Siz, hem sanat ile, hem edebiyat ile hemhâl olacaksınız
Evlatlar niteliğin de nice eserler meydana getireceksiniz
Müziğin o esrarlı ruhuyla bereketleneceksiniz, Nice hoş şiirler yazacak ve duyguları dile getireceksiniz.
Siz, okumayı, bilmeyi, anlamayı ve yaşamayı önemsiyeceksiniz, bu önemseyişiniz le de karanlığı aydınlatabiliriz diye ifâde edeceksiniz.
Siz Yer yüzünü gezecek ve farklılıkların ne kadar da güzel bir enerji olduğunu bilginizle kültürünüzle eserlerinizle sanatınızla yorumlarınızla, Ülke insanımıza söyleyeceksiniz
Ondan sonra da kalkıp, şu seçim sürecin de, üzücü ve karanlık yorumlar yapacaksınız
Türkiye'mizdeki vatan evlatlarının önemli bir bölümünü, genel karaktersizlikle suçlayacak, hattâ daha da ileri giderek, senin gibi düşünmeyenleri, vahşi birer yaratık ilân edeceksiniz.
Üstelik, genel karaktersizlikle suçladığın bu kesim, Ülke evlatlarının yarısını temsil etse de, aslın da sizin için hiçte önemli olmadığını yaptığınız eleştiriler de görebiliyoruz
Çünkü bu yüzde ellilik bölüm, sizin gibi düşünmüyor,
Sizin inandığınız ve desteklediğiniz partiye oy vermiyor, desteklemiyor diye, o ülke evlatlarını genel karaktersizlikle suçluyorsunuz.
Üstelik sizin deteklediğiniz partinin oranı düşük olsa da, sizin için hiç te önemli değil, Çünkü siz kendinizi kaf dağına çıkarmış ve sizin gibi düşünmeyen insanları hep alçaltmışsınız.
Mutlak doğrunun ve hakikatin siz de olduğuna inanmışsınız
Siz de gözlemlediğimiz o yüce hasletler, o yüce enerjiler inanın çôk hoş,
Yukardaki tonlar çok güzel, yukardaki gayretler ve emekler fekâledenin fevkinde çalışmalar.
Lâkin 25 / Nisan târihindeki "...Sorun, onun gitmesiyle bitmeyecektir." Başlıklı yazınız ve yorumunuz hiç te fevkalâde değildi.
25 Nisan'daki karanlık yazınız hiç te aydınlık değil di
25 Nisan daki yazınız, halkların, kitlelerin, ülke evlatlarının belli bir bölümüne yaklaşımınız,
Aşâğılık, hem de çôk aşağılık yaklaşımınız, gerçekten çok aşâğılıktır, çôk saygısızcadır, çôk terbiyesizcedir, çok aydınca değil bilakis karanlıkçadır.
Sayın Zülfü Livaneli
Sizi, 25 Nisandaki yazınızdan dolayı şiddetle kınıyorum.
Biz ki yıllarca sizin eserlerinizi Paris te insanlarımızla buluşturan bir kitapçıyız.
Ülkemizi, sizin gibi yazarları, sizin gibi düşünürleri yurt dışında, şahıs bazında temsil eden bireylerden bir bireyiz.
Sayın Livaneli, yakışmadı bu karanlık düşünceler size hiç yakışmadı.
Bilgi tedâvi eder. bilgi şifâ gibidir, bilgi geceyi gündüze çevirir, bilgi ötekileştirmez, bilakis bilgi berileştirir, bilgi tonları bir araya getirir ve gökkuşağı hâline çevirir.
Bilgi ve edebiyat limanı, farklılıkları zenginlik addeder, farklılıkları eksiye değil artıya çevirir.
B/ilgi/nize ilgi elbet olmalı, bilinmeyenler okunarak ve yaşanarak hissedilmeli
Elbet h/âk'ça ve p/âk'ça sözler söylemeli. Sözler eğrilere şifâ olmalı, ammâ aslâ eğriliklerine eğrilik katmamalı.
