Bu hafta biraz tehlikeli sulara gireceğiz ve fakat her ne kadar bu sular tehlikeli olsa da sürekli konuştuğumuz, konuşulan mevzular. Öte yandan toplumun davranışları ile ilgili zaman zaman analizler yapmakta da fayda var diye düşünüyorum. Nitekim toplumun bugünkü davranışları gelecek adına bazı ipuçları da verecektir.

Anamızdan, atamızdan gelen Müslümanlıkla hayatımıza devam ediyoruz. ‘Müslüman olmak neyi gerektirir?’ diye sormuyoruz kendi kendimize. Birçok insan dinimizin ilkelerini bilmiyor, bilen de uygulamıyor. Peki, insanlar neden kendi inançlarına, değerlerine uygun hareket etmez? Ya da daha doğrusu niye kendi inancına muhalif bir şekilde hayatına devam eder? Pek çok cevabı var bu soruların ancak bireyin bunu kendine sorması daha önemli.

Birçok insan farkında; “Müslümanız” diyoruz ancak İslam’dan uzaklaşıyoruz. Mesela en basiti, aynı sitede, apartmanda yaşayan insanlar birbirine selam bile veremez hale geldi. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” düşüncesiyle hareket eden pek kalmadı. Komşuların karşılıklı anlayış ve sabır içinde birbirlerine samimi hürmet, merhamet ve sevgi göstermeleri, yardımlaşmaları Allah’ın emridir. İnsanın iyi bir Müslüman olması kuvvetli bir imana sahip olmaya, o da komşularına hayırlı olmaya bağlıdır. Birbirlerine zararlı komşuların imanları da, her iki hayatları da tehlikededir.

Birbirimizi yalan, dolanla aldatır, daha fazla kazanmak için hile yapar, lüks yaşamak için birbirimizin hakkını yemeyi mubah görür olduk. Sanki “Bizi aldatan bizden değildir” diyen İslam değilmiş gibi. Dünya, nüfuz, para tüccarlarının kulakları çınlasın. Eğer Allah’a ve kullarına karşı vazifelerini yerine getirmeden, ahirette kendilerini kurtaracak yatırımlar yapmadan ticaret yaptıklarını zannediyorlarsa aldanıyorlar. Zarar içinde zarar ediyorlar. Malın çürüğünü sağlam fiyatına satan, kalitesiz malı kaliteli olanlara katan, yalan ve yeminle alışveriş yapan, müşterisini aldatmaktadır. Aldatanın kazancına haram karışmaktadır. Ne buyuruyor Peygamberimiz, “Yalan söylemeyen, meşru kara kanaat eden doğru tüccarlar; kıyamette nebiler, sıddıklar ve şehitlerle beraber bulunacaklardır.”

Ayrıca bir hususa daha değinelim; Cihad nedir? Cihad sadece silahla mücadele etmek mi? Benim bildiklerim eğer yanlış değil ise, cihad gayret demektir. İnancımızın emridir. İlimde cihad, ekonomide cihad… Biz cihadı bıraktık. Bu yüzden Kuzey Avrupa ülkelerindeki vaziyete bakıp imreniyoruz ya da Almanya’ya bakıp özeniyoruz. Halbuki o Avrupa zamanında cihad eden Müslümanlara bakıp imreniyorlar, ders alıyorlardı. Özellikle ilimde. Şimdi ise biz kimlikte Müslüman, yaşantıda liberal olmuşuz. Bir şahsiyetin sözü vardı, “Rotası yolmayan geminin yönünü rüzgar tayin eder” diye. Rotamız belli değil, rüzgar nereye eserse savrulup gidiyoruz. Bundan dolayı da birçok alanda başarısızlıkla karşılaşıyoruz.

İnancımıza göre yaşamalı ve kendimize hedefler belirlemeliyiz. O istediğimiz mutlu, mesut hayatı yaşamak için…