Ey insan, ek ve ekil, yeşer ve yeşert

Yolcu Aziz Kaya

Ey cân! Yeşerttiklerimiz bizi temsil eder.

Sen şimdi ister çiçeği yeşert, ister helâli yeşert, istersen de harâmı.

Lâkin şunu hiç bir zaman unutmâ!

Her bir fidan, yeşertenini temsil eder, her bir fidan sâhibini resmeder.

Elbet resmedilenler, resmedenler tarafından mesuldür ve sorumludur.

Ey Îmân Ehli kul

Kıyamet kopacağını bilseniz bile, elinizdeki ağacı ve yeşili şu âleme dikin, bu dünyâ ya hoş enerji katan ne vâr ise, Allâh adına, insanlık adına dikin diyen Hazreti Muhammed'i iyi anlamalı, iyi idrâk etmeliyiz.

Ey kardeşim, ey inanan kul,

Yeşil hükmündekiler sâdece fidanlar konumundaki ağaçlar, çiçekler değildir, yerden farklı farklı doğan canlılar değildir, farklı farklı toprağın yeşil evlatları da değildir.

Ey Âdem,

Yeşil hükmündeki iyilikler, birer fidandır.

Yeşil hükmündeki fiiller, birer ağaçtır.

Yeşil hükmündeki ibâdetler, birer tohumdur.

Yeşil hükmündeki helaller, birer nîmettir.

Yeşil hükmündeki Kurân'ı Azîmuşşanın hükümleri en hakîki tohum, en hakîki fidan, en hakîki enerjidir.

Yeşil hükmündekiler, Efendimiz Muhammed Aleyhisselâmın Sünneti ve hadisleridir. Efendimiz Muhammed Mustafâ'nın sözleri ve halleri, âlemi dengeleyen, ruhları dengeleyen hükümlerden, tohumlardan, çekirdeklerden ve fidanlardandır.

Ne mutlu maddi ve mânevi fidanlarını yeşertebilenlere

Ne mutlu kâinat toprağına, hayırlı tohumlar ve bereketli çekirdekler ekebilenlere

Ne mutlu sinelerdeki kalpleri, Allâhın rızâsıyla yeşertebilenlere.

Unutmâ gayret kuldan, tevfik ve taktîr Allâhtandır.

Azîzim

Sen dost doğru olan hâk yol da, sırâtal müstakîm olarak yürü ve İlâhi tecelliye teslîm ol.

Kur'ânı anlamakta, anlaşılmasına vesile olmakta,

Sünneti anlayabilmekte, sünnetin anlaşılmasına vesîle olabilmekte,

Gönül topraklarına en güzel tohumları eken kullar hükmündedir.

Ey insân, ek ve ekil, yeter ki hakta ve hakîkatte ekil ve yeşer.

Sâhi biz zâten Anne toprağına ekilmedik mi? Anne toprağının içerisindeki hâlimiz, çekirdek kardeşle aynı değil mi? Elbette aynı.

O da toprak anadan meydana geldi, biz insanlar da, toprağın yedirip içirip büyüttüğü Havvâ lardan, Ayşe lerden ve Fatma lardan meydana geldik.

Aslında âşıkların sultanı Yunus Emremiz de şöyle der ve sarı çiçekle hasbihâl eder, Sarı çiçekle konuşur.

"Sordum sarı çiceğe annen baban var mıdır?, çiçek eydür derviş baba, annem babam topraktır. Sordum sarı çiçeğe evlat kardeş var mıdır, çiçek eydür derviş baba evlat kardeş yapraktır" der ve sorularını sorar, cevaplarını da alır.

Azîz'im özlere sâdık olmalı, lâyık olmalı, ahde vefâ sâhibi olmalıyız.

Toprağın hakkını toprağa, ruhun hakkını rûha vermeliyiz.

Tenler toprağa mutlaka dönecektir, ruhlar da sâhibine yânî Allâh'a dönecektir.

Sâhi bu teni biz ne ile yeşerttik, ne ile besleyip büyüttük, helallerle mi, haramlarla mı?

Yâ ruhumuz ne ile yeşerdi, iblisin vesveseleri ve fısıldamaları ile mi yeşerdi?

Yoksa vicdânın sesiyle mi yeşerdi,

Belki de kalbinin îmânı ve ihlâsıyla, karanlıkları aydınlatan nûruyla mı yeşerdi

Kim bilir belki de ferâset nîmetiyle ve doğru kararlarla yeşerdin.

Ey cân, bizler bu yolculukta en azından Fâtihâ suresini iyi okumalı, iyi anlamalı, iyi idrâk etmeliyiz

Fâtihâ başlangıç demektir, Fâtihayı şerîfe anahtar hükmün de ve açan hükmündedir. Hadi durmâ açamadığımız nice kapıları bu sırlı anahtâr iken açalım.

Ey yolcu! yol ne zaman bitecek bilinmez, lâkin insanın yolu ve zamânı kısıtlıdır.

Ey kısıtlı zamânı olan insan, ne olur bu kısıtlı zamânı yanlış kararlarla, yanlış tercihlerle, yanlış hayallerle zamânımızı boşa harcamamalıyız.

Hazreti Mevlâna'nın da dediği gibi, (Dün dün de kaldı cancağazım, bu gün yeni sözler, yeni fiiler, yeni tohumlar, yeni başlangıçlar ekmeli ve yeşermeyi beklemeliyiz.

Kuruyanlar çoğunlukla odun olur ve yanar, yeşerenler ise kâinatı huzûra ve cennete çevirir.

Anadolu'da Bugün tohumlar ekmeli, yeşerebilmesi için doğru fiiller, doğru haberler, doğru iletişimler ile geleceğimizi yeşertebilmeliyiz.

Unutmâ ey cân unutmâ, insana giren bilgiler gözden ve kulaktan girer, gözden ve kulaktan giren bilgiler ise ruhları besler.

Bizler ruhlarımızı, tarihimizin ve hakikatimizin ışığında beslemeliyiz, aynı zaman da dünü ve bu günü bir eylemeliyiz.

Dünün hak ve hakîkat bilgilerini yay belemeli, bu günü de ok bellemeliyiz.

İnsanlığa, tarihimize, inancımıza lâyık bir şekil de Anadolu'da Bugün, kendilerimizi hedefe doğru en hayırlı bir şekilde bırakmalıyız.

En iyi yeşerenler tarihine, inancına, kültürüne sâdık kalarak yeşerenlerdir.

Anadolu'da Bugün yaşıyorsan eğer, yerin altındaki hak ve hakîkat için yeşerenleri çôk ama çôk düşünmeli ve onlara lâyık olabilmek için, Anadolu'da Bugün mücâdele etmeli ve yeşermeliyiz.

Anadolu yayın ve basın ailesini ve dâhî okuyucu kitlemizi selamlıyor, birlikteliğimizin hayırlara vesile olmasını yüce sanatkâr olan Allâh'tan temenni ediyor ve niyâz da bulunuyoruz.

Bu duygularla hepinize, Paris'ten sevgilerimizi ve hürmetlerimizi iletiyoruz

Bir sonraki yazımız da buluşmak ümidiyle efendim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.