6 Şubat günü yaşanan deprem felaketlerinin hemen ardından, savaşmamız gereken bir konu daha çıktı; Kuraklık…
Nasıl ki deprem eski çağlardan beri ülkemizin ortak sorunu olduysa, kuraklık da aynı şekilde büyük bir sorun teşkil etmekte.
İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Kütahya, Afyonkarahisar, Konya, Ankara, Karaman, Mersin, Osmaniye, Bayburt, Erzincan, Ağrı ve Muş’ta kuraklık had safhaya ulaştı.
Konya’da yaşayan birisi olarak burada neredeyse hiç yağmur yağmaması beni üzüyor. Geçen sene kış harika, bol kar yağışlı geçerken, bu kış tam bir hayal kırıklığı oldu.
Malum barajlar desek kritik seviyede.
Yıllardır geliyorum diyen ve son üç-dört yıldır direkten döndüğümüz kuraklık, artık çok ciddiye almamız gereken bir beka konusu haline geldi. Bu yüzden her damla suyun kıymetini bilmeli ve tasarruflu olmalıyız.
Ne demiş Nietzsche, “Her seçim bir kaybediştir. İnsanın durumundan ne tanrılar sorumludur ne ilk günah ne kalıtım ne çevre ne soy ne sınıf ne anne baba ne yanlış ve doğru eğitim ne de çocukluk veya gençlik yarası. İnsan özgür yaratılmıştır. Durumundan sadece kendisi ve özgürlüğü kullanım alanı sorumludur.”
Çok haklısın Nietzsche. Ne kadar garip ki; doğaya zarar veren, küresel ısınmaya sebep olan ve kuraklığı getiren biz insanoğlu, kuraklık geçsin diye tedbir almak isteyen, dua eden yine biz insanoğlu(!)
PEKİ BU DURUMDA NE YAPMALIYIZ?
Su kaynaklarında sürdürülebilirliğe yardımcı olabilmek için doğal çevreyi korumalıyız. Bunun başında tabi ki de ormanlar gelmektedir. Bu konuda ebeveynler çocuklarını erken yaşta eğitmelidir. Ağaç yaşken eğilir! Sadece ebeveynler değil öğretmenler de öğrencilerini bu konuda bilinçlendirmeli.
Kısacası büyük resme baktığımızda toplum bilinçlendirilmeli ve su tedarik sistemleri koruma altına alınmalı.
Kuraklık takip sistemleri sayesinde kuraklık yönetimi daha iyi bir hale gelebilir. Doğal yeşil alanları geliştirmeli, boş yerlere fidanlar ekmeliyiz.
Sadece kuraklık yaşanmadan değil önlem olarak kuraklık şiddetine bakarak da su kaynakları yönetim planları gerçekleştirilip kullanılabilir. Sularımızı tasarruflu kullanmaya özen gösterelim, aksi takdirde yarın çok geç olabilir.
Bu süreçlerden sonra kuraklık dikkatli bir şekilde takip edilmelidir. Alınan bu tedbirler eğer yetersiz kalmış ise, yeni planlar düşünülmeli ve yapılmalıdır.