Bu dünya geçici, unutmamalı…
Bu dünya geçici, unutmamalı…
Bazen anlatacaklarınızı anlatmakta güçlük çekersiniz ve en iyi anlatma şekli hikâyelerdir. Ve bu hikayeleri dinleyenin anlayacağı kadar anlamasıdır.
“Bir adam ölür. Öldüğünü fark ettiğinde, Tanrının elinde bir çanta ile kendisine yaklaştığını fark eder. Tanrı ile adam arasında şöyle bir konuşma geçer:
Tanrı: Haydi oğlum gitme zamanı.
Adam: Bu kadar mı erken? Bir sürü planım vardı...
Tanrı: Üzgünüm ama gitme zamanı.
Adam: O çantada ne var?
Tanrı: Sahip oldukların!
Adam: Sahip olduklarım mı? Yani eşyalarım mı? Elbiselerim, param?
Tanrı: Onlar asla sana ait değildi, onlar dünyaya aitti.
Adam: Anılarım mı?
Tanrı: Hayır. Onlar zamana ait.
Adam: Yeteneklerim mi?
Tanrı: Hayır. Onlar koşullara ait
Adam: Arkadaşlarım ve ailem mi?
Tanrı: Hayır oğlum. Onlar yürüdüğün yola ait.
Adam: Karım ve çocuklarım mı?
Tanrı: Hayır. Onlar kalbine ait.
Adam: O zaman bedenim olmalı?
Tanrı: Hayır hayır. O toprağa ait.
Adam: O zaman kesinlikle ruhum olmalı!
Tanrı: Üzücü bir hata yapıyorsun oğlum. Ruhun bana ait.
Adam gözlerinde yaşlar ve kalbinde korkuyla çantayı Tanrı'nın elinden alıp açtı... Boştu.
Kalbi kırık, göz yaşları yanaklarından akarak Tanrı'ya sordu: Hiçbir şeye sahip değil miyim?
Tanrı: Doğru. Asla bir şeye sahip değildin.
Adam: O halde, benim olan ne vardı?
Tanrı: Sadece yaşadığın anlar senindi. Hayat sadece bir andır.”
Hani değerli politikacılarımızdan, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu “2 saniye sonrası için garantimiz olmayan hayatta fırıldak olmaya gerek yok” demişti. Ve hepimiz bu sözü çok beğenmiştik. Ama uygulaması yok maalesef.
Kendi menfaatlerimiz için herkesi her şeyi, ahlakı, namusu hiçe saymaktan çekinmiyoruz. Hırsızlık yapmaktan çekinmiyoruz. Ve bir de hırsızlıklarımıza kılıf uydurmaya çalışıyoruz. Ve en önemlisi insan olmanın gereklerinden uzaklaşırken hırsızlık damgasını hep sırtımızda taşıyacağımızı düşünmüyoruz bile…
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.