İnsan, her sorunla başa çıkabilir ama bu çözmek anlamında değildir, bazen kabullenerek bazen de yeni bir adım atarak…
Gökte, yerde, havada, suda, yemekte, içmekte, dokunmakta, gözyaşında, kalpte, okulda, evde, ailede, arkadaşta, aşkta…Daha da sayabilirim bunları çünkü mutluluk her yerde ama görebildiğimiz, anlayabildiğimiz, fark edebildiğimiz sürece var. Bize mutluluk veren şeyleri keşfetmekle yola çıkabiliriz.
Öncelikle mutluluk ile haz arasındaki ayırımı yapmalıyız, mutluluk genel bir duygu durumunu ifade ederken; haz, anlık bir duygu ve tatmin durumunu ifade eder. Haz, mutluluğa kısa bir süre için götürürken, haz veren şeyler; tatmin ettikten sonra mutlu etmeye devam etmez. Bu nedenle bize haz veren şeylerin peşinde koşmak veya haz noktaları ile hayatımızı doldurmak hiçbir şekilde kalıcı mutluluk sağlamaz. Çünkü her haz veren unsur ilk anda verdiği mutluluğu ve tatmini vermeyecektir. Tıpkı üzümü çok seven birinin devamlı üzüm yiyemeyeceği gibi aslında bu noktada hayatı Meyve Sepetine benzetebilirim, içinde elma, armut, mandalina, muz… meyveler var. Her birini tadına bakıp yersek tümünden faydalanmış oluruz, her biri ayrı ayrı tat verir lakin sadece üzüm yersek bir noktadan sonra üzüm bitecek ve biz kendimizi mutsuz hissedeceğiz. İşte Hayat, bunun gibidir. Hayatın her nimetinin farkında olmalıyız ve bu hayatın tadını çıkarmalıyız. Mutlu bir hayat yaşamak istiyorsak; bir amaçla bağlanmalıyız, insana, ya da eşyaya değil…