2000 ve sonrası yıllarda doğan nesle "z" nesli adı veriliyor. Bu neslin özelliği olarak interneti, sosyal medyayı çok kullandıkları, bunlarla sosyalleştikleri; akıllı telefon, tablet vb. teknolojilerde çok aktif oldukları söylenir. Oyunları teknoloji dense yeridir. Aynı zamanda çok çabuk tüketen bir nesildir. Çünkü bağımlılık yapan teknoloji eskidikçe yerine yenisiyle yenilenmesi gerekiyor. Bu da yeni masraflar demektir.
Ben internet, sosyal medya, dijital ortamda yetişen bu nesli şeytanı bol bir nesil olarak değerlendiriyorum. Çünkü okumaktan başka çaresi olmayan bu neslin ders çalışmasının önündeki en büyük engeli sanal âlemdir, dijital ortamdır. İmkansızlıklar içerisinde yetişen önceki nesillere göre daha şanssızdırlar. Yetiştikleri ortam, sorumluluk yaşlarını geciktiriyor.
1965-1979 arası doğan X ve 1980-1999 arası doğan Y neslinin ulaşabildiği imkanlardan daha fazla bir imkan içerisinde yetişen bu 2000’lerin neslini ben, çok sağlıklı görmüyorum. Zihnen sağlıklı yetişmedikleri gibi bedenen de sağlıklı yetişmiyorlar. Bakmayın siz; vücutlarının birden geliştiğine, boylarının uzadığına. Hormonlu bir vücut onlardaki. Çünkü düzenli yemek yeme ortamları yok. Zira yemek yemeyi sevmiyorlar. Abur-cubur ve atıştırmalık onların istediği. Ne sebze yerler, ne yemeğini, ne de meyve. Besin değeri yüksek ne kadar yiyecek varsa yememe rezervleri var. Çoğumuzun hazzederek yemediği pırasa, ıspanak, kabak vb yemeklerden bahsetmiyorum. Eskilerin keşke olsa da yesek dedikleri eti bile yemiyor bunlar. Nerede besin değeri fazla olmayan simit, tost, döner, bisküvi, kraker, mısır patlağı, çiğ köfte, makarna, patates cipsi varsa ölümüne yerler. Bu tür yiyecekleri günlük yeseler kolay kolay bıkmazlar. Bir de hamur işini severler. Hele patates cipsini üç öğün önlerine koysan asla bıkkınlık duymazlar. Bunlar vejetaryen mı derseniz? Hayır vejetaryen değiller. Yiyecekleri et, mangalda pişerse ne ala. Yoksa mümkün değil. Zoraki yeseler de içleri götürmüyor. Faydalı, besin değeri yüksek ne kadar yiyecek varsa sanki düşmanlar. Hemen burun kıvırırlar. Beslenmeleri sağlıklı olmadığı için çabuk hastalanıyor, ilaçla ayağa kalkıyorlar. Çünkü vücutları dengeli beslenmediği, her tür besinden yeterince almadığı için zayıf düşüyor. Bağışıklık sistemleri de yeterince görevini yapmıyor.
Sebze ve et yemeği yemeyenlerin sayısı azımsanamayacak kadar çoktur bu neslin arasında. İçlerinde epey obezi de var. Hangi anneyi dinleseniz çocuklarının et ve sebze yemeği yemediğinden şikayetçi. Bir dokunsan, bin ah işitirsin onlardan. “Ne yedireceğimi şaşırdım” dediklerini çok duyarsınız. Bunun tedavisi nasıldır, bu çocukları sıcak yemek yemeye nasıl yönlendirebiliriz, bu konuda anne ve babalar neler yapmalıdır? Uzmanlar bunun üzerine kafa yorarlarsa zihinlerini bilişim teknolojilerine kaptırdığımız bu z neslinin en azından bedenlerini kurtarabiliriz.