Erhan Dargeçit

Erhan Dargeçit

“Aşı karşıtı eylem” deyip geçmeyin

“Aşı karşıtı eylem” deyip geçmeyin

Bazı dinci gruplar (adına cemaat mı dersiniz, tarikat mı dersiniz, ne derseniz deyin, ben bunları insanların zaaflarından yararlanan din tüccarları olarak gördüğüm için dinci grup deyip geçeceğim) kendi aralarında aşı yaptırmamak için karar almışlar. Ve bunu da güya demokratik haklarıymış gibi göstererek inanmadıkları demokrasiyi de saçmalıklarına alet etmek istiyorlar.

Kadına gereken hakkı vermiyorlar, o zaman demokrasi umurlarında değil. Çocuklarını okula göndermiyorlar, o zaman demokrasi umurlarında değil. Devletin kanunlarına karşı kendi koydukları kuralları uyguladıkların Devlet tepelerine bindiğinde demokrasi; aşı konusu gündeme gelince, demokrasi…

Yani insanların duygularını ve samimiyetlerini sömürmek için dini nasıl kullanıyorlarsa, aynı şekilde demokrasi kavramını da aynı şekilde sömürmeye çalışıyorlar. Tüm vatandaşlarımızın bunlardan uzak durması gerekiyor. En azından bunların gerçek yüzlerini görmesi gerekiyor.

Kişi aşı olmuyor. Ama aynı şekilde tüm sosyal hayatına devam etmek istiyor. Karşısındaki insanlar için bir tehlike olduğunu dikkate almadığı gibi; neredeyse aşı olanları suçlamayı tercih edecek kadar da izandan yoksun.

Neymiş efendim; bu Siyonistler, aşıyla vücudumuza bir şeyler yüklüyormuş. Yarın 5G’ye geçince istediği gibi bizim vücutlarımıza hükmedecekmiş. İstediği zaman “şalteri” kapatınca insanları öldürecekmiş. (Gülmeyin, bunu samimi olarak söylüyorlar). İyi de daha iyi değil mi, cennete gideceksin, hatta bu şekilde ir ölüm yaşarsan belki de ülken için şehit olmuş olacaksın, bundan daha iyi bir ölüm yok diye işine gelince bas bas bağırıyorsun. O zaman ölümden neden korkuyorsun?

Tabii ki aynen Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde olduğu gibi, Türkiye’de şu anda neredeyse her mahalleye bir “tarikat” düşer hale geldi. Şeyhler, şıhlar, cübbeliler, cübbesizler, bir dünya sözde din adamı diye adamlar türedi. Bunun önüne geçmesi gereken en önemli Devlet kurumu da Diyanet İşleri Başkanlığı olmasına rağmen onlar da “bu değirmene su taşımaya” devam ediyorlar. Hac turizminde para çok olduğu için Diyanet’in ilk birinci ilgilendiği konu, hac turizmi…

Büyük şatafat içinde yaşayan Diyanet, açıklamalarında bile artık fakir fukarayı değil zenginleri düşünüyor. Karides, yengeç, ıstakoz gibi deniz ürünlerini fakir fukara nerede bulup da yiyecek? Dolayısıyla bu gibi deniz ürünleri zenginlerin işi değil de nedir? İşte bilhassa fakir fukara için ortada Diyanet olmayınca tarikat, cemaat ne derseniz deyin, dinci gruplar ortada oluşan boşluğu doldurup, vatandaşlarımızı kandırıp, sömürmeye devam edecekler.

Bu arada Diyanet’le ilgili bir şeyler yazınca, ardından bana gelen ilk soru “Diyanete karşı mısın?” sorusu oluyor. Halbuki Diyanet kurumuna hiç karşı değilim. Diyanet’in kuruluş amaçlarının başında zaten “toplumu dini açıdan bilinçlendirip, din tüccarlarının eline bırakmamak” gelir. Dolayısıyla böyle bir kuruma nasıl karşı çıkılabilir. Ama siyasetle iç içe olan, “Sünnetullah”a uygunluğuna değil, siyasi gücün isteklerine göre fetva açıklayan, neredeyse amacını Hac Turizmiyle, lüks ve şatafatla özdeşleştiren başkanlara destek olmak hem ülkeye hem dine zarar verecek diye düşünürüm.

İşte kurumsal olarak her şey birbirine nasıl bağlı görüyorsunuz. Diyanet siyasallıktan kurtulsa her şeyi İslam’a göre yayımlasa, dinci gruplara gerek de kalmaz, yer de olmaz. O zaman vatandaşlarımız aşı olmanın dini bir gereklilik olduğunu da görebilir. Çünkü diğer insanların belki de yaşama hakkına kast olduğu ortadadır. Diyanet siyasallaşmasa, bu dinci gruplarla çok rahat mücadele edebilecek ve bazı bilim yuvaları, üniversiteler,  siyasete “yalakalık” olsun diye bu dinci gruplara hoş görünmeye çalışmalarına gerek kalmayacak.

İşte küçücük bir ihmal ne denli sıkıntılar doğurabiliyor. Ufacık bir aşı karşıtı hareketin ardındaki sosyolojik etkileşimin boyutunun ne denli büyük olduğunu bazen fark etmeyebiliriz. Ama bazen fark etmediğimiz bir sorun devletin sonunu bile getirebilir. O yüzden zararsızmış gözüken küçük eylemlerin devlete karşı ihanet olabileceğini aklınızdan çıkartmayın.

Dostlukla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Erhan Dargeçit Arşivi