Koronavirüse karşı parlayan yıldız: Kolonya

Kolonya antiseptik özelliği nedeniyle son günlerde hiç olmadığı kadar fazla tüketiliyor. Öteden beri temizleyici yönüyle bilinen kolonya, aynı zamanda Türk misafirperverliğinin de sembolü...

Koronavirüse karşı parlayan yıldız: Kolonya
Yayınlanma:

Türk misafirperverliğinin sembolü haline gelen kolonya, son haftalarda adından sıkça söz ettiriyor. Öyle ki yabancı basında “Türklerin gizli silahı” başlıklı haberler bile yapıldı. Çünkü içeriğindeki yüksek alkol, kolonyayı koronavirüse karşı etkili bir yöntem haline getiriyor. Bu nedenle otobüse binenler, asansör düğmesine basanlar, ATM’lerden para çekenler ya da kapı koluna dokunanlar hemen kolonyaya sarılıyor. Türk misafirperverliğinin göstergesi olarak kapıdan girenlere kolonya tutulmasının aslında mikropları eve sokmamanın bir yolu olduğu da koronavirüsle mücadele günlerinde bir kez daha anlaşılmış oldu.

İlk defa 17. yüzyılda üretildi

İçerdiği alkol sebebiyle virüsleri öldürme özelliğine sahip olan kolonyanın geçmişi 1600’lü yılların sonuna dek uzanıyor. Kaynaklara göre Kuzey İtalya’da yaşayan Giovanni Paolo Feminis’le başlıyor hikaye... Feminis, formülünü İtalya’da geliştirdiği bu kokuyla Almanya’nın Köln şehrine yerleşti. Burada ilk defa kolonya üretimine başladı. Zaten kolonya adının kaynağı da “Köln” şehrinden geliyor. Kolonya 1727’de Köln Tıp Fakültesi tarafından tıbbi ürün olarak onaylandı. Burada devreye bir başka Giovanni; Giovanni Maria Farina girdi... Kimi kaynaklarda, Farina’nın kolonya üretiminde Feminis’e yardım ettiği kimi kaynaklar ise formülü ondan devraldığını yazıyor. Öyle ya da böyle Giovanni Maria Farina, kolonyanın tarihinde adı geçen iki önemli isimden biri oldu. 

Osmanlılar II. Abdülhamid döneminde tanıştı

Üretildiği ilk yıllarda tıbbi amaçla antiseptik olarak kullanılan kolonyanın Osmanlı topraklarında kullanılmaya başlanması ise yaklaşık iki asır sonra gerçekleşti. Kolonya II. Abdülhamid devrinde Osmanlı topraklarına girmekle kalmayıp sarayda da yerini aldı. Öyle ki II. Abdülhamid’in el temizliğine çok önem verdiği, bu nedenle “Atkinson” marka kolonyayı birkaç saat içinde bitirdiği rivayet ediliyor.
Kolonya ilk zamanlarda Almanya’dan getiriliyordu. Ama İstanbul’da üretime geçilmesi çok sürmedi. İlk Türk kolonyası 1882’de Ahmet Faruki tarafından üretilmeye başlandı. Ahmet Faruki ile beraber Ethem Petrev ve Süleyman Ferid Türkiye’nin ilk kolonya üreticileri arasında anılıyor. 

Misafirperverliğin sembolü

Kolonya, Türk topraklarında deyim yerindeyse baş tacı edildi. Her evde, misafir odalarının başköşesinde yerini aldı. Hatta zamanla Türk kültüründe misafirperverliğin sembolü haline geldi. Şimdi o kadar yaygın olmasa da çok yakın bir tarihe kadar eve gelen misafirlere ilk önce kolonya tutulurdu.
Misafire genellikle limon kolonyası sunulsa da kolonyada çeşit fazlasıyla bol: Çam, zeytin, mandalina, tütün ve daha niceleri... Kolonyanın kullanımı misafirle sınırlı da değil. Mesela şehirlerarası otobüslerde, lokantalarda ya da cenaze törenlerinde mutlaka kolonya tutulur. Bayramlarda ise kolonya ve şeker Türk kültürünün ayrılmaz ikilisi olur. 

Etil alkol kullanılarak üretiliyor

Kolonyanın içinde büyük ölçüde etil alkol bulunuyor. Her şişenin üzerinde alkol oranı mutlaka yazılır. Genel olarak kolonyadaki alkol oranı 80 derece olarak belirlenir. Bu alkol derecesi 80 derecenin altına düşebildiği gibi kimi şişelerde yüzde 96’ya kadar çıkabilir. Bir kolonya şişesinde etil alkol dışında su ve koku veren esans bulunur. 

Kolonyanın ana unsuru olan etil alkolün en büyük özelliği uçucu olması. Zaten kolonyanın ferahlık vermesinin nedeni de bu. Etil alkol buharlaşırken vücut ısısını da beraberinde götürüyor ve ferahlık hissi yaratıyor. Antiseptik bir ürün olan kolonya, su ve sabun bulunmadığı durumlarda dezenfektan olarak kullanılabiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, dezenfektan olarak kullanılan kolonyanın 80 derece olması... Uzmanlar, 80 derece kolonya kullanılmasının virüslere karşı hayli etkili olduğunu söylüyor. 

En fazla limon kolonyası tercih ediliyor

Türkiye’de en fazla tercih edilen çeşit limon kolonyası... Ancak farklı yörelerde farklı kokular öne çıkabiliyor. Bu biraz da o yörelerde yetişen ürünlerle ilgili denilebilir. Örneğin İzmir’de meşhur altındamla kolonyası, Antalya’da turunç çiçeği, Rize’de çay, Düzce’de tütün, Amasya’da elma, Ayvalık’ta ise zeytin çiçeği kolonyası öne çıkıyor. 

İçeriği ne olursa olsun kolonya netice itibarıyla bu topraklarda kültürel bir sembol. Üstelik koronavirüs mücadelesi verilen şu günlerde artık dünya tarafından da iyi biliniyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.