Hz. Ömer döneminde yaşanan ibretlik dava
Devir, Hz. Ömer’in (ra.) (582-644) halifeliği dönemi…
Devir, Hz. Ömer’in (ra.) (582-644) halifeliği dönemi…
Bir gün Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken huzuruna hışımla üç genç girer. Gençler ‘den ikisi diğer gencin kolundan sımsıkı tuttukları gibi Halife'nin huzuruna çıkartırlar.
Gençlerden ikisi derler ki;
“Ey Halifei Mü’minin, bu gördüğün kişi bizim babamızı öldürdü. Allah için ne gerekiyorsa yerine getir!”
Hz. Ömer doğrulur, yüzü düşer, ayağa kalkar ve suçlanan gence yaklaşıp sorar : “Söyledikleri doğru mu?” diye sorar.
Suçlanan genç başıyla onaylar;
“Evet doğru”.
Hz. Ömer merakla yeniden sorar;
“Anlat bakalım nasıl oldu?”
Genç adam başlar anlatmaya;
“Ben yaşadığı kasabada hali vakti yerinde olan biriyim. Ailemle gezmeye çıktık. Yol bizi buralara kadar getirdi. Atım bu kişilerin bahçesinden meyve ağaçlarına yaklaştı. Ben ne kadar çabaladıysam da atımın meyveleri yemesine engel olamadım. Bu kişilerin babası içerden sinirli bir şekilde çıktı. Atıma büyükçe bir taş attı. Atım oracıkta öldü. Bu durum nefsime çok ağır geldi. Ben de yerden aynı taşı aldım, ona attım. Bu kez de babaları öldü. Kaçmak istedim fakat bu kişiler beni yakaladı. Durum bundan ibarettir.”
“Söyleyecek bir şey yok” der, Hz. Ömer ve ardından ekler “Madem suçunu da kabul ettin o halde duruşma bitmiştir. Bu suçun cezası idam!”
Bunu duyduktan sonra idam cezasına çarptırılan delikanlı tekrar söz ister;
“Efendim, son bir isteğim var. Ben memleketinde zengin bir insanım. Babam ölmeden önce bana çokça altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah (cc) huzurunda sorumlu olursunuz. Bana üç gün izin veriniz. Ben emaneti kardeşime teslim eder, gelirim.”
Hz. Ömer bir süre düşünür. “Geri geleceğinden emin olabilmemiz için yerine rehin bırakabileceğin kimsen yok. Buralarda kimse de seni tanımaz ki rehin olsun.”
Bu sözün üzerine genç adam etrafına şöyle bir göz atar ve birini işaret eder.
“Bu zat benim yerime kalır, ey Halifei Mü’minin”der.
Gencin işaret ettiği zat Peygamber Efendimiz’in (SAV) en iyi arkadaşlarından ve daha yaşarken cennetle müjdelediği Amr İbni As’dır.
Hz. Ömer, Amr’a dönerek;
“Ey Amr, delikanlıyı duydun. Ne diyorsun?” diye sorar.
Amr İbni As bir an bile tereddüt etmeden üç kelimeyle cevap verir;
“Evet, ben kefilim.”
Genç adam serbest bırakılır. Atına binip dörtnala uzaklaşır.
Zaman geçer, artık üçüncü günün sonu gelmek üzeredir. Bir başka deyişle vakit dolmaktadır. Ancak gençten haber yoktur. Medine’nin ileri gelenleri Hz. Ömer’in huzuruna çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr İbni As’a verilecek idam yerine öldürülen kişinin diyetini vermeyi teklif ederler fakat oğulları razı olmazlar. “Hayır, babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz” derler.
Bunun üzerine Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir.
“Kefil babam da olsa fark etmez! Cezayı infaz ederim!”
Hz. Amr İbni Asise tam bir teslimiyet içerisinde konuşur;
“Ey Halife, biz de sözümüzün arkasındayız. Ölmeye hazırız!”
Amr İbni As’ın idamı için hazırlıklar tam başlayacakken kalabalıkta ani bir dalgalanma olur, atını dört nal koşturan birisi insanların arasına dalar. Atını durdurur ve Hz. Ömer’in huzuruna çıkar.
Gururlu, onurlu bir ifadeyle;
“İşte geldim ey Mü’minlerin Emir’i”der!
Hz. Ömer gence sorar; “Ey evladım, geldiğinde öldürüleceğini bildiğin halde, yerine de tanımadığın birini bıraktığın halde neden geldin?”.
Genç başını kaldırır ve şöyle der:
“Ey Halife Müslümanlar Söz Verip de Sözünde Durmuyor' dedirtmemek için geldim.”
Adalet timsali Hz. Ömer başını bu defa Amr İbni As’a çevirir ve der ki;
“Ey Amr! Sen bu genç adamı tanımıyorsun, nasıl oldu da onun yerine kefil oldun?”.
Amr İbni As : Kendinden emin bir biçimde herkesin tüylerini diken diken eden o meşhur cevabını verir;
“Genç adam kendisine güvenecek birini arıyordu bu kadar insanın içerisinden beni seçti. "Müslümanların Arasında Güven Kalmadı!" dedirtmemek için kabul ettim!”.
Bu sırada babaları öldürülen gençler gözyaşları içinde “biz bu davadan vazgeçiyoruz” derler.
Bu sözün üzerine Hz. Ömer sorar; “Biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz, ne oldu da vazgeçiyorsunuz?”.
Gençler şu cevabı verir;
“Müslümanlar'ın Arasında Merhamet ve Vicdan Kalmadı” dedirtmemek için vazgeçiyoruz.
Hz. Ömer’in (ra) adaleti tesis ettiği dönemlerde böyle vefalı, yürekli ve merhametli insanlar vardı. Adalet uygulayan ve uyanların vicdanıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.