Kıymetli okurlar, herkese selamlar, saygılar…

Malumunuz olduğu üzere ülkemizin gündeminde 14 Mayıs seçimlerinin sonuçları var. Hangi platforma bakarsak bakalım, seçim sonuçlarına ilişkin yorumlar ve değerlendirmelerle karşı karşıya kalıyoruz.

Şöyle ülke gündeminden biraz uzaklaşmak ve bir süreliğine sizi de uzaklaştırmak istiyorum.

Yine malumunuz olduğu üzere biz ‘duygusal’ bir milletiz. Özellikle gençlerde gördüğüm bir mevzuyu ele almak niyetindeyim, gördüklerim ve düşündüklerim nispetince…

Sıklıkla gördüğüm şeylerden biri terk edilme korkusu. Evet, çoğu insan terk edilmekten korkuyor…

Terk edilme korkusu yaşayan bireyler, yaşadıkları ilişkinin bir gün biteceğine, terk edileceğine inanıyor ve yaşadıkları ilişkinin sona ermesinden korkuyor. Bu olmasın diye de kendini, kişiliğini değiştirmek için yoğun çaba sarf ediyor.

Hal böyle olunca da hiçbir şey eskisi gibi olmuyor tabii. Ama yine de zihinlerde “Acaba terk edilir miyim?” sorusu kalmaya devam ediyor. Kafalar bununla meşgul.

Ne oluyor peki? “Aman ilişki içerisinde olduğum şahsiyet beni terk etmesin” düşüncesiyle aşırı kıskançlık, aşırı sahiplenme, aşırı kontrolcülük gibi davranışlar ortaya çıkıyor. Neticesinde de olumsuz birtakım sorunlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu olumsuz neticeleri de gazetelerin, internet haber sitelerinin, sosyal medya hesaplarının asayiş sayfalarında görebiliyoruz, takip edebiliyoruz.

Yani sözün özü; terk edilme korkusu deyip geçmeyin. Bu mevzu önemsiz değil.

Bu korku hem bireyin yaşamını hem de günün sonunda toplumu olumsuz yönde etkiliyor. Profesyonel destek şart.

Esenlikler…