ATATÜRK, ÇOK KATMANLI TOPLUM GERÇEĞİ, CHP, SOSYAL DEMOKRASİ VE SONUÇ :
KEMALİST ÖĞRETİ - 1
Toplumsal katmanları en sade şekilde tanımlayacak olursak “ Toplumdaki bireylerin ırk, meslek, uğraş, saygınlık, gelir vb. ölçütlere göre değerlendirilmesi “ olarak karşımıza çıkar. Toplum içerisindeki ana katmanların din, dil, ırk ve siyasi görüş üzerinde şekillendiğini kabul edecek olursak Türkiye için tam anlamıyla toplumsal katmanlar cennetidir diyebiliriz.
Çok katmanlı toplumlar için ideal yaşam standartlarını sağlamak her anlamda zor bir süreci ve tam bir demokrasi anlayışını beraberinde zorunlu kılar. Her toplum günümüzde ister istemez çok inançlı bir yapıdan oluşmakta ve etnik yapı itibariyle de karışık bir demografik yapı içermektedir. İşin içine dil , meslek grupları, gelir durumları gibi alt katmanlarda girecek olursa yönetmek her anlamda zorlaşacak ve karmaşıklaşacaktır. Tam bu noktada sosyalizm insanlık için bir umut ışığı olmuş ve büyük kitleleri peşinden sürüklemiştir, günümüzde halen devam eden sosyalist yönetimler mevcuttur. Sosyalizm toplumsal anlamda eşitlik sağlasa da bireysel anlamda özgürlükleri yok saymak zorunda olduğu için gelişmiş toplumlar için ideal yönetim metodu olarak düşünülmemekte ve yeniden revize edilmesi gerektiği düşünülmektedir, yaşanmış en büyük tecrübe olan Sovyetlerin yıkılması da bu revizyonun ne denli gerekli olduğunu ortaya koymuştur.
Diğer taraftan dünya genelinde yaşanan korona salgını devletlerin toplum sağlığı açısından sınavı haline gelmiştir. Liberal bir devlet yapısı olarak bildiğimiz ( aslında tam liberal değildir ) ABD bu salgın döneminde toplum sağlığı açısından sınıfta kalmıştır nedeni özel sağlık sektörünün beceriksizliği ve halkın ekonomik çaresizliğidir. Liberalizmin ahlaki çöküşü nedeniyle de virüs sonrası pek iyi anılacağını ve kurtuluş olarak görüleceğini düşünmüyorum.
Toplumlar kitlesel afetlerde yada gündelik yaşamlarında huzurlu bir şekilde yaşamalarını sağlayacak sistemi nasıl dizayn edebilirler ?
Hangi sistem sosyalizm gibi katmanlar arasındaki dengeyi ve toplum düzenini sağlarken aynı zamanda liberalizmdeki gibi ahlaki çöküşe neden olmadan bireyin özğürlüğünün önünü açabilir ?
Çözüm önerimiz Sosyal Demokrasi ;
Sosyal demokrasi “ Toplumun katmanları arasında adil bir yaşama düzeyi dengesi sağlamayı amaç olarak alan siyasal akım “ olarak tanımlanabilir. Bir diğer tanım olarak sosyal demokrasi, evrensel değerlerle uyumlu olarak yurttaşların bireysel ve toplumsal gereksinimlerini sağlamayı hedefleyen devlet veya bu yöndeki politika ve kapitalist ekonomi içinde ortaklaşa uyum düzeni olarak da tanımlanmaktadır. Bu tanımlamaları daha anlaşılır kılarsak toplumsal katmanların düzenini ve kendi içindeki ilişkilerini sosyalizm öğretisinden alırken ( sosyal devlet ) bireysel özgürlükleri liberal mantık( kapitalizm ) içerisinde düzenlemektedir, işte bunun adı karma ekonomidir.
Peki bu işlerin Atatürk ile ilgisi nedir ?
Bilindiği üzere Dünya tarihinde üç büyük devrim söz konusudur bunlardan ilki ve dünya tarihi açısından en önemlisi 1789 tarihli Fransız Devrimi, ikincisi 1917 tarihli Ekim Devrimi ve üçüncüsü ise 1919 tarihli Türk Devrimidir. Bu devrimleri özel kılan noktalarını tek tek inceleyeceğiz ilk devrim olan Fransız Devrimi İmparatorluk dönemini kapatmış ulus devletler döneminin doğmasına sebep olmuştur. Ekim devrimi ise sosyalizmin ilk olarak denendiği ve sistemin temsili sayılan Sovyetleri yaratmıştır.
Türk devrimi ne yaptı peki etkileri ne oldu ?
Korona virüsünü dönemi kapanmakta olan ulus devlet modelinin yeniden doğuşunun sebebi, onun yerini alacak olan küresel sermayenin ve dünya genelinde küreselleşmenin önündeki en büyük engel olarak görebiliriz. Küreselleşmeye darbe vurarak ulus devletlerin yeniden güçlenmesini sağladığı için dördüncü devrim olarak da adlandırabiliriz. Virüs sonrası dünyada ulus devletler içe kapanık bir gelişim ve üretim piyasasına yöneleceklerdir. Virüsün halklara ve yöneticilerine öğrettiği en önemli gerçek toplum sağlığı için sağlık sektörünün piyasa ahlakına teslim edilemeyeceği gerçeğidir. Bu gerçek sosyalizmin dünyaya hediyesi olan sosyal devlet ilkesinin ne denli hayati önemde olduğunu gözler önüne sermiştir. Liberalizmde bu dönemde sosyalizm gibi denenmiş ve yenilmiştir. Yazının hayati önemi burada ortaya çıkıyor işte dünyanın yeni kabullendiği ve öğrenmek zorunda kaldığı gerçeği 100 sene önce gören ve devlet sistematiğinde kurgulayan Atatürk için tekrar bir kez daha dâhidir desek haksızlık etmiş olmayız. Her zaman söylediğim gibi bütün yollar bu dahiye çıkıyor.
Atatürk ü ve kurguladığı sistemi daha iyi anlamak adına İzmir İktisat Kongresi kararlarına bakmakta fayda var. Alınan kararlar ;
17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihlerinde İzmir'de toplanan Türkiye İktisat Kongresinin en önemli kararlarını şöyle sıralamak mümkündür.
- Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekmektedir.
- El işçiliğinden ve küçük imalattan süratle fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmelidir.
- Devlet yavaş yavaş iktisadi görüşleri de olan bir organ haline gelmeli ve özel sektörler tarafından kurulamayan teşebbüsler devletçe ele alınmalıdır.
- Özel teşebbüslere kredi sağlayacak bir Devlet Bankası kurulmalıdır.
- Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması gerekir.
- Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır.
- Sanayinin teşviki ve milli bankaların kurulması sağlanmalıdır.
- Demiryolu inşaat programına bağlanmalıdır.
- İş erbabına amele değil, işçi denmelidir.
- Sendika hakkı tanınmalıdır.
İlk oturum kararları
- Madde-1: Türkiye, milli hudutları dahilinde, lekesiz bir istiklal ile, dünyanın sulh ve terakki unsurlarından biridir.
- Madde-2: Türkiye halkı hakimiyetine, kanı ve canı pahasına elde ettiğinden, hiçbir şeye feda etmez;ve milli hakimiyete müstenit olan meclis ve hükümetine daima zahirdir.
- Madde-3: Türkiye halkı, tahribat yapmaz; imar eder. Bütün mesai iktisaden memleketi yükseltmek gayesine matuftur.
- Madde-4: Türkiye halkı, sarf ettiği eşyayı mümkün mertebe kendi yetiştirir. Çok çalışır, vakitte, servette ve ithalatta israftan kaçar. Milli istihsali temin için icabında geceli gündüzlü çalışmak şiardır.
- Madde-5: Türkiye halkı, servet itibarı ile bir altın hazinesi üzerinde oturduğuna vakıftır. Ormanlarını evladı gibi sever, bunun için ağaç bayramları yapar ; yeniden orman yetiştirir. Madenleri kendi milli, istihsali için işletir ve servetlerini herkesten fazla tanımaya çalışır.
- Madde-6: Hırsızlık, yalancılık, riya ve tembellik en büyük düşmanımız; taasubdan uzak dindarene bir selabet her şeyde esasımızdır. Her zaman fa ideli yenilikleri severek alırız. Türkiye halkı mukaddesatına, topraklarına, şahıslarına ve mallarına karşı yapılan düşman fesat propagandalarından nefret eder ve daima bunlarla mücadeleyi bir vazife bilir.
- Madde-7: Türkler, irfan ve marifet aşığıdır. Türk, her yerde hayatını kazanabilecek şekilde yetişir; fakat her şeyden evvel memleketinin malıdır. Maarife verdiği kutsiyet dolayısıyla ( Mevlûdu şerif) Kandil günü, aynı zamanda bir kitap bayramı olarak tes'id eder.
- Madde-8: Birçok harpler ve zaruretten dolayı eksilen nüfusumuzun fazlalaşması ile beraber sıhhatlerimizin, hayatlarımızın korunması en birinci emelimizdir. Türk mikroptan, pis havadan, salgından ve pislikten çekinir, bol ve saf hava, bol güneş ve temizliği sever. Ecdat mirası olan binicilik, nişancılık, avcılık, denizcilik gibi bedeni terbiyenin yayılmasına çalışır. Hayvanlarına da aynı dikkat ve himmeti göstermekle beraber cinslerini düzeltir ve miktarlarını çoğaltır.
- Madde-9: Türk, dinine, milliyetine, toprağına, hayatına ve müessesatına düşman olamayan milletlere daima dosttur; ecnebi sermayesine aleyhtar değildir. Ancak kendi yurduna kendi lisanına ve kanununa uymayan müesseselerle münasebette bulunmaz. Türk, ilim ve sanat yeniliklerini nerede olursa olsun doğrudan doğruya alır ve her türlü münasebette fazla mutavassıt istemez.
- Madde-10: Türk, açık alın ile serbestçe çalışmayı sever; işlerde inhisar istemez.
- Madde-11: Türkler, hangi sınıf ve meslekte olurlarsa olsunlar, candan sevişirler. Meslek, zümre itibarile el ele vererek birlikler, memleketini ve birbirlerini tanımak, anlaşmak için seyahatler ve birleşmeler yaparlar.
- Madde-12: Türk kadını ve kocası, çocuklarını iktisadi misaka göre yetiştirir.
Perşembe günü yazının ikinci bölümünde görüşmek üzere sağlıcakla kalın …