Huzurlu hayatlar
Huzur ne kadar zor elde edilen ve ne kadar koruması güç bir duygu. Hepimizin en büyük isteğidir huzurlu bir hayat ve bir yaşlılık. Huzur içinde bir ömür
Çalışır didiniriz, ailemize huzurlu bir hayat bahşedebilmek için elimizden geleni yaparız çocuklarımızın huzurlu bir evde büyümesi için dünyanın en acımasız yanlarında sakınırız onları her şey evlatlarımızın huzuru için geleceği için. Evladımız iyi olsun huzurlu olsun, biz bir kuru ekmek yesek de olur der anne baba. Yeri gelir evladı için hamallık yapar baba, yeri gelir yoktan çok aş çıkarır anne!
Ne zaman Evde güzel bir yemek, tatlı bir şey olduğunda anne, ya ben yedim o senin der yada ben sevmiyorum der, çocuklarına yedirir. Anneler güzel yiyeceklere hep toktur.
Baba akşama kadar yorulur helali için ter döker evdeki her lokmanın helalliği için çabalar Bereket savaşı verir adeta. Çok yorulsa da eve geldiğinde yorgunluğu okunmaz gözlerinden, hatta çoğu zaman koltukta otururken uyukladığına şahit oluruz ama babalar hiç yorulmaz çocuklara göre.
Evladının saç teline canını koyar anne ve babalar
Çocuklarına göre geri kalmış, dar düşünceli olarak düşündükleri” annem ne anlar ya, babamın kafası basmaz” diyen evlatların anneleri babaları hep böyledirler çocuklarının beğenmediği annelerin ayağının altındadır cennet, babasının alnına koyulası ellerindedir huzur.
Yaş kemale erer ve yaşlanır her anne baba. Sırt bükülür, eller buruşur, tansiyon, kolesterol, şeker derken, hayat iyice zorlaştığında o gün gelip emek emek büyüttüğü çocuklara kalır sıra.
İşte o gün, yıllarını evladının huzuruna sunmuş anne babanın huzur bulacağı gündür artık, evlatların koşturması gerektiği gün gelmiş çatmıştır kapıya.
Çoğu zaman tamda bu anda dünyanın en acımasız zamanı gelmiş oluyor işte en hayal kırıklarının olduğu an gelmiş oluyor
Kimisi eşini bahane ediyor kimisi de evinin dar oluşunu bahane ediyor. Anne ben sana bakırımda benim evim dar, rahat edemezsin” deniyor. İşte o gün ne acı gündür bir anne için, bir baba için, huzur evinde huzur bulacağını düşünerek huzur evlerine götürülen anne babalar doldu huzur evlerimiz.
HUZURSUZLUĞUN GETİRDİĞİ HUZUR.
Bir anneden oğluna;
Oğlum artık çok geç, isteseydin çok şey yapabilirdin ama yapmadın, yapamadın. Biliyor musun çoğu gece yetişmediği için aç yattım. Bir buzdolabım dahi yoktu, bir soğuk suya hasret kaldım. Ağzımı şapırdatarak yemek yedi diye beni hor gördüler, sıkıldığımda temiz havaya çıkaran olmadı ve en kötüsü de altımı ıslattım diye bana burada zulmettiler. Beni nasıl olurda tanımadığım insanlara teslim ettiğini düşünüyorum gözden çıkartılmış bir eşya gibi hissediyorum kendimi işe yaramaz yıpranmış.
Sen kendi evinde bırak bir odayı, bir köşeyi bile çok gördün, isteseydin bir köşede sessizce oturur sana hiç eziyet etmezdim her şeyi sığdırdın da evine bir anneni sığdıramadın terk edilmişlik nedir biliyor musun oğlum. Terk edilmişlik ölmeden mezara konulmakmış.
Benim için çok geç ama ben senin için üzülüyorum, yaşlandığında çocukların seni buraya bırakırsa benim dayandığıma sen dayanamazsın oğlum, ne verirsen elin le o gelir seninle.
Dedi bir anne, 1 saat sonra hayata gözlerini yumdu. Anneler babalar bizim çınar ağacımızdır her daim yanımızda olanımızdır, bizi sonsuz, çıkarsız sevenimizdir. Anneye babaya hürmet etmek gerekir unutmayın ki cennet anaların ayağının altındadır!
Çocukları tarafından huzur evlerine bırakılıp sırt çevrilmiş anne babalar hepimizin annesi ve babasıdır. Bir umutla bakarlar kapıya biri gelecek mi halimi soracak mı diye. Müsait olduğumuz her vakit onları ziyaret etmeliyiz. Umut dolu gözlere kapıdan giren yaramaz çocuklar olmalı. Sohbet etmeliyiz, belki biraz ihtiyari isyanlarını dinleyip kafamızı yere eğmeliyiz, inanın ki o kapıdan giren her ziyaretçiye kendi evlatları gibi bakıyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.