KONYA’NIN Fİ TARİHİ- 28
KONYA’NIN OTURAK ÂLEMLERİ
Sazlı, sözlü, içkili ve kadın oynatılan eğlence toplantılarına Konya ve çevresinde oturak âlemi, oturak baranası ya da avrat oynatma kısaca da oturak denilir. Geleneksel olarak süregelen bu eğlencelerin geçmişi çok eskidir. İlkçağlarda bile böyle eğlencelerin yapıldığı biliniyor. Merhum Selçuk Es, 19- Kasım- 1979 tarihli Yeni Konya gazetesindeki yazısında Türkmen Aşiretleri isimli kitabı kaynak göstererek; Türkmen beylerinin güzel kızları kaçırıp evlerinde tuttuklarını, bu kızları oynatarak eğlendiklerini yazmıştır. Bazı yazarların yazdıklarına göre böyle eğlencelerin kökleri Selçuklu dönemine kadar inmekteymiş.
Oturak âlemleri, oturak âlemine katılanların toplumsal konumlarına göre değişikler gösterir. Bazı baranalarda oyuncu kadına kötü gözle bakılmadığı gibi, her zaman korunup kollanır. Buna karşın çoğunluk baranalar oyuncu kadını bir “orta malı”, ya da değersiz bir “cariye” olarak gördüklerinden her türlü rezaleti yapabilmektedirler. Erkek egemenliği dayatmasından gelen bu anlayışın erkeklikle ve insanlıkla ilgisi yoktur. Kendisini yenilemeyen, çoğunluğu bilgisizlerden oluşan kişilerin düzenlediği bu eğlenceler geleneksel eğlence falan değil tam bir insanlık ayıbıdır.
Asıl konuya girmeden önce bazı deyimlerin bilinmesi gerektiğinden önce bu deyimlerin açıklamasını yapmak zorundayım. Bu deyimler bilinmezse oturak âlemleri anlaşılmaz.
KIZ EFESİ
Oyuncu kadını eli altında bulundurup oturaklara götüren kişilere kız efesi denilir. Efelikleri, bu işleri yapanların kendi rezilliklerini örtbas etmesinden kaynaklanır. Oysa efelik başka şeydir; efe mert olur, garibanı düşkünleri korur, kimsenin namusuna göz dikmez. Onun için kız efeleri; “cuk” diye oturan bir Konya deyimiyle, “boynuzlu gidi”lerdir. Yani kadın pazarlayan muhabbet tellalıyla aynı kefededirler. Bazı paralılar- köy ağaları falan, el altında oyuncu kadın bulundursalar bile; daha insancıl olarak eziyet ve kötülük, cinsel yaklaşım göstermezler. Eskiden böyleleri de vardı. Sonraları kız efeliği biçim değiştirdi.
Kız efesi, zorla ya da kaçırarak bir şekilde elinde tuttuğu oyuncu kadını başkalarından korumakla birlikte; kendisi her türlü eziyeti yapmakta serbesttir. Eskiden, kız efeleri güvenilir birisini göndererek birbirlerinden ödünç kadın isteyebilirlerdi. Bazen oturak âleminin yapıldığı yer basılarak oyuncu kadın kaçırılabilir, bu karışıklıkta ölen ya da yaralananlar olabilirdi.
KÖSELER
Oturak âleminde köselik, başlı başına ince bir sanat olarak kabul edilir. Köseler kadınca davranışları olan ve erkekliği olmayanlardan seçilir. Bunlar genellikle köse olurlar. Bir bakıma bunları sarayın harem ağalarına benzetebiliriz.
Köselerin işi, kendilerine teslim edilen kadınları eğitmektir. Eğitime oturak âlemlerinin kurallarından başlanır. Dersler ilerledikçe zil ve kaşık vurma, oyun figürleri ne zaman ne yapılacağı falan öğretilir. Bu eğitimde yardımcılık yapmak üzere eskiden oyuncu olan kadınlardan da uygulamalı bir şekilde yararlanılır.
MANASTIR OTURAĞI
Bazılarına göre özel, bazılarına göre genel olan bir eğlencedir. Oyuncu kadın, oturak âlemi başlamadan önce ve dinlenme aralarında bu ortamda bulunanların kucaklarına oturup ya da yanı başlarına sokularak sigara sarar, ikramda bulunur, kendi eliyle rakı içirir. Yine oturak âleminde bulunanları sırayla okşayarak ya da orasını burasını öperek cinsellik çağrısı yapar. Bu tür oturak âlemleri sona erdiğinde, kız efesinin izniyle isteyen herkes oyuncu kadınla cinsel ilişkiye girer. Kimse bunun üstünü örtmeye kalkışmasın, ova köylerinde ve şehir içindeki uygulamaların çoğunluğu bu şekildedir.
ÇAĞRI VE HABERLEŞME
Oturak âlemlerine çağrı yapılırken gizliliğe özen gösterilir. Çağrıya giden “Falancanın evinde kiriş kaldıracağız” ya da “filancanın tahta sinisine böğür vereceğiz” dediğinde çağrı alınmış olur. Böylece şifreli ve hızlı bir haberleşme sağlanır. Ova köylerinde ya da kırsal kesime hatırı sayılır bir konuk geldiğinde, konuk için özel oturak düzenlenir. Şehir içinde yalnızca memur, üst düzey görevli ya da hatırlı kişiler için böyle eğlenceler düzenlenirse de çok az, arada bir olabilir.
HOVARDA
Oturak âlemlerinde bulunanlara, kadınlarla düşüp kalkanlara, oturak âlemlerini düzenleyenlere, gizlice kaçamak yapıp dost edinenlere hovarda denilir.
OTURAK ÂLEMİNDE SIRALAMA
Oturak âlemi yemekliyse gelenler aç gelirler. Akşam karanlığı çökünce, hafif yiyeceklerden aparat tarzı yemekler yenilir. Yemekten sonra kahve içilerek hep birlikte hoş beş edilir. Sofra ve rakı hizmetleriyle genellikle genç bir erkek ya da ev sahibi ilgilenir. Bazı oturaklarda oyuncu kadın yemek hazırlamaya yardım ettiği gibi, sofranın servis işlerini de yapar. Yatsı namazından sonra yeni bir sofra hazırlanır. Sofrada rakı ve meze çeşitleri vardır. Birer ikişer kadeh rakı içildikten sonra sazların tel barıştırma denilen akordu yapılarak sözsüz bir peşrev olan Konya Peşrevi denilen Çuhacı peşreviyle açılış yapılır ve hemen arkasından Sandıklı türküsüyle aynı makamın ya da yakın makamların türküleri sırayla icra edilir. Merhum Selçuk Es, Konya peşrevinin sözlerini yazmışsa da, sözlü Konya peşrevi icra eden barana görmedim. Ayrıca Selçuk Es’in verdiği türkü sırasına uyan bir barana da yok. Belki eskiden öyledir. Yaptığım soruşturmalarda ve araştırmalarda kuru muhabbet olsun, sazlı sözlü, oyunlu oturak olsun ezelden beri peşrevden sonra sandıklı türküsünü birinci türkü olduğunu gördüm. Halen de böyledir.
Makamlar değiştikçe aralara şarkılar, klasik parçalar sokularak türkülere devam edilir. Oyuncu kadın oynak olmayan ezgilerin örneğin şarkıların solistliğini de yapar. Oyun türkülerine sıra gelince kadın zil ya da kaşıkla oynamaya başlar. Bu oyun; Arapların oryantal dansı, Romanların göbek atma dansı ile karıştırılmış ve yerli motiflerin de içine katıldığı bir oyundur. Gerdan kırma, göbek atma, kalça sallama, göğüs titretme bu oyunun başlıca özelliklerindendir. Makam geçişlerindeki ara vermelerde boş kadehler doldurulur, biten meze varsa tazelenir, sigaralar içilir. Oyuncu kadın yeni bir şarkı okuyarak türkülere devam edilir.
Gece yarısından sonra rakının verdiği uyuşukluğu bastırmak için ekşili turşulu şeylerin yanında bol ekşili çorba, ekşili salata gibi yiyecek yenilir. Sofra toplanır yeniden şarkı ve türkülere devam edilir. Oynak ezgilerde ise oyuncu kadın oynamasını sürdürür.
KÜSTÜM HAVASI
Konya’da “küstüm havası” denilen türkü ince çayır türküsüdür. Bu türkü icra edilirken sazlar bir anda susuverir ve oyuncu kadın olduğu biçimde hareketsiz olarak türkünün devamını bekler. Bir süre sonra oyuncu kadın “elinizden- elinizden- kurtulaydım elinizden diyerek sitemini ezgili olarak belli edince; çalgı çalanlar yine ezgili olarak “küsme güzel küsme- hep kabahatler bizdedir” deyince çalgılar çalınmaya, oyuncu kadın oynamaya başlar.
OTURAĞIN BAZI KURALLARI
Oturak âleminde olup bitenler hiçbir zaman dışarıya yansıtılmaz. Başkalarının yanında anlatılmaz. Oturak âleminde yeni tanışmış olanlar dışarıda karşılaştıklarında birbirlerini tanımaz gibi görünürler. Gece sarhoş olup sızanların üstü örtülür ve eğlenceye devam edilir. Kurallara uymayanlar önce uyarılır sonra bir bahane ile dışarıya çıkarılır. Kurallara uymayanlar birkaç kişi olursa “bozulalım yeniden dizilelim” denilerek eğlence dağıtılır ve istenmeyen kişiler gidince eğlenceye devam edilir. Türkü ve şarkı icraları sırasında kimse konuşmaz. El çırpma yani alkışlama ayıp sayılır. Kurallara uymamakta direnenlerin sol kulaklarının üstü kesilerek, herkesin o kişiyi dışlaması sağlanır. Köçeklerin dışında, Erkeklerin kadının yanında ya da yalnız oynamaları son derece ayıp kabul edilir.
************