Özlemlerim – Sevdiklerim ve Hayallerim
Ben çocukluğumda bile sevmedim doğum günü kutlamalarını ve bu yüzdendir hiç doğum günü kutlamamam.
Büyümek istediğimi hiç hatırlamıyorum; belki güzel bir çocukluğum geçtiği için, belki de ileriki yaşlarımda planlarımın domino taşları gibi tek tek devrileceğini hissettiğim için... İyi ya da kötü insan hayatta çok şey öğreniyor bunu da en güzel hayat yaşattıklarıyla öğretiyor bize…
Sürekli doğum gününü kutlayan ve hazırlıklarına günler öncesinden başlayan insanların aksine o gün doğum günü hatırlanmayan bir insanın, "Ha şimdi kutlarlar, evet şimdi kutlayacaklar" içsel savaşının son demleri sonucunda her şeyden vazgeçip "kutlayın len benim doğum günümü artık!" mantığını güden slogan cümlesi hiç olmadı hayatımda.
O güne kadar büyük bir heyecanla, o gün ise çok büyük heves, dikkat, beklentiyle beklenen şeyin gelmiş olmasına rağmen bir duygusal yorgunluk içinde geçen gün. Bugün benim doğum günüm eğlenmek zorundayım psikolojisine girmemek lazım diye düşünüyorum.
Bu hafta bir kez daha kutladım hayatımı. Gökyüzünün rengi mavi mevsiminde doğmanın verdiği dinginliği içime çekerek yollarda yürümek isterdim. Bitkinlik çökecek omuzlarıma birden. Bana ilk kez "omuzlarında yük taşıyormuşsun gibi yürüyorsun." diyen arkadaşım gelecek gözümün önüne. Dik yürümek, derin derin nefes almak için zorlayacağım kendimi. Ailemi, sevdiğimi, evimi, işimi ve bana kalan her şeyi tebessüm etmek için hatırlamaya zorlayacağım beynimi. Geçen ve biten günlerin mutluluğu boğazıma düğümlenecek o an, hiçbir şeyin kötü izini anımsamadan...
Bu gece sigaramı elimde kalan hayallerim için çekeceğim içime. Uzakta da olsalar güzel olan dostlarımı; yanımda olmasa da sevdiğimi, düşlediğim ama hiçbir doğum günümde göremediğim yerleri; beni çok etkileyen satırları, eski hayallerimin arasından çekip çıkaracağım. Yıldızlı bir doğum günü gecemde gidip tek başıma içmek istediğim o sahili ertelediğim yalnızlığım olarak geleceğime atacağım bir kez daha.
"Farkında mısın biraz daha yaşlandın, ama olsun sen tanıdığım en tatlı ihtiyarsın" mesajı geldi tamda bu köşe yazımı yazdığım sırada. Ayağa kalktım, lavaboya gittim, aynaya baktım, sonra mesajı tekrar okuyup bir sigara yaktım. Tam bu sırada 2. bir mesaj geldi "Canım dostum iyi ki doğdun. Sağlık, başarı, aşk, mutluluk kısacası hak ettiğin her şey yeni yaşında seninle olsun!"
Belki de çok kişiden doğum günü mesajı alacağım, ancak hiç biri özlemle andığım sevdiklerimin bir merhabasının verdiği mutluluğu vermeyecek belki de…
20 Mart benim doğum günüm idi. Asla anımsayamayacak olsam da annemin beni gördüğü ilk anın özlemiyle uykuya daldım o gün. Neyse, yine de yaşlanmak yaşlanmaktır işte, tef çalıp oynamaya mahal yoktur canım der, kendi tesellimizi de kendimiz ederiz. Doğum gününde ağlamayı başardım sonunda. İlk kez kendimi bu kadar mutlu ve bu kadar çok dostun arasında hissettim ve çok mutluyum. Geçtim aralarından usulca ve gözlerimden yaşlar tek tek aktı ama kimseye çaktırmadan…
Ama yine de hayatla ve iki ayaklı konuşan hayvanlarla mücadeleme her şeye rağmen devam edeceğim.
Güzel, mutlu ve huzurlu bir günde ve mutlu yazılarda buluşmak dileğiyle…