Güldürmedin bizi 2020, sen bari hoş gel 2021 desek neye yarar? Altı saniyelik bir sokak röportajı bütün vaziyetimizi, ruh halimizi, moralimizi anlatmaya yetiyor. Biraz da gülümsetiyor. Bir sokak röportajında, elinde mikrofon yaşlı amcayı durdurmuş soruyor. Efendim gelecek nesillere bir öneriniz var mı? Yaşlı amca 2 saniye kadar bakıp tek kelimeyle cevap veriyor. Gelmesinler…

Ülkede en çok tartışılan konu ekonomi iken 11 Mart 2020 tarihi itibarıyla koronavirüs, tüm dünyada olduğu gibi bizim gündemin de tepesine oturmayı başardı. Bu da aynı IŞİD gibi. Nasıl yazacağımızı bilemiyoruz. Koronavirüs mü yoksa korona virüsü mü? Coronavirüs mü yoksa corona virüs mü? Neyse, lanet olası bir virüs işte. Yakın çevremin, uzak çevremin, sevdiklerimin, sevmediklerimin, beni sevenlerin ve sevmeyenlerin sağlığını, sıhhatini umursamıyorum dersem tabi ki de yalan olur. Allah herkese selamet versin, hayırlı ömürler nasip etsin.

“Virüs Çin’den mi geldi yoksa ABD mi üretti, ellerimizi ne şekilde, kaç saniye yıkamalıyız, hapşırırken kolumuzu ağzımıza götürürsek virüs yayılır mı, yanımızdakine 2 adım ötede durunca sosyal mesafeyi doğru uygulamış olur muyuz, maske sağlığımızı korur mu, yoksa piyasada dandik maske var mı, iyi maske kaç paradır, özellikleri nelerdir” gibi vatandaşların kafalarında soru işaretleri oluştu. Bu sorular kendilerini işin ehli olarak tanıtan herkese soruldu.

Artık bitsin demeyen yoktur herhalde. Artık son demlerini yaşadığımız 2020 yılı bütün dünya bütün insanlık için çok zor yıllardan biri oldu şüphesiz. Hala her birimizde bir tedirginlik acaba daha başka ne olacak diye korkmuyor değiliz. Muhakkak ki korkuyoruz.

Mutlu muyuz? Değiliz. Huzurlu muyuz? Değiliz. Güvende miyiz? Değiliz.

Gülümse hadi gülümse… Kalın sağlıcakla…