Politika ve siyaset
Politika ve siyaseti her zaman karıştırmışızdır. Her hangi bir siyasi parti adı altında yapılan ve söylenen şeyleri kimimiz siyaset, kimimiz ise politika olarak yorumladık. Aslında politika ve siyaset ayrıdır. Politika bir partiye angaje olup onun her yaptığını doğru kabul etmeyi gerektirir. Siyaset ise ülkenin ve milletin geleceğine ilişkin görüş ve projeksiyonlardır.
Şimdi ülkemizde gerek politika ve gerekse de siyaset karmaşık durumdadır. İlk defa 31 Mart yerel seçimler öncesinde on yedi yıllık Tayyip Erdoğan iktidarını içerisine sindiremeyenlerle, birbirleri ile taban tabana zıt politikacıları bile bir araya getirdi ve Cumhurbaşkanının karizmasını çizmek için işbirliğine gittiler. Aynı partide yıllarca birlikte ter döktükleri Karamollaoğlu bile elindeki bütün imkânlarla Tayyip Bey’e zarar vermeye çalıştı.
Bir çoğumuz politikaya mesafeli olsa da ülke siyaseti hakkında söyleyecek şeyleri de vardır.
Kim benim ülkemle ilgili siyasetim paralelinde bir siyaset yapıyor, hizmet veriyorsa muhakkak ki benimde favorimdir. Ben Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptıklarını çok büyük oranda tasvip ediyorum. Siyasetime uygun buluyorum. Maalesef diğer politik figürlerde böyle bir şey göremiyorum.
Hele ki hayatımda oy vermediğim CHP ye bu seçimde bir kere daha neden oy vermemem gerektiğini anlamış bulunuyorum. Kendisinin birilerinin projesi olduğunu düşündüğüm ve verilen rolü de iyi oynadığını gördüğüm geçici İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının yangından mal kaçırırcasına Anıt Kabir’e çıkmasına, “mazbata” diye feryat etmesine, daha sonrada İstanbul ile ilgili bilgileri kopyalama çalışmalarını tasvip etmiyorum.
Yunan gazetelerinin kendisi adına attığı başlığa bile bir şey diyemeyen birisinin İstanbul’a katacağı bir şey olmaz. Son olarak Ordu valisine karşı kullandığı hakaret, kararımda ne kadar haklı olduğumu gösterdi.Bu adam İstanbul için çok küçük geliyor bence.
Çok zorlu bir coğrafyada bulunan, etrafı ateş çemberi ile çevrili, dört bir yandan çevrilmeye çalışılan sözde dostları tarafından dahi düşmanca muamele gören Türkiye’nin fedakâr ve samimi liderlere muhtaçtır. Başka türlü şanlı mazimize tekrar dönemeyiz. Biz ayağa kalkmaya çalıştıkça çelmelenen, iteklenen durumundayız. Şu anda ülkemizi ayağa kaldıracak lider Recep Tayyip Erdoğan’dır.
“Dünya beşten büyüktür” diyerek başlayan, Davos’ta “one minute” ile devam eden diriliş hareketimiz artık düşmanlarımızı rahatsız etmektedir. ABD ve AB’nin S-400 hava savunma sistemine gösterdikleri tepki ve baskıyı görüyoruz. Yahu siz bizim müttefikimiz değil misiniz? Neden korkuyorsunuz?
Ancak atalarımızın da dediği gibi bizim gavurdan dostumuzun olmadığıdır. Ve bizim savunmamızın güçlenmesinden korkuyorlar. Bizim sus deyince oturan etrafı ile ilgilenmeyen kesin dahi olmayan sınırlarımız içinde kalan pısırık bir ülke olmamızı istiyorlar. Maalesef içimizdeki bazı kişilerde bilerek veya bilmeyerek bu duruma çanak tutuyorlar. Ancak istikbalde güneş yine büyük Türkiye üzerine doğacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.