Öze Yaklaşmak ve Ahde Vefa Etmek

Yolcu Aziz Kaya

Özlemlerimizin en çok yeşerdiği zaman dilimlerinden bir zaman dilimini, tekrar berâber yaşıyoruz.

Sahi azîzim özlem'in özü nedir ki acabâ öz/lemin özü öz/dür be kardeşim, özlemin öz'ü öz/dür bize azîzim.

İnsanoğlu kendisine, ruhuna, fıtratına, şahsiyetine, kişiliğine, adamlığına, kulluğuna, Ademliğine, insanlığına, kanına ve canına öz olanları özlüyor.

İnsanoğlunun bu gününü, dünkü öz'ler mayalamıştır.

Ondandır ki insanoğlu ahde vefâ eder ve dünün hakkını ödemek ister.

Belki de bu ahde vefâya hak ödemek dememeliyiz,

Çünkü hak ödenir ve alacak verecek kalmaz,

Çünkü hak ödenir ve herkes kendi yoluna devam eder,

Çünkü hak ödenir ve herkes senleşir, ötekileşir ve berikileşir.

Oysa Öz'e yaklaşmak, ahde vefâ etmek, insanın kendi kendisini, kartopu gibi yuvarlaması ve büyütmesi gibidir.

İnsan ahde vefâsı kadar yücedir, insan ahde vefâsı kadar değerlidir, insan ahde vefâsı kadar kumaşını kıymetlendirir.

Evet evet aslında insan, dünü ve bugünüyle kendi kendisini dokur.

Ademoğlu, tercihleriyle ya iyi bir kumaşı ince ince dokur, ya da hiç kimsenin karşısında değer arz etmeyen bir kumaşı dokur.

Ey cân hadi, sen de seni tart ve kendi kendine de ki, sâhi ben nasıl bir kumaşım diye sor, hem de bu soruyu bir doktor gibi sor, bu soruyu bir psikolog gibi sor, bu soruyu bir gönül ehli gibi, bir hâl ehli gibi sor.

Azîzim sen de hâla irâde vâr ise, hâlâ nefes alabiliyor ve tercihler ortaya koyabiliyorsan eğer o vakit sen hâlâ kumaşının kalitesini artırabilir, beğenilen ve aranan bir kumaş hâline getirebilirsin.

Ruhuna ve özüne en çok yakîn olanlar, en kıymetli sanatkarlar konumundaki dokumacılardır.

Doku ey Adem doku, özündeki özü, özüne en uygun şekilde doku, doku ki dokun seni inkar etmesin.

Öyle yâ, hani tıp alanında dokusu uyuşmadı denir yâ, işte insanoğlunun bir görünen bir de görünmeyen dokusu vardır.

O dokular el tutulamaz ama hissedilir, meselâ ahlak gibi, edep gibi, hayâ gibi, terbiye gibi, ölçü ve denge gibi.

Bu saydığımız vasıflara dokunamayız ama hissederiz, bu saydığımız vasıfları inanın her birerimiz imrenir beğenir ve giyinmek isteriz.

Neden mi giyinmek isteriz ? Elcevâp çünkü bu vasıflar özümüzden ve fıtratımızdan gelmektedir.

Bizi yoktan vâr eden, ol emriyle olduran Allâh, insanı ahseni takvim üzere, en mükemmel bir şekil de yaratmıştır.

Ondandır insanoğlunun Öz'ü pek yücedir, pek değerlidir.

Lâkin biz insanlar, bu özün kıymetini pek bilememekteyiz,

Belki de bir çoğumuz, bu özün, bu değerin farkın da bile değiliz.

Farkındalık sergilemelidir insan, farkındalıkların kadar farklı kanatların olur ve istediğin hakîkate, istediğin özüne uçarsın. Fakındalığı olmayanların kanatları da vardır elbet, lâkin o kanatlar "insanı mersine değil de tersine götürür."

Hani denir yâ halk arasında herkes gider mersine, bizim ki gider Mersin'e.

Yâni kimi insanlar tersine uçar, uçar da uçar, lâkin ne özüne ulaşabilirler, ne de hakîkatine.

Ey cân, lütfen şu aldığın nefes hakkı için dur.

Lütfen dur, şayet bu gün durmaz isen, nice yanlış gidişatlar üzerinde tekerlerin patlayacak.

Etme!

Sen cenneti tadan Ademoğlu Ademsin ve Havvâ kızı havvâ'sın,

Etme!

Sen meleklerin secde ettiği insansın mucize varlık insânsın.

Dön özüne, dön hakîkatine, dön fıtratına, dön fabrika ayarlarınâ,

Neden mi dön, çünkü seni resmeden ressam Allâh'tır da ondan dön.

İnsan en şerefli, en yüce sanat eseridir de ondan dön.

Biz yaklaşık 34 yıldır Paris’teyiz, tam 34 yıl oldu Konya’mızdan ayrılalı.

Konya’ya olan hasretimizi elbet dile getireceğiz, Konya’mızdaki bize değer katan değerlilerimizi elbet dile getireceğiz.

Ammâ önce size Paris’teki bir müzeden bahsetmek isterim Müze de Louvre, bu müze hakîkaten Paris’in kalbinde diyebileceğimiz yerde, çok yakınlarından da Sen Nehri geçmektedir.

Louvre Müzesi hakîkaten çok etkileyici bir müzedir, üstelik etkileyiciliği kadar çok büyüktür.

Hakîkaten sanat gözüyle gezecek olursanız, inanın günlerce gezebilirsiniz.

Bu müze de İslam tarihinden, Türk tarihinden, Selçuklu’dan ve Osmanlı’dan eserler görebilirsiniz.

Çinilerimiz, yazıtlarımız, yer altı eserlerimiz, ve pâdişah kılıçlarımıza kadar olan eserler hep bu müze de sergileniyor.

Ah ki ne âh çekiyoruz o kıymetli eserleri görünce, vicdânımız sızlıyor ve yerine göre de yanıp tutuşuyor.

Çünkü o emânetler özümüze âit, özüne sahip çıkamayan bizlerin özü, yabancılar da mahsun kalmış, yabancılar da yetim kalmış, yabancılar da dününe hep ama hep hasret kalmış.

İnşaallâh herkes hâk ettiği yere ulaşır ve hasretleri biter ve özlerine kavuşur.

Tekrar Louvre Müzesi’ne dönecek olur ise, bu müzede, dünyanın etkilendiği bir sanat eseri, dünya insanlığının hayran olduğu, nice sanatçılara ilham olan bir tablo var.

Evet bu nice sanatçılara ilham kaynağı olan tablonun ismi Mona Lisa’dır.

Bu tabloyu yapan ressamın ismi ise ünlü ressam Leonardo Da Vinci'dir 1503-1507 yıllarında yaptığı ve Floransalı tüccar Francesco del Giocondo'nun eşi Lisa Gherardini'yi resmettiği belirtilir.

Rönesans dönemi ünlü eseri "Mona Lisa" tablosu halen Paris'teki Louvre Müzesi'nde sergilenmeye devam etmektedir. Ey cân insanoğlu Allâh tarafından resmedilmiştir, istersen şu insanoğlunu en ince damarlarına kadar bir incele.

Vallâhi biyolojiyi bilenler, bu sanat eserine vakıftırlar ve hayrandırlar.

Ey cân, şu insanoğlunu kısım kısım bir incele, bir incele ki kalbin sırlarına vâkıf ol, aklın deruneliğine ise her birey yaklaşamaz.

Yeryüzünde nice bilim adamları hâlâ aklın derinliklerine ulaşamıyorlar ve üzerinde nice nice araştırmalar yapıyor.

Mona Lisa tablosunu da yapan insandır.

O insan elbet aklı ile çok çok farklıdır.

Öz ve temiz kalbi ile ise pek yücedir, o kalpki hep yüceler yücesinden hep bahseder.

Vallâhi özüne âşık olanlar, özlerin özü olan Allâh'a da âşıktır.

Sırlar ve hikmetler ancak o âşıklara açılır.

Özlemlerimizi o vakit ertelemez, bilakis dile getiririz.

Özlemi olmayan acaba diri mi ki, özlediğine varmayan acaba ne aradığını biliyor mu ki?

Azîz'im özlemini hissetki, özlemler değer bulsun.

Bu duygu yoğunluğuyla Anadolu’da Bugün Gazetesi’nin emektarlarını, pek kıymetli okurlarını, maddi ve mânevi destekleyenlerini cân-ı gönülden selamlıyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.