Gündemimizde yer alan deprem, beraberinde sismik izolatörü de getirdi. Bu mekanizma depremin şiddetini azaltıcı etkiye sahiptir. Adıyaman, Gaziantep, Adana ve Malatya’da bulunan şehir hastaneleri, sismik izolatör sayesinde depremden etkilenmedi.

E tabi böyle bir mekanizma haliyle merak konusu olup maliyeti araştırıldı. Ama şöyle bir algı da sakın oluşmasın; “Depreme dayanıksız bina olsa bile sismik izolatör yıkılmaya engel olur.”

Hayır. Bu düşünce tamamen yanlıştır. Tamam bu bahsettiğimiz mekanizma önemli ama ilk önceliğin sağlam binaların yapılması gerektiği olduğunu gözler önüne sermeliyiz.

DEPREM NEREDEYSE HİSSEDİLMİYOR!

Binanın altına, binayı depremden yalıtan bazı mesnetler yerleştirilerek, depremin binaya girişinin neredeyse tamamının engellendiği sistemlere ‘sismik izolatör’ denir. Bu sayede deprem ile yapı arasındaki direkt temas kesilmiş oluyor. Bu mekanizma ile depremin üçte birini hissetmiş olacaksınız. Evet yanlış duymadınız. Yalnızca üçte biri…

Şöyle bir algı da oluşmasın, “Madem bu mekanizma bu kadar dayanıklı, her binada uygulayalım. Böylelikle depremden kimse etkilenmez.” Bu da yanlış bir düşünce.

Çünkü izolatörlü bina hareket eder. Bu sistemin montajı çok hassastır, milimetrik hesaplarla yapılıyor. Bu yüzden her bina yapan bu işin altından kalkamaz da o kadar izolatör bulunamaz da. Her önüne gelene sismik izolatörü verirsek bu bir felaket olur. Daha sağlam olalım derken, işler daha da kötüye gider. Dediğim gibi öncelik sağlam bina.

Bunun yanında artçıları devam eden bölgelerde konut yapımı için aceleci davranılmaması kanaatindeyim.

Betonu taze dökülen bir bina depreme maruz kalırsa betonu demirinden ayrılacaktır. Bu yüzden deprem bölgelerinde, konteyner ya da prefabrik yapı şeklinde, geçici deprem konutlarına ağırlık ve öncelik verilmesi gerektiğini düşünüyorum.