Barbaros Ulu

Barbaros Ulu

Kırk Yaş

Kırk Yaş

İlahiyat fakültelerinde okuyan öğrenciler, okudukları okul için birbirlerine şöyle der ve gülerlerdi: “İlahiyata okumak için gelen öğrenci, hazırlık sınıfına şeyhülislam olarak gelir, birinci sınıfta müftülüğe, ikinci sınıfta vaizliğe, üçüncü sınıfta imam ve müezzinliğe düşer. Dördüncü sınıftan mezun olurken normal bir vatandaş gibi mezun olur gider”. Şaka yollu söylenen bu sözün araştırmaya dayalı bilimsel bir temeli olduğunu sanmıyorum ama her şakada bir ciddiyet payı olduğunu da göz ardı etmemek lazım diye düşünüyorum.

İzninizle bu sözü irdelemek ve buradan bir başka yere gelmek istiyorum. Bu söz, olur mu öyle şey deyip acayibimize gitse de gülüşmelere sebebiyet verse de ben bu sözü, bir gelişim olarak görüyor ve faydalı buluyorum. Çünkü bu anlatımda bir gelişme ve değişim söz konusudur. Ne alaka diyebilirsiniz. Becerebilirsem, anlatayım.

İlahiyata gelen öğrenci, yaş itibariyle 18 yaşına girmiş ya da bitirmiş bir şekilde gelir. Bu yaş delikanlılık yani kanının deli olduğu anlardır. Bu yaşlar insanın hayata farklı baktığı, kendisini güçlü ve kuvvetli hissettiği, tek başına dünyaya meydan okumaya hazırlandığı, dünyayı değiştirmeye ve dönüştürmeye hazırlandığı yaşlardır. Bu yaşta hamaset vardır, slogan vardır, heyecan vardır. Gençler, vurmaya ve kırmaya meyillidir. Korku yoktur, aileye, çevreye, devlete, işleyen düzene ve olup bitenlere isyanları vardır. Büyükleri, hocaları beğenmeme vardır. Bu imkanlar bende olacak, şöyle şöyle yaparım şeklinde efelenme vardır. Ayakların yere basmadığı anlardır bu anlar. Tüm bu psikolojinin altında “ben büyüdüm, bana güvenin, ben erkekliğe/kadınlığa adım attım, beni kabul edin, küçümsemeyin.” düşüncesi yatar. Bu düşüncelerinde gençlik samimidir, içtendir ve kendini buna inandırmıştır.

İlahiyata gelen öğrenci de tüm gençlerde olan psikoloji ile ilahiyata gelir. Kendisini öyle yetiştirmeli ki diğer hocalar gibi olmasın. Onların anlatmadığı dini halka ve öğrencilerine anlatsın. Öğretim görevlilerinin anlattıklarına çoğu zaman karşı da gelir. Olmaz, yanlış düşünüyorsun, böyle olmalı, der. Nerede bir miting var, sohbet var, aksiyon var, oraya koşar. Gel zaman git zaman okul bitmeye yakın kafasındakilerinin çoğunun değişmeye başladığını görür. Çünkü kitaplar okumuştur, arkadaşlarıyla bazı konularda tartışmalara girmiştir. Kafasında hayata geçirilmeli dediği bazı fikirlerinin yanlış olduğunu anlamıştır. Aslında tüm bu olup bitenler, olaylara daha sağlıklı ve daha geniş bir perspektiften bakmaya başlamasının ve sorumluluk üstlenmeye adım atmasının bir göstergesidir. İşte ben bunu sağlıklı görüyorum. İnsandaki gelişim ve değişimdir bu ve böyle de olmalıdır.

Tüm bu açıklamalardan sonra halk arasında kırk yaş sendromu denilen yaşa gelmek istiyorum. Bu yaşla birlikte saç ve sakalın ağarmaya başlaması, kişiye “Ölüm yaklaştı, baksana saç ve sakalıma ak düştü. Ne çabuk geçti bu kırk yıl” dedirtse de kırk yaş, kişinin hem biyolojik olarak hem de zihinsel olarak değişmeye başladığı ve geliştiği yaştır. Bu yaş, kişinin hayata ve olaylara daha soğukkanlı yaklaşmaya, olayların perde gerisini görmeye başladığı, hamaseti bıraktığı kırk yıllık bir tecrübeyi ifade eder. Geçmişle yüzleştirir, hatalarını gözden geçirtir ve kişiyi olgunlaştırır. Olaylara daha sağduyulu yaklaşmaya başlar. Allah Teala’nın seçtiği insanlara 18 yaşında değil de 40 yaşında peygamberlik vermesini de böyle görmek lazım. 40 yaşına kadar peygamberler insan olarak hayatın her safhasında iyice pişiyor ve test ediliyor. 40 yaşına gelince de peygamberlikle görevlendiriliyor. Bizde de seçme ve seçilme yaşı 18’e indirilmişken cumhurbaşkanlığı seçilmek için 40 yaş şartının bulunmasını da bu olgunlaşma ve pişme ile alakalıdır diye düşünüyorum. Çünkü peygamberlikte olduğu gibi cumhurbaşkanlığında da bir sorumluluk yani devleti yönetme söz konusudur. 40 yaşına geldiği halde hala sloganla yaşayan ve hamaset yapan insanlar varsa bunlar, gelişim ve değişimini hala tamamlayamamış olanlardır. Bu da gelişim ve değişim yönünden çok sağlıklı değildir. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barbaros Ulu Arşivi

Veda

28 Aralık 2022 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR