Görünmeyen yükümüz, sessiz gücümüz
İnsan, yalnızca düşünen bir varlık değil; hisseden, kırılan, sevinen, özleyen, bekleyen bir varlıktır.
Duygular görünmezdir, ama etkileri çok derindir. Bazen bir tebessümle başlar günümüz; bazen içimize oturan bir sessizlikle.
Kimi duygular taş gibi ağırdır: öfke, kırgınlık, yalnızlık.
Kimi ise tüy kadar hafiftir: sevinç, umut, heyecan...
İkisi de insana dairdir. Ne biri fazla, ne diğeri eksik olmalıdır.
Ama günümüz dünyasında duyguları saklamak, bastırmak öğretiliyor. "Güçlü ol" deniyor, "duygularını gösterme."
Oysa duygularımızı gizlemek, onları yok etmez. Aksine, içimizde birikir. Zamanla ağırlığa dönüşür.
Belki de en çok ihtiyacımız olan şey: duygulara alan açmak. Ağlamak istiyorsak ağlamak, gülmek geliyorsa kahkaha atmak, kızdıysak bunu kırmadan ifade edebilmek.
Çünkü duygular bastırıldıkça bizi içten içe yer. Ama kabul edildikçe, paylaşıldıkça iyileştirir.
Bir dostla paylaşılan hüzün hafifler. Bir omuzda dökülen gözyaşı insanı yeniden ayağa kaldırır.
Unutmayalım: Duygularımız bizim insan yanımızdır. Onlardan utanmak değil, onlara kulak vermek gerekir.
Bazen bir hayat, sadece “Seni anlıyorum” cümlesiyle değişebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.