Yine Konya Düğünleri

Ramazan Yüce

Esnaf bir dostumu ziyaret için yanına giderken komşu iki esnafa çay geldiğini gördüm. Selam verdim. "Çay içiyoruz, buyurun" tekliflerine "Çay teklifini reddetmem biliyorsunuz," dedim. Girdim içeri.

 

Çayımızı yudumlarken laf lafı açtı. "