Ramazan Yüce

Ramazan Yüce

Hırsızlık Şüphesiyle Takip Edilmek

Hırsızlık Şüphesiyle Takip Edilmek

Hırsızlık Şüphesiyle Takip Edilmek

 

Bir arkadaşım bir çay markasını tavsiye etti. Her yerde bulunmayan bu çayı bir markette bulabileceğimi söyledi. Sair zamanlarda alışveriş için gitmediğim bu markete bu vesileyle uğradım. Küçük bir market. İçi ağırlıklı olarak süt ürünleriyle dolu bu markette alışveriş yapmak bir mesele. Çünkü aralarda dolaşmak için biriyle karşılaşınca geçmesi için yan dönmen gerekiyor.

 

Alışveriş arabası almaya gereksinim duymadım. Nasılsa alacağım sadece çay idi. Çay reyonu nerededir diye bulduğum bir boşlukta yürümeye başladım. Bir kız çocuğu "Beyefendi! Zeytin indirimde. Rengi de kahverengi, çekirdeği de aynı. Normal fiyatı 17.00 lira. Bugüne mahsus 12 küsur. İster misin" dedi. Aldığım zeytin türü. Hele bir de indirimli ise kaçırır mıyım? Bizde indirimler normal fiyatının üzerine yeni bir fiyat yazıyorsun. Sonra yeni fiyata çarpı atıp "şok indirim" diyerek ürünü normal fiyatına satıyorsun. Sonra gelsin müşteriler! İşte ben de o müşterilerden biriyim. Ver kızım oradan 1,5 kilo dedim. Tartıp poşetin içine koydu, elime tutuşturdu.

 

Zeytin poşeti bir elimde, diğer elimde de başka bir yerden aldığım poşet olduğu halde çayların teşhir edildiği bölüme geldim. Giriş kapısının yanındaymış. Aradığım çay yoktu. Tekrar tekrar baktım. Sonra tüm markaları tek tek okuyarak aradığım çayı bulmaya çalıştım. Nafile. Başka bir yerde sergilenmiş olabilir mi diye göz attım. Yoktu. En iyisi aradığım çayı bir görevliye sormak deyip sağıma soluma baktım. Bana bir metre uzaklıkta kenarda kazık gibi duran benden daha yaşlı sivil giyimliden başkası yoktu. Ben yüzüne bakınca başını önüne eğiyordu. Bir görevli bulabilir miyim diye sağa sola bakarken gözüm tekrar ihtiyar amcaya ilişti. Elinde ne poşet ne önünde alışveriş arabası vardı. Tek yaptığı vardı: Dikilmek. Sonunda siz burada mı çalışıyorsunuz dedim. "Evet, buyurun" dedi. "...marka çaya bakmıştım, göremiyorum" dedim. "Elimizde kalmadı ama sipariş ettik, gelecek" dedi. Ne zaman dedim. "Bilemiyorum" dedi. Teşekkür edip hesapta olmayan ama almış bulunduğum zeytinin ödemesini yapmak için kasaya geçtim. Sonra evimin yolunu tuttum.

 

Yolda bir düşüncedir aldı beni. Marketteki yaşlı amcayı düşünmeye başladım. Bana yakın bir yerde hiçbir şey yapmadan dimdik niye bekliyordu? Tabi ya! Adam beni hırsız sanmıştı. Nasıl düşünemedim bunu... Bana o kadar yakında duruyor ki elimde zeytin poşeti ile kapıdan çıkmaya kalkışınca yakalayacaktı. Başka da bir izah gelmedi aklıma. Hoş, kaçsam beni yakalayamazdı. Beni yakalamaya kalksa da itekler kaçardım. Sadece biraz tecrübeye ihtiyacım var, o kadar. Sahibi miydi yoksa çalışan mıydı? Hırsızları yakalamak için o yaşta birine kimse iş veremezdi. Olsa olsa sahibi idi.

 

Bulunduğu muhit itibariyle bu markete hırlı-hırsız her türden kişinin gelmesi beklenir. Demek ki aldığını ödemeden giriş kapısından çıkıp giden çok oluyor ki her girene alıp kaçıracak gözüyle bakılıyor ve böyle bir tedbir almış olmalılar. Günde ne tip insanlarla karşılaşıyorlar ve tereklerden neler kaçırılıyor, kim bilir? Bunu ancak market ve mağaza sahipleri bilir. Aklımdan geçmeyen bir şey şüphesi ile takip edilmek zoruma gitti. Bulamadığım çay için hırsızlık damgası yemek de vardı. Ucuz atlattım. Ne günlere kaldık! Üzüldüm bu duruma…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Yüce Arşivi

Mina

26 Aralık 2020 Cumartesi 00:01
SON YAZILAR