Sabah alarmı çalıyor, ama yataktan kalkmak işkence gibi. Sevdiğiniz mesleğiniz artık size yabancı. Her gün aynı döngü, aynı bıkkınlık… Belki de sadece "yorgun" olduğunuzu sanıyorsunuz. Oysa bu tablo, modern çağın sessiz salgınlarından biri olan tükenmişlik sendromunun ayak sesleri olabilir.

Tükenmişlik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından da tanımlanmış bir durum. Sadece fiziksel değil; duygusal ve zihinsel bir çöküş halidir. Genellikle işle bağlantılıdır, ancak zamanla tüm hayatı etkisi altına alır.

Kişi, bir zamanlar tutkuyla yaptığı işine karşı artık duyarsızlaşır. Kendini yetersiz, başarısız ve boşlukta hisseder. “Her şeye rağmen çalışmaya devam ediyorum ama hiçbir şey hissetmiyorum” diyorsa biri, bu ciddi bir alarmdır.

Modern dünya, insanı hep üretmeye, hep ulaşmaya, hep yetmeye zorluyor. İdeal çalışan; fazla mesaiye hayır demeyen, dinlenmeye vakit ayırmayan, her an erişilebilir biri. Ama insan, bir makine değil. Bu beklentiler altında ezilen bireyler, önce ruhen sonra bedenen tükeniyor.

Ayrıca sosyal medyada sürekli “başarı hikâyeleri” görmek, bireyin kendi hayatını değersiz hissetmesine neden oluyor. İçten içe “Ben neden onlar gibi değilim?” sorusu kişiyi yavaş yavaş içe çekiyor.

Tükenmişlik sendromunun belirtileri şunlar olabilir: Sürekli yorgunluk ve bitkinlik hissi, işe karşı ilgisizlik, motivasyon kaybı, uykusuzluk ya da aşırı uyuma, karamsarlık ve değersizlik duyguları, baş ağrısı, mide problemleri gibi fiziksel şikayetler.

Bu belirtilerle başa çıkmaya çalışmak yerine, onları görmek ve kabul etmek iyileşmenin ilk adımıdır.

Her şeyden önce kişi, kendine karşı dürüst olmalı. Sürekli “dayanmalıyım” demek, durumu daha da kötüleştirir. Profesyonel destek almak, iş yükünü yeniden düzenlemek, hayata molalar eklemek önemli adımlardır.

Ve belki de en önemlisi: Kendine izin vermek… Yorulmaya, hissetmeye, durmaya, düşmeye ve yeniden kalkmaya. Çünkü tükenmişlik bir zayıflık değil, bir işaret fişeğidir. Bedelini ağır ödememek için bu sesi zamanında duymak gerekir.

Unutmayın; siz her şeyden önce insansınız, sonsuz enerjiniz yok. Ama kendinize döner, içinizi duymayı öğrenirseniz; yeniden güç bulmak mümkün.