Aman hâ! Doğruya da eğri demeyesin, yoksa seni ne eğriler kabul eder, ne de doğrular.
Etme kalem ehli etme, bu dil hoş bir dil değil, bu dil gün gelir kendi kendine zarar verir.
Üstelik bu yaklaşımınızla biz de sizden uzâk olur olduk, biz de sizin bu yaklaşımınızdan bizâr olur olduk.
Etmeyin Sevgi ve şefkat dili durur iken, nefret dilini kullanmayın
Etmeyin lütfen etmeyin, ayrıştırıcı yâbâni ayrık otları gibi insanımızın arasına nifak sokmayın. İnsanın tenine ve ruhuna, lütfen o aşağalıyıcı dili, o ayrıştırı ve ötekileştirici dili kullanmayın.
Yapmayın ülke evlatlarına bunu, yazık etmeyin farklılıklarımıza, kıymayın farklı farklı tonlarımıza ve bereketlerimize.
Saygı, saygı, yine saygı.
Âlemin denge de olabilmesi için saygı.
Sonuna kadar saygı.
Lütfen, sizi birileri aşağılamadığı ve hakaret etmediği sürece saygı,
Birileri size, kendi düşüncelerine empoze etmediği sürece saygı. Unutmayalım at binenin kılınç kuşananındır. Gemiyi kim en iyi kullanabiliyorsa o gemiyi ona teslim etmelidir.
Ehil! ehil yine de ehil!
Kim ehliyse, o başa ve başımıza gelmeli, Gelenin de ne rengine, ne diline, ne farklılığına takılmamalıdır.
Tek ölçü ehli olması, ahlak ve denge de yüce olunmasıdır.
Tek ölçü Türkiye Cumhuriyetinin ve halkının faydasına işler yapması, tek ölçü Tarihimize, inanışlarımıza ve kültürümüze sâhip çıkmasıdır.
Tek ölçü nefret ve aşâğlama diliyle değil, sevgi ve muhabbet lisânıyla, ülke evlâdına yaklaşmasıdır.
Bu gün Yunus ca, dile gelmeli, hâle gelmeliyiz, ( Sevmeliyiz Yaradılanı Yaradan dan ötürü. )
Lütfen kendimiz için lâyık gördüklerimizi, karşımızdakiler için de lâyık görelim.
Belki o vakit insanlığımızın mertebesi de yücelir, daha bir kıymet arz eder.
Zülfü Livâne'ye ve Zülfü Livâne gibi düşünenlere bir reddiye niteliğindedir bu yazımız.
Bu duygu atmosferiyle sevgiyi ve saygıyı baş tâcı eden her bireyi, her gönülü hürmetle selamlıyorum.
Hâsılı "Kötü söz de, iyi söz de, sâhibine âittir vesselâm
"Farklılıklar sevgiyle çiçek bahçesine döner."
Yolcu Aziz Kaya
"Farklı renklerde olmanız ne farkederki, yeterki güzele ve güzelliğe talib olun. Yeterki farklılıklara açık olun, yeterki sevmesini ve sevilmesini bilin, yeterki özlerdeki özü unutmayın, yeterki farklı renklerden gökkuşağı yapın, yeterki şu çiçekler gibi kirlerden ve günahlardan yıkanmaya talib olun, haydi şimdi farklı renkler ve insanlar olarak elele tutuşalım, gökkuşağımızı oluşturalım."
Yolcu Aziz Kaya
"Havanın farklılıkları ne denli önemli ve gerekli ise, insanın da farklılıkları o denli önemli ve gereklidir."
Yolcu Aziz Kaya
"Renglerdeki etki ne kadar gerçek ise, insandaki farklılıklar da o kadar gerçektir. Bizler! Her iki gerçeği de toplumun hayrına kullanmalıyız. Belki o vakit renklenir ve farklılaşırız. Belki o vakit, bu artıları eksi olmaktan kurtarırız."
Yolcu Aziz Kaya