Vefakarlık
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Peygamber aleyhisselâm’ın hanımlarından hiçbirini Hatice’yi kıskandığım kadar kıskanmadım. Üstelik onu (Resûl-i Ekrem’in yanında) hiç görmedim. Fakat Resûl-i Ekrem onu sık sık anardı. Bir koyun kesip etini parçaladığında, çoğu zaman Hatice’nin dostlarına gönderirdi. Bazan (dayanamayıp) Resûl-i Ekrem’e:
- Sanki dünyada Hatice’den başka kadın kalmadı! derdim.
Resûl-i Ekrem:
- “O şöyle şöyleydi” diye özelliklerini sayar ve “Çocuklarım ondan oldu”, derdi. (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 20; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 74-76. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 70, Menâkıb 70)
Bir rivayete göre Hz. Âişe:
- Resûl-i Ekrem koyun kesecek olursa, Hatice’nin arkadaşlarına yeteri kadar gönderirdi, dedi. (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 20; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 74)
Başka bir rivayete göre ise Hz. Âişe şöyle dedi:
Resûl-i Ekrem koyun kestiği zaman, “Ondan Hatice’nin arkadaşlarına da gönderin” derdi. (Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 75)
Başka bir rivayete göre Hz. Âişe şöyle dedi:
Hatice’nin kızkardeşi Hâle Binti Huveylid birgün Resûlullah’ın huzuruna girmek için izin istemişti. Resûl-i Ekrem Hatice’nin sesini hatırladı ve:
“Allahım, bu Huveylid kızı Hâle!” diye heyecanlandı. (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 20; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 78)
AÇIKLAMALAR
Vefakârlık Resûl-i Ekrem Efendimiz’in en önde gelen özelliklerinden biriydi. Onun bu özelliği, ilk eşi ve çile yoldaşı Hz. Hatice’nin şahsında âdetâ billurlaşır. Zira Hz. Peygamber, meleğin kendisine vahiy getirdiğini söylediği zaman, herkes ondan şüphelendi. Fakat Resûl-i Ekrem’i çok iyi tanıyan Hz. Hatice, hiç tereddüt etmeden ona imân etti. Malını mülkünü emrine verdi. Allah’ın Resûlü’nü bütün varlığıyla destekledi. Hayatlarının yirmi dört yılını birlikte yaşadıkları böyle bir hayat arkadaşını, öyle bir vefakâr elbette unutamazdı. İslâm’ın ilk günlerinde yaşadıkları sıkıntılar ve bu sıkıntılara birlikte göğüs germeleri unutulacak gibi değildi. İşte bu sebeple Nebiyy-i Muhterem Efendimiz onu her fırsatta anar, hâtırasını yâd ederdi.
Hatice annemizin fedakârlığına Cebrâil aleyhisselâm bile hayrandı. Bu vahiy meleği bir gün Resûl-i Ekrem Efendimizle sohbet ediyordu. Hz. Hatice’nin elinde bir kapla gelmekte olduğunu haber verdi. Sonra da şunları söyledi:
- “Hatice yanına geldiği zaman, ona Rabbinden ve benden selâm söyle! Ona cennette inciden yapılmış bir saray verileceğini müjdele!” (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 20).
Birini iyi taraflarıyla fazlaca anmak, ona duyulan sevgi ve bağlılığın en belirgin işaretidir. Bunu çok iyi bilen Hz. Âişe annemiz, Resûlullah’ın onu daha çok sevdiğini anlayarak kıskanmıştır. Onun: “Sanki dünyada Hatice’den başka kadın kalmadı!” demesi bu kıskançlığın en açık belirtisidir.
Kıskançlık duygusu Hz. Âişe’yi zaman zaman Hz. Hatice aleyhinde daha ağır konuşmaya sevk etmiştir. Bir defasında Hatice annemizin kız kardeşi Hâle, Efendimiz’in huzuruna girmek için izin istemişti. Hâle’nin sesi Hz. Hatice’nin sesine çok benzediği için vefakâr eşini hatırlayıveren Resûl-i Ekrem Efendimiz âniden heyecanlandı ve:
- “Allahım, bu Huveylid kızı Hâle!” dedi.
Bu manzarayı gören Hz. Âişe dayanamadı:
- İhtiyarlıktan ağzının dişleri dökülmüş ve bir zamanlar ölüp gitmiş Kureyşli bir kocakarının nesini anıp duruyorsun? Allah sana onun yerine daha hayırlısını verdi, demişti. (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 20; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 78). Daha hayırlı sözüyle de kendisini kasdetmişti. Hz. Âişe’nin bu sözünü yerinde bulmayan Resûlullah Efendimiz şunları söyledi:
- “Hayır, Allah Teâlâ bana ondan daha hayırlısını vermedi. Halk bana inanmazken o inandı. Herkes bana yalancı derken o doğru söylediğimi kabul etti. Kimse bana bir şey vermezken o beni malıyla destekledi ve Cenâb-ı Hak bana ondan çocuklar ihsân etti” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 118).
Hz. Hatice aleyhindeki sözleriyle Resûl-i Ekrem Efendimiz’i üzdüğünü gören Hz. Âişe çok pişman oldu: “Seni gönderen Allah’a yemin ederim ki, bundan sonra onu sadece hayırla anacağım”, diye özür diledi.
“Çocuklarım ondan oldu” sözüyle Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, Mâriye’den doğan oğlu İbrahim dışındaki bütün çocuklarını Hz. Hatice’nin dünyaya getirdiğini anlatmak istemiştir. Cihân kadınlarının sultanı Ümmü’l-Haseneyn Hz. Fâtıma’nın annesi, Resûl-i Kibriyâ’nın gönlünde işte böyle bir yere sahipti.
HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
1. Bir dostun, sevgilinin ölümüyle her şey sona ermemelidir. Güzel hâtıralar anılmalı, sevgiler gönülde yaşatılmalıdır.
2. Hz. Hatice annemiz Resûlullah’a ve onun getirdiği dine bütün gönlüyle bağlıydı. Her şeyini bu uğurda seve seve harcadı. İşte bu sebeple onu hem Allah hem de Resûlullah sevdi.
3. Kadınların kıskançlık fıtratlarında vardır, ama her iki tarafta dengeli ve anlayışlı davranmaya çalışmalıdır.
4. Vefat eden bir dostun güzel özelliklerini gündeme getirmek bir vefa örneğidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.