Yaşamın Savaşı
Biz bu hayatta neden varız? Hataları affetmeyerek, korkularla yüzleşmeyerek en kötüsü hayata küserek varabileceğimiz noktaya neden geliyoruz? Ölüm dediğimiz şey bir anda karşımıza çıktığında ne yapabileceğimizi bile bilmiyorken kime neye ahkamımız? Bir varsın bir bakmışsın artık yoksun yok olmuşsun, nefes alamıyorsun son nefesini de yalanlarınla iyiyim diyerek tüketiyorsun. Yazık ne acı haldeyiz, ne acınacak haldeyiz aslında. Hep tek bir şey üstünde düşündüm yalnızlık nedir ve bu bahsi geçen yalnızlığın aslı ne? Verdiğimiz mücadele yalnız kalmamak için mi yoksa bu lanet duygunun bizi korkutmasından dolayı yalnız kalmama çabası mı? Hayatımızdaki emanet gülmelerimizin de bir gün sonu gelecek o zaman ne diyeceğiz, kime neyi emanet edip buradan göçeceğiz bilmiyorum. Ailemiz dediğimiz bir sürü insanın hayatlarımızdan çıkıp gitmelerini izliyoruz. Kimisi yaşarken ölüyor kimisi öldükten sonra anılarıyla bizimle yaşıyor. Gitme dediğimiz zamanlarda giden insanlar ailemizden birisiyse peki ne olacak bunun sonu? İnsan ailesini varlığını bırakıp gider mi diyorsun ama bırakıyor. Sizi seveni sevin, size sahip çıkanı sahiplenin. Bu dünya pis, bu dünya zorlu bir savaş varsa kılıcınız savaşın ama yoksa bir kılıç bulun bu dünyada istenmeyen kılıç olmak zor, siz istenilen ve isteyen olun. Her daim yaşayabilen olun tek veya çok ama yaşayın. Her şey için geç olabilir ve sonu olduğunu bilmediğiniz bir yola girebilirsiniz. Sonunuzu kendiniz yaratmayın. Hayat dediğiniz birkaç gün lütfen bu hayatı pişmanlıklarla, kötülükle, pislikle donatmayın. Her istediğiniz olmasın, kalbinize güzel gelen sizinle olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.