KINIYORUZ”
Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Genel Başkanı Kenan Aslan, Avusturya parlamentosunda kabul edilen ve 14 yaş altındaki çocukların okullarda başörtüsü giymesini yasaklayan düzenlemeye sert tepki gösterdi.

Aslan, yaptığı açıklamada söz konusu kararın din özgürlüğüne ve temel insan haklarına açıkça aykırı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Avusturya'da 14 yaş altındaki çocuklara yönelik başörtüsü yasağını kınıyoruz. Bu karar, din özgürlüğüne ve temel insan haklarına açıkça aykırıdır. Toplumsal uyumu güçlendirmek yerine ayrımcılığı ve kutuplaşmayı derinleştiren bu yaklaşım, entegrasyon ve hoşgörü ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. UID olarak, söz konusu ayrımcı düzenlemeye karşı yürütülen hukuki mücadeleyi destekliyor, eşit haklar ve temel özgürlüklerin korunması için kararlılıkla mücadelemizi sürdürüyoruz."
“BU HAKLARIN ZEDELENMEMESİ ESASTIR”
Uluslararası Demokratlar Birliği Genel Sekreteri Osman Gökalp ise, "Avrupa’da son dönemde gündeme gelen başörtüsü ve dini özgürlüklere ilişkin düzenlemeleri dikkatle izliyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da her fırsatta vurguladığı gibi; inanç özgürlüğü, demokratik toplumların vazgeçilmez temelidir ve güvenlik gerekçeleriyle dahi bu hakların zedelenmemesi esastır. Avusturya’da alınan kararların ardından İtalya’da benzer adımların tartışılması, toplumsal uyum ve birlikte yaşama kültürü açısından hassasiyetle ele alınmalıdır. Kalıcı barış ve huzur, farklı inanç ve kimliklere saygının güçlendirilmesiyle mümkündür. Avrupa’nın bu dengeyi gözeten bir yaklaşımı benimsemesini temenni ediyoruz" şeklinde konuştu.
