Halis Özdemir

Halis Özdemir

Perşembe Hadisi

Perşembe Hadisi

Ebû Abdullah Câbir İbni Se- müre rayıdallahu anhümâ şöyle dedi:

“Namazlarımı Nebi sallal- lahu aleyhi ve sellemle birlikte kılardım. Onun namazı da, hutbesi de normal uzunlukta idi.”

(Müslim, Cum’a 41-42. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 223; Tirmizî, Cum’a 12; Nesâî, Cum’a 35; İbni Mâce, İkâme 85)

Açıklamalar

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, insanlara namaz kıldırdığında kesinlikle namazı uzatmazdı. Fakat kendisi tek başına namaz kıldığında dilediği kadar uzatırdı. Hanımların­dan mü’minlerin annesi Hz. Âişe’nin anlattığına göre, o kadar uzun ayakta dururdu ki, rükûa gitmeyeceğini düşünürlerdi. O kadar uzun rükû yapardı ki, tekrar doğrulmayacağım zannederlerdi. Secdesi de aynı şe­kilde uzun sürer, secdeden kalkma­yacak sanırlardı. Peygamberimiz’in tek başına kıldığı bu namazlar, farzlar dışındaki nafilelerdir. Çünkü farz na­mazları mutlaka mescidde cemaatle birlikte kılar ve imamlığı da kendileri yaparlardı.

Peygamberimiz, kendi uygulamasını böylece bütün ashaba gösterir, on­ların da böyle davranmalarını isterdi. İmam olan kişinin, arkasında namaz kılan cemaatin arasında hasta, zayıf, güçsüz ve ihtiyaç sahibi kimseler bu­lunabileceğini düşünmesini, namazı hafif kıldırmasını tavsiye buyururdu. Tek başına namaz kılanın ise, dilediği kadar uzatmasında bir sakınca olma­dığını hatırlatırdı.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, insanları bıktırmaktan, usandırmaktan, nefret ettirmekten son derece sakınırdı. Sahabeye bu yönde sürekli telkin ve tavsiyelerde bulunurdu. Kul için en mühim görev olan ibadette bile buna olanca hassasiyeti gösterirdi. İtidalin, her çeşit aşırılıktan kaçınma­nın en güzel örneklerini Efendimiz’in hayatında görmekteyiz. Onun hayatı­nı çok iyi bilip öğrenmek, yaşanacak hayatı daha anlamlı kılar. Çünkü o bizim yegane örneğimiz ve rehberi- mizdir. Onun hayatını öğrenip örnek alanlar ifrat ve tefritten kurtulurlar. Hz. Peygamber, uzun sûre veya âyetler okuması sebebiyle namazı uzattığı için şikayet edilen sahâbîyi çağırtarak, “Sen fitneci misin?” diye hesaba çekmiştir (Buhârî, Edeb 74; Müslim, Salât 178). Peygamberimiz, hutbele­rini de ölçülü tutar, ne çok uzatır, ne de anlaşılmaya­cak derecede kısaltırdı. Bu sadece cuma ve bayram hutbeleri için değil, bütün konuşmaları için geçerli bir kâide idi. Bu sebeple, kendisini dinleyenler, son derece canlı ve uyanıklık içinde bulunur, söyledikleri­ni anlar, hatta ezberleyip birbirlerine tekrar ederdi. Az sözle çok şey ifade etme yolunu seçerdi. Ancak bunu yaparken, insanların anlama kabiliye­tini mutlaka hesaba katardı. Anlaşıl­mayacak şeyler söylemezdi. Herkes söylenenden ders alırdı. Peygam­ber Efendimiz’in pek çok hutbesi hadis kitaplarımızın içinde yer almış bulunmaktadır. Onlar, bugün için de en güzel hutbelerdir. Bugün, cami görevlilerimiz başta olmak üzere, toplumun çeşitli kesimlerine konuş­mak zorunda kalanlar, bu prensipleri iyi değerlendirmelidir.

Hadisten Öğrendiklerimiz

  1. Cemaate imam olup namaz kıldıran kimse, namazı kısa tutmalı, uzatmamalıdır.
  2. Tek başına namaz kılan dilediği kadar uzatabilir.
  3. Cuma ve bayram namazlarının hutbeleri, insanları bıktıracak şekilde uzun olmamalıdır.
  4. Cemaatle namazı kısa tutmak ve hutbeyi uzatmamak, Peygamber Efendimiz’in sünnetindendir.
  5. İbadetlerde itidal, ölçüyü kaçırma­mak dinin aslındandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halis Özdemir Arşivi