Değişen kim?
Hepimizin kurduğu bir cümle vardır. Bizim zamanımızda ramazanlarda ........ diye başlayan ve şimdi nerde o günler ile biten.
Bu sözümüzün altında yatan; Ramazan’a ait ilk bilgilerin, görüntülerin kaydedildiği bilinçaltımızdaki kayıtlara duyulan özlemimizdir aslında.
O çocukluğumuzdaki günah, sevap kavramının şekillendiği yıllarda tuttuğumuz oruçlar,büyüklerimizin davranışları,sorularımıza aldığımız yanıtlar ve iftar-sahur ikilemindeki bize verilen değerdir aradığımız.
Ağzımı çalkaladım orucum bozulur mu? Unuttum su içiverdim orucum bozuldu mu? Gibi gibi sorular yumağındaki tatlı hallerimiz.
Akşama oruç tuttuğumuz için ebeveynlerimizin bize ayrı bir sevgi ve değer vermesi, bize özel sunulan iftariyelikler, toplu iftar sofralarındaki neşeli anlarımızdır bize ah o eski ramazanlar dedirten duygular yumağı.
Her ramazan ayı yeni bir kayıt anı olarak yerleşmekte yeni temiz boş dimağlara.....
Çocukluğumuzdaki o saf temiz katışıksız halini bir kenara bırakırsak insana en çokta olgunluk yıllarında tam manası ile misafir oluyor aslında.
Dünya ve ülke gündeminde ki siyaset, terör, hastalık gibi dayatılan algılarla,etrafımızdaki yaşanan olaylarla,zihinlerimizin kirlendiği, ruh dünyamızın karardığı, bakış açımızın bulandığı, hayatımızın sorumlulukları bize gelen yeni ramazanları görmemizde engel.
Ramazan ,ruhen ve bedenen arınarak saf enerji ile günlük bir miktarda olsa yol kat ederek,bu ayın verilme sebebini anlayarak, bu yolculukta her türlü ibadet argümanlarını kullanarak Allah’ a yakın olma halini elde etme. Durmadan günde dört altı öğün arası aldığı gıdaların ve günlük davranışların ruh üzerindeki bıraktığı izleri silme.
Rabbinle olan bağını iyileştirme, açlık çekenlerin hal durumunu birebir yaşama, hafifleyen bedeninle ibadet şuurunu ve mümin yaşam kaliteni yükseltme, yardımlaşma olgusunu pekiştirme olarak geliyorsa her sene o zaman, Aranan Eski Ramazanlar mı? Değişen İnsanlar mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.