Sen Önce Kendi Kendini Bir Şekillendir

Yolcu Aziz Kaya

Daha bebekken dâhî, istemediği süte hayır diyebilen insan hayatının resmini de bu tercihler üzerine, bu kararlar neticesinde çiziyor.

Evet evet insan kendi kendini böylelikle şekillendiriyor.

Azîzim işte sen de böyle hayatını şekillendiriyorsun.

Şimdi sen, bırak başkalarının şekliyle zaman kaybetmeyi, sen önce bir kendi kendini şekillendir.

Kim bilir belki de şekli düzgün olanlar.

Şu sanal dünya da, hakîki insan mayası oluverirler

Şu geçici âlem de, şekli doğru olanlar, ademin özündeki öz mayadan maya oluverirler.

Sahi be azîzim öz ne ki ?

Ah ah! Belki de en önemli sır bura da.

Öz'ümüzdaki o sırlı öz'e kör olmamalıyız

Kim ki o sırlı özüne kör, vallâhi şu dünya da bakar kördür.

Özüne âmâ olanlar, azîzim belki de şu ayete muhatap olurlar.

Araf Suresi 179 ayetinin özüne ve hakikatine, o hikmetli uyarıya, o can simidi hatırlatmaya muhatap olurlar.

Belki de yüce Allâh biz kullarına aman hâ! Sakın ola siz bu kullardan, siz bu yaratılanlardan olmayın diye bizde hatırlatmaya yapıyor

Belki de biz kullarına olan merhametinden dolayı, Peygamberler gönderiyor ve onları ilâhi mesajlarına elçi eyliyor.

Biz Müslümanlara da Hazreti Muhammed Mustafâ’yı elçi olarak, Peygamber olarak göndermiş.

Hazreti Muhammed Mustafâ'ya da ilâhi mesaj, mucize kitap olan Kur'ân-ı Kerim'i vermiştir.

O Peygamberler halkasının sonuncu olan Hz. Muhammed Mustafâ da, önce Alak Súresindeki İgrâ Ayeti’ne muhatap olmuş, okumanın hikmetiyle hikmetlenmiş, hem okumuş hem anlamış, anladığını ve hazmettiğini de biz ümmetine anlatmış ve aktarmış.

O El Emîn olan Peygamber Muhammed Mustafâ 6666 ayeti kerimeye aynen bu şekilde muhatap olmuş, hazmetmiş, hazmedilebilmesi için de yeryüzü insanına aktarmış.

Araf suresinin 179 cu. ayetini de bu şekilde yeryüzü insanlığına aktarmıştır

Evet evet sâdece ona inanlara değil yeryüzü insanlarına Kur'ân-ı Azîmuşşanı aktarmıştır.

Çünkü Kuran duyanlara ve hissedenlere, anlayanlara ve idrak edenlere âittir.

Ondandır yeryüzünün farklı ırklarından, farklı dillerinden, farklı düşünenlerinden Müslüman olanlar vardır.

Çünkü onlar ilâhi mesaja önyargıyla gelmemişlerdir.

Onlar sormuşlar ve soruşturmuşlardır, onlar hakikatin peşine düşmüşler ve araştırmışlardır,

Onlar asla kafalarını kirâya vermemişler ve doğrunun üzerine temiz bir şekil de gitmişlerdir.

O gayri müslümlerden olan biri de, şu an Konyamız da, Üçler Mezarlığı’nda, şehitliğe ve ana yola yakîn bir yere defnedilmiştir.

Kendileri 40 yaşlarında Hazreti Mevlanâ’nın eseri olan Mesnevi ile tanışır.

Mesnevi vasıtasıyla da Peygamberimiz ileyüce Kitâbımız Kur'ân Kerim ile tanışır.

Bu düşünür bir Fransız yazar olan Eva Vitray Meyorovich’tir.

Müslüman ismi ise Havva Hanım, Havva Anne olmuştur.

Bu Hanım hayattayken Konyamızdaki bir çok konferansta lütfen ben ölünce kabrimi buraya Üçler Mezarlığı’na getirin, Allâh dostu, Peygamber sevdâlısı olan, Hazreti Mevlâna’ya komşu olmak istiyorum der.

Eva Hanım 90 yaşında vefât eder.

Müslüman olduktan sonra, kalan ömrünün 50 yılın da çok kitaplar yazmış ve Fransızcaya Mevlana Hazretlerinin eserlerini tercüme etmiş ve neşretmiştir.

Türkçe deki eserlerinden biri de, çok beğenilen "İslamın Güleryüzü," isimli eseridir.

O Havva Hanımın Fransa’daki kabri hakîkaten 9 yıl aradan sonra açılmış vasiyeti yerine getirilmiş ve Konyamıza törenle taşınmıştır.

Yâ kardeşlerim işte tam da böyle,

Kur'ân duyanlara yaklaşır,

Kur'ân arayanlara ayân olur,

Kur'an önyargısız bakanlara görünür,

Kur'ân hakîkati duymak isteyenlere işittirir.

Şimdi gelin biz de Araf Suresi 179. ayetten nâsibimizi alalım

"Onların kalbleri vardır, bunlarla idrâk etmezler; gözleri vardır, bunlarla görmezler; kulakları vardır, bunlarla işitmezler."

Hadi azîzim hadi!

Özünden, özündeki özden sen de bi haber olmâ.

Özündeki köklerine önem vermeyen köksüzlerden kesinlikle olmâ.

Özündeki matematiği kullanmayan, hesapsız ve kitapsızlardan aslâ olmâ.

Özündeki hakîki sanatı unutan, edebiyatsızlardan ve kültürsüzlerden, vedâhî sanatsızlardan aslâ olmâ.

Özellikli ve ayrıcalıklı yaratıldığını kavrayamayan, özelliksiz ve ayrıcalıksız, kendi kendini aşağılayan kullardan hele hiç olmâ.

Azîzim şimdi sen.

Hayâtının, görünenindeki ve görünmeyenindeki, şüpheleri ve tereddütleri bir bir yok et.

Azîzim unutma!

Hâk bir yola, bâtıl şekiller ile batıl fikirler ile bâtıl inanışlar ile çıkılmaz.

Azîzim, bu azîz yolda.

Allâh'a ihlas ve îman ile teslim ol

Hadi bu yolda aşk ile muhabbet ile sadâkat ve samimiyet ile yürü.

Ey cân, cân'ımızı Kur'an ve Sünnet ile yeşertelim ki, dünümüze ışık olsun, nur olsun, günahlarımıza tövbe mâhiyetin de olsun.

O'na Hakka yaklaşanlar yak'laşır. O vakit aklaşmak için, bu gece Allâh'a yaklaşalım, sâdece bu gece mi Allâh'a yaklaşalım, tabîki hâyır, Efendimiz Muhammed Mustafâ her dem tövbe istiğfar eder, her dem Allâh'ın verdiği nimetlere karşı şükreden bir kul olmayayım mı der ve Rabbimize bolca şükreder ve ibâdet edermiş.

Andolu’da Bugün bizler Araf 179 çok iyi anlayalım. anlayalım hissedelim ve yaşayalım ki,

ANADOLUDA BUGÜN

GÖREN GÖZLER, DUYAN KULAKLAR, İDRÂK EDEN KALPLER ARTSIN VE BEREKETLENSİN.

Bu duygularla Anadolu’da Bugün Gazetesi’nin emektarlarını ve kıymetli okurlarını saygı ve hürmetle selamlıyorum efendim.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.