Yolcu Aziz Kaya

Yolcu Aziz Kaya

Ah Kudüs! Cân Kudüs! Peygamberler Otağı Kudüs

Ah Kudüs! Cân Kudüs! Peygamberler Otağı Kudüs

Mazlum gasbedilen hakkını arar iken,

Zâlim de daha fazla gasbedebilmenin, ezebilmenin, ortadan kaldırabilmenin gayretini ortaya koyar.

Gasbeden zâlimoğlu zâlim, gasbedilen ise mazlumoğlu mazlumdur.

Ey Âdemoğlu Adem! Ey insan olan insân.

Şimdi dur ve karşındakilerine empati ya.

Bu empatinin sonunda yâ Kâbil'lerden yana olacaksın, ya da Hâbil'lerden

Bu empatinin neticesinde ya zalimoğlu zâlim olacaksın ya da mazlumoğlu mazlum.

Bu empatinin akibinde yâ insanlığını yeşertenlerden olacaksın ya da insanlığını öldürenlerden

Bu empatinin âhirinde yâ âhirette yüzünü ağartacaksın ya da karartacaksın

Bu empatinin bitiminde yâ kendi kendinin izzetini ve şerefini yücelteceksin, yada kendi kendinin izzetini ve şerefini bitireceksin.

Ey cân şimdi dur ve hassas bir ruh ile, dingin bir kalp ile düşün ve sonunda

Yâ toprağı gasbedilenlerden yana ol.

Yâ da gasbedenlerden yana ol.

Gasbedenlerden yana ol kelimelerini ve satırlarını ne kendime ne de siz kardeşlerime hiç yakıştıramıyor ve tavsiye etmiyorum.

Hiç aç gözlü zâlimlerden ve kanaatsizlerden olunur mu ? elbette olunmaz.

Başkalarının vatan toprağını gasbeden zâlimlerden aslâ olunmaz.

Zâten bu yanlış seçenekler de doğruya hiç yakışmaz.

Zâten bu eğri seçenekler de ehli îmana hakîkaten yakışmaz.

Zâten bu kötü seçenekler de sâlih ve sâliha kullara katiyyen yakışmaz.

Kim zalimoğlu zâlim olmak ister ki, tabi ki kimse istemez.

Lâkin nefislerini ilahlaştıranlar müstesnâ!

Sanki onların gözleri var hakîkati görmek istemezler.

Sanki kulakları var gerçekleri duymak istemezler.

Sanki dilleri var dâletli bir şekil de konuşmak istemezler.

Sanki elleri var doğru olan hak sâhibinin ellerini kaldırmak istemezler.

Sanki ayakları vâr hâk olan doğruya yürümek istemezler.

Ey toprağın evlatları! Ey yeryüzü insanları!

Maalesef nefislerini ilahlaştıranlar, kibirleriyle kendilerini zehirlerler, gururlarıyla kendilerini yakarlar, hasetleriyle kendilerini yok ederler, inatlarıyla da hem kendilerine hem de çevresindekilere zarâr verirler.

Onlar var yân onlar zâlimlerin tâ kendileridir.

Onlar daha bu dünyâ cehennemi tatarlar, bakmayın onların dışının cennet gibi gözüktüklerine, aslında onların içerisi cehennem gibidir.

Onlar daha bu dünya da, her zâlimlikleriyle, her gasplarıyla, her egostlikleriyle, her bencillikleriyle, her kanaatsizlikleriyle, her kibirleriyle, her şükürsüzlükleriyle , daha bu dünya da kendi cehennemlerine odun taşımış oluyorlar.

Evet evet onlar daha bu dünya da kendi kendilerini yakmaya başlıyorlar. Yazık hem de çok yazık.

İnsan geldikleri şu dünyadan maalesef insanlıklarından olmuş olarak gidecekler, insanlık ehliyetini kaybettikleri gibi belki de hayvanlık ehliyetini alamayacaklar.

Hayvanlık ehliyeti de mi olur derseniz ? Tabi ki olur derim.

Hayvanlar ehliyetini sorumluluklarını yerine getirerek alır.

Ayrıca her birey insan olarak doğar, lâkin insanlık ehliyetini doğru tercihleriyle alır.

Eğri tercihe enerji harcayanlar, fıtratına ve yaratılış sebebine uygun davranmayanlar, üzülerek söylüyorum ki insanlık ehliyetine ulaşamaz.

Ah! Ah! Şu yeryüzündeki biz insanları bir incelesek, hakîkaten hem kendi adımıza hem de insanlık adına çok üzüleceğiz.

Ey kardeşlerim şu dünya da ince bir buz çölünde ilerlediğimizi fark etmeliyiz

Bizler ayaklarımızın altındaki buzu, doğru tercihler ile kapkalınlaştırmalıyız ve üzerinde emin adımlarla hedefimize ilerlemeliyiz.

Savaşlar ah savaşlar ah, olmaması gereken savaşlar.

Bu savaşla da en çok kadınlar, yaşlılar ve çocuklar zarar görmekte.

Bu savaşlar da en çôk en çok hayvanâtlar ve tabiâtlar zarar görmekte

Bu savaşlar da en çok gökyüzümüz, yeraltımız, denizlerimiz zarar görmekte.

Bu savaşlar da,

Şu âlemi dizayn eden Allâh'ın sistemine zarar verilmekte, yüce sanatkârın sanatıyla da mücâdele edilmekte.

Ey Beni Âdem!

Hiç yaratan ile yaratılan mücâdele edebilir mi ? Vallâhi edemez, billâhi edemez, tillâhi edemez.

Ey yaratılan kul, Allâh'ın yarattığı kullara merhamet et, onlarla olan ilişkinde hep ardağın dolu tarafından bak.

Kim bilir belki de bu boşluğu doldurmak sana, bana, bize, size ve onlara nâsib olur.

Ey insanlar unutmayalım ve çok iyi irdeleyelim.

Farklılıklarımızı eksi olarak değil, bilakis artı olarak görelim ki artılarla artalım ve bereketlenelim.

Fakat eksiler ile hiç zaman kaybetmeyelim ki hiç ama hiç zaman kaybetmeyelim.

Ah Kudüs, cân Kudüs, Peygamberleri otağı Kudüs.

Seni ne kadar da yordular, hem de peygamberler adına peygamberler otağı Kudus’ü çok yordular.

Sâdece Kudüs’ümü yordular tabiki hâyır,

O şehir de yaşayan ehli îmânı çôk yordular.

Çôk mazlumun âhını aldılar, çôk öksüz ve yetim bıraktırmaya sebeb oldular, bir çok kadınları dul, bir çok anaları ve babaları da evlatsız bıraktılar.

Hem de bunu din adına Yahudilik adına, İsrâiliyât adına yaptılar.

Bu zulümlerin hepsini İsrâil Devletinin yaptığına onlarca sene hep tanıklık ettik

70 yıldan beri bu zulme dünya devletlerinin közleri kör, kulakları sağır, dilleri tattı.

Şimdi ne oldu da Filistin halkı kendi topraklarına girebilmek için yaptığı mücadelenin sonunda maalesef ölümler oldu,

Avrupa ülkelerinin çoğunluğu İsrail'in yanında yer aldı, meclislerinde 1 dakikalık saygı duruşu yaptı, caddelerinde ve sokaklarında Filistin'e destek yürüyüşlerini ve mitinglerini yasakladılar.

Ey Avrupa ülkeleri, siz 70 yıldan beri evlerinden, yurtlarından edilen, zorla göç ettirilen Filistinliler için neden sesinizi çıkarmadınız, neden onların yanın da yer almadınız.

İki yüzlülük yapan bütün Avrupa ülkelerini şiddetle kınıyorum.

Ayrıca önemli bir hususa da yer vermek isterim.

Kasım 1917 yılında Balfour Deklarasyonu imzalandı, İngiltere o yıllarda Filistin’i ele geçirdi ve o bölge de Siyonist Yahudi bir devlet kurmaya karar verdi

İngiltere o dönemde Filistin halkına büyük emlak vergileri koydu, farzı mahal bir milyon verecekleri yerine 5 milyon emlak vergisi koydular., savaştan çıkmış bir halkın bu yüksek meblağları ödeyebilmesi çok zôrdu.

Daha sonra da İngilizler ve emlakları Yahudilere satmaya başladılar, Filisin halkının arazilerine 1948 kadar el konulmaya devam edildi. Bu el konulan topraklar ise yüzdeliği yüzde 6 oranın da idi

İsrail Devleti Kurulduktan sonra, Filistin halkına yıpratma politikaları 1976 kadar sürdü.

30 mart 1976 tarihin de bir çok Filistin halkının arazisine ve emlağına el konuldu

O günün yazarlarınca İsrail Devleti

Filistin halkının topraklarının yüz de 85'i ne el koydu

En acısı da dünyaya adalet dağıtıyoruz diyen dünyâ buna gözünü yumdu ve kulağını tıkadı.

O gündür bu gündür Filistin halkı haklı mücâdelesini vermekte, hem de bu mücâdeleyi çôk zor şartlar da vermekte.

Mazlum olan, arsaları malları ve mülkleri gasbedilen, nice evlatlarını bu uğurda şehit veren Filistin halkının, Kudüslü kardeşlerimizin yanında olduğumuzu beyân ederim.

Kardeşlerim tanıdığımız bir kardeşimizin arkadaşı Filistinli, bu arkadaşın ninesi hâlâ gasp edilip sürüldüğü evin anahtarını koynun da saklamaktaymış, arasına onu çıkarır öper, gözyaşı döker bir nebze de olsa ruhunu rahatlatırmış. Bakmakla görmek nasıl farklı ise biz de bu atmosferi elbet zor anlarız, ancak kapasitemiz kadar empati yapabiliriz.

Yâ Râb! Senin zâlimlere karşı Evvâbillerin vâr idi, Sen Kudüsümüze o Evvabillerin torunları gönderiver.

Yâ Râb sen Ebreheden Kâbe'yi nasıl koruduysan

Filistin'i, Kudüsü ve Mescidi aksayı öyle koruyuver.

Ey İmân, ey ehli Müslüman, ey Müslüman devlet adamları, Yâ şerefinizle ortaya çıkın ve Filistine Kudüse ilk kıblemize ve mazlum Filistin halkına sahip çıkın.

Sakın ola dilsiz olan şeytanlardan olmayınız, her makâmın hesâbının sorulacağı bir mutlaka gelecektir.

O gün gelmeden her birerimiziz sorumluluklarımızın hakkını veririz inşallâh.

Anadolu'da Bugün bizler her zamankinden daha fazla duyarlı olmalı, daha fazla hakkı dile getirmeli ve ecdâdımıza yakışır birer nesiller olmalıyız.

Bu duygularla Anadolu’da Bugün Gazetesi’nin emektarlarını, yazarlarını ve okurlarını selamlıyor mazlumların bayrağının altında buluşmak ümidiyle efendim.

Savaşsız bir dünya için mücâdelere selâm olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yolcu Aziz Kaya Arşivi
SON YAZILAR