Nihal Şahsenem Akköse

Nihal Şahsenem Akköse

Uykudaki insanoğlunun uykusuzluk problemi

Uykudaki insanoğlunun uykusuzluk problemi

Gün boyu uykulu gezip, “Akşam olsa da yatsak” dediğiniz ama yatağa uzanınca gözleriniz adeta fal taşı gibi açılıyorsa toplanın. Bu yazıyı size yazdım…

Günlerimiz koşturmaca, hengame, diyaloglar ile hızla geçip gidiyor. Herkeste bir yorgunluk, bitkinlik, halsizlik var sanki. Millet resmen boş boş bakıyor. “Şöyle iyi bir uykuya ihtiyacım var” deyip yatağa uzanınca yaşadıklarını düşünüyor insan. Yat uyu işte değil mi? Öyle olmuyor. “Keşke bugün bu muhabbette böyle bir cümle kursaydım pek iyi olurdu” ya da “Böyle demeyeydim iyiydi” diyoruz. Bu düşüncelerden dolayı da kafayı yastığa koyunca uyuyamıyoruz. Şimdi bunu böyle anlatıyorum ama ‘gamsız’ da olmayın yani. Mevzu o değil…

Sadece yaşadıklarımızı değil, yaşamadıklarımızı da düşünüyoruz. Tüm olasılıkları gözümüzün önüne getiriyoruz. Sıkıntıya, strese gark oluyoruz. Bundan dolayı uykusuzluk günümüzün en büyük sorunlarından biri haline geldi.

Baktım olacak gibi değil; bir araştırma yaptım, bilene sordum. Dedim ki; birçok insan böyle böyle bir durumla karşı karşıya. Tüm bunları düşünüp, problemleri aklımıza getirip durmak çözüm getirir mi? Yanıt kesin ve net; getirmeyecek! Bir şeyin üzerine gecenin bir vakti ne kadar düşünürseniz düşünün, ne kadar plan yaparsanız yapın, istediğiniz kadar olasılıkları aklınıza getirin, bunların hiçbiri çözüm getirmeyecek. Bir önemi yok yani.

Hatta çok düşünmek kaygıyı artırıyormuş. Sabırlı olmak önemli. Sabırla ilerlemeliymiş insan. “Bunu düşünmenin şimdi sırası değil, onu düşünmenin de zamanı gelecek” demek gerekiyormuş.
Bence hadise nasıl çözülür biliyor musunuz? Şöyle anlatayım; herkes insanlar tarafından onaylanmak ister. Kabul görmek ister. İnsanların rızasını kazanmak için çabalar durur. Aslında bu çok boş bir şey. Düşünsenize; dünyanın bir sonu var. Dünyanın sonunun olup olmaması da önemli değil, her nefsin bir sonu var. Eğer benim sonum gelecekse neden bir insanın rızasını kazanmak için gücümün sınırlarını zorlayayım ki? Halbuki rızasını kazanmam gereken tek bir Allah varken…

Bir şeye kafanı takacaksan ömür geçip gidiyor, buna tak. Ölüm var. Çocukluk geçti, gençlik geçiyor, yaşlılık kapıda ve o da geçecek. Ki yaşlanıp, yaşlanmayacağın bile meçhul.

Bir yerlere gelebilmek için yıllarını verdin. Yıllarını eğitimle harcadın. “Allah için ne yaptım” diye düşündün mü hiç? E, dünyayı uykularını kaçıracak kadar düşünüyorsun, Allah rızasını kazanmak için hiçbir şey yapmıyorsun da ondan cenneti istemen ne kadar samimi bir hareket? Belki O’nun rızasını kazanmak için bir yola girsen daha güzel olacak her şey.

Düşüneceğiniz, kafanızı takacağınız şey bu olsun. Gerisi hikaye. Gerisi rüya. Uyandıracaklar bir gün…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nihal Şahsenem Akköse Arşivi
SON YAZILAR