Kibir sofrası
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem vefâtına kadar kibir sofrası üzerinde yemek yemedi. Yine o, vefât edinceye kadar katıksız undan yapılmış ekmek de yemedi.
Buhârî’nin bir rivayeti şöyledir:
Hz.Peygamber, kızartılmış bir koyunu gözüyle hiç görmedi. (Buhârî, Et’ıme 8, Rikak 16. Ayrıca bk. Tirmizî, Et’ıme 1, Zühd 38; İbni Mâce, Et’ıme 20)
AÇIKLAMALAR
Hadiste anılan ve Peygamberimiz’in üzerinde vefat edinceye kadar yemek yemediği sofra, kibirli ve zorba kimselerin kullandığı ve kendilerini başka insanlardan üstün görüp göstermelerinin vasıtası olan sofradır.
Bu çeşit sofrayı kullananlar, o günkü lüks ve israfın, şımarıklık ve kibirliliğin temsilcisi olan kimselerdi. Esasen hadiste sofra anlamında kullanılan “hivân” kelimesi Arapça olmayıp, bu dile Farsça’dan girmiş bir kelimedir.
O günün İran devleti, Bizans ile birlikte iki süper güçten biri idi. Bu çeşit lüks ve israf, kibirlilik ve gösteriş merakı, onlar arasında yaygındı. Bu sebeple Peygamberimiz’in böyle bir sofrada oturması ve onlara benzemesi söz konusu olamazdı. Çünkü Efendimiz, özellikle müstekbirleri ve kâfirleri taklitten son derece sakınır, ashâbının ve ümmetinin de bunlardan sakınmasını isterdi.
Hz. Peygamber’in halis, katıksız undan yapılmış ekmek yememiş ve kızartılmış koyunu mübârek gözleriyle görmemiş olması, bunların yenilmesinin yasaklığından değildir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Peygamber Efendimiz’in mütevâzî bir hayatı tercih etmesi, fakir bir toplumun içinde onların şartlarında yaşama inancı ve buna paralel bir hayat tarzını benimseyip uygulamasından kaynaklanmaktadır.
HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
1. Hz.Peygamber, hayatı boyunca mütevâzî olmaya özen göstermiş, kibir alâmeti sayılan davranışlardan uzak durmuştur.
2. Peygamberimiz, lüks ve israftan sakınmış, zühde yönelik bir hayatı tercih etmiştir.
3. Resûl-i Ekrem Efendimiz açlığı tokluğa, az yemeyi çok yiyip karnını tıka basa doyurmaya daima tercih etmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.