Yolcu Aziz Kaya

Yolcu Aziz Kaya

UTANIYORUM

UTANIYORUM

Böyle bir zaman diliminde yaşamaktan utanıyorum

Böyle bir zaman diliminde nefes almaktan utanıyorum

Böyle bir zaman diliminde zamâna olumlu bir not düşememekten utanıyorum

Böyle bir zaman diliminde bakmaktan, bakıp ta gördüklerimden utanıyorum

Böyle bir zaman diliminde duymaktan, duyup ta bir şeyler yapamamaktan utanıyorum

Böyle bir zaman diliminde mazlumun yanına varamamaktan, onlara yakınlaşamamaktan utanıyorum

Böyle bir zaman diliminde ağlayan atalara, ağlayan ana ve babalara, ağlayan ninelere ve dedelere, ağlayan evlatlara, ağlayan kızlara ve oğlanlara rahmet olamamaktan, onların gözyaşlarına merhem olamadığımdan, onların gözyaşlarına silemediğimden dolayı utanıyorum.

Hâsılı bu çağdaki eğriliklerden, bu çağdaki zâlimliklerden, bu çağdaki zulumlerden, bu çağdaki câniliklerden, bu çağdaki insanoğluna yakışmayan her fiilden, bu çağdaki ademoğluna yakışmayan her davranıştan, her söylemden, her bakıştan, her duyuştan, her konuşusuştan Û tâ nî yô rûm.

Azîzim yoksa sen de bakar körlerden, duyan sağırlardan, dili olan tatlardan mısın.

Aman hâ bu soruyu kendi kendine samîmice sor.

Allâh muhafaza sen de bu hastalığa tutulmuş olanlardan olmayasın.

Hadi azîzim şimdi, lütfen kendi kendini tekrâr tekrâr gözden geçir, kendi kendini mercek altına al

Hadi azîzim hadi şimdi sen seni teşhis et

Unutmâ teşhis edilemeyen bedenler, aslâ dertlerden ve sıkıntılardan kurtulamaz.

Teşhis edilemeyenlerin yârınları hep ama hep soru işâretidir.

Teşhis edilemeyenlerin akîbeti hep ama hep meçhuldür.

Meçhuller ise varlık sebebini unutan zavâllı yolculardır.

Belki de onlar yolcu bile değillerdir.

Çünkü yolcunun bir hedefi, bir gayesi, bir amacı vardır.

Teşhis edilemeyen meçhuller, duran suya benzer, zamanla bataklığa dönerler ve çevresine bin bir türlü zararlı ve hastalık bulaştırıcı sinekler üretirler ve daha sonra da çevresine saçarlar.

Kork azîzim kork yoksa ben de kendini teşhis edemeyen zavallılardan mıyım diye kork.

Tabî ki yâ, insan yanlışâ ve hatâya düşmemek için korkmalıdır,

Tabî ki yâ, insan zâlimoğlu zâlim olmamak için, günümüzün ebûcehilleri olmamak için, günümüzün kalpsizi ve vicdansızı olmamak için korkmalıdır.

Ey cân cânpârem olan hazreti insan, böyle korkular insana cân simidi gibidir.

Kim bu cân simidini zamânın da ve zemînin de kullanır ise, kim bu cân simidi konumundaki korkuyla gündemini oluşturur ve gereğini en hayırlı şekil de yaparsa, inanıyoruz ki, umulur ki kendini korunanlardan olur, huzûra ve saâdete sevk edilenlerden olur.

Ey biz insanoğlu ademler ve havvâlar.

Allâh aşkına bu eğri gidişlerimiz nereye ? Lütfen hadi hep berâber arayalım bu sorunun cevâbını

Sâhî bizler yoksa nefislerini mi ilâh edinenlerdeniz.

Ey cân kardeşim etme!

Tarih nefislerini ilâh edinenlerle doludur.

Onlar aslında kendi nefislerine zulmedenlerin başında geliyordu.

Lâkin onlar bunu yaşarken görmek, duymak ve anlamak hiç istemediler.

Çünkü onlar sâdece ânı yaşamak isteyen ve bu ânı da yaşarken başkalarına zulmetmeyi ve yok etmeyi mubah sayan zavallılardır.

Onlar nefislerini ilâhlaştırarak, gelecekteki cehennemini oluşturan, cehennem odunlarıdır.

Allâh aşkına, yeryüzü aşkına, ilâhi kitaplar ve peygamberler aşkına, Hazreti Adem Atamız ve Havvâ Anamız aşkına neyi paylaşamıyoruz.

Şu kâinat hepimize yeter, şu gezegenler hepimize yeter, şu dünyâ da hepimize yeter, yeter de artar.

Yeter ki bizler dengeli ve ölçülü olalım

Yeter ki bizler hâk ve âdâlet üzere olalım

Yeter ki bizler anlamayı ve anlaşılmayı en üst seviyeye çıkaralım

Yeter ki bizler sevginin ve saygının dilini en mükemmel bir şekil de kullanalım

Yeter ki bizler kendimiz için istediğimizi karşımızdaki için de isteyelim

Yeter ki bizler her birerimizin aynı topraktan, aynı sudan, aynı havadan, aynı ateşten yaratıldığını idrâk edelim ve bu idrâk üzere birbirlerimizi tartalım ve değerince muâmele edelim.

Belki o vakit UTANMAKTAN kurtulabiliriz, belki o vakit vicdânımız sızlamaz, belki o vakit yüreklerimiz dağlanmaz, belki o vakit yaratılış sırrının idrâkine varır ve bu idrâk üzere de kendi kendimizi şekillendirebiliriz.

Zâten kardeşlerim her birey kendi sokâğını, yâni özünü ve insanlığını temizler ve hoş eyler ise, o insan sokağı temiz olur, o insan sokağı temiz olursa insan mahallesi temiz olur, insan mahallesi temiz olur ise insan şehrimiz temiz olur, bu temizlikler böyle artarsa ülke ve ülkeler temiz olur.

İşte o dem insan, Âdem ile Havvâ lığa geri döner.

İşte o an kullar, özüne ve hakîkatine yaklaşır.

Ey insân, ey âdem, ey kul, ey cân, sen O'ndansın, sen O'ndanlığını unutmâ ne olur.

Şu âlem, O'ndanlığını unutanlarla sarsılmaktadır.

Şu âlem, O'ndanlığını unutanlardan dolayı hüngür hüngür ağlamaktadır.

Ey İsrail oğullarının zâlimleri, siz de O'ndanlığınızı unuttuğunuzdan dolayı zulmediyorsunuz.

Siz de zâlimoğulları zâlimlerdensiniz, siz de cânîoğlu cânilerdensiniz.

Siz de günümüzün ebû cehileri ve gününümüzün ebûleheblerisiniz.

Siz de günümüzün Allâh'a ve Peygambere gözgöre gözgöre savaş açan sapkınlarındansınız.

Tabîki mazlum olan her birey, her ırk, her inanış kendi dâiresinde değerlidir ve kıymet arz eder.

Bu dâireye mazlum olan isrâil oğulları da dahildir elbet.

Peygamberler insanoğluna değerini, yânî O'ndanlığını, yânî Allâh'tanlığını hatırlatmaya gelmiştir.

Kim ki O'ndanlığını hatırladı, vallâhi yeryüzüne cehennem değil, bilakis cennet olur.

Târih te İsrâiloğullarının bir bölümü, kendilerine gelen peygamberi yalanlamışlar, zulüm etmişler ve en acısı da öldürmüşlerdir.

Ey Zâlim İsrâil idâresi, siz ne zâlim bir irâdesisiniz.

Siz hâlâ zâlim atalarınıza mı benzemeye çalışıyorsunuz.

Size Bediuzzâmânın şu sözü ile hitâb ediyorum.

" Zâlimler için yaşasın cehennem."

Tabi ki mazlum İsrâil halkının ayağı da

" İhdinessıratal müstakîm." ayetinin sırrıyla sırlansın. yâni doğru yolda ayakları sâbit olsunlar.

Kim sırâtal müstakimden ayrılırsa zâlim olur, zâlimoğlu zalim olur.

Bu her ırk için, her inanış için, her birey için geçerlidir.

Yâ Rabbi!

Yeryüzünde bir çok ülke de mazlumlar vâr, onlara yeterince rahmet olamadığım için utanmaktayım, onlara hakkıyla ulaşamadığım için utanmaktayım

Zâlimlerin karşısında yeterince duramadığım için utanmaktayım

Yâ Rabbimiz

Sen bizleri bağışla, sen bizleri rahmetin ve merhametin ile yargıla.

Sen bizleri, yeryüzü mazlumlarına rahmet eyle, şifâ eyle, devâ eyle. Âmîn.

Anadolu’da Bugün bizler yeryüzü mazlumlarına duâlar edelim, imkânı olan kardeşlerimiz maddi manevi destekler sağlayalım inşaallâh.

Bu duygu atmosferiyle Anadolu’da Bugün Gazetesi’nin emektarlarını, maddi manevi destek sağlayanlarını ve pek kıymetli okurlarını cânı gönülden selamlıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Yolcu Aziz Kaya Arşivi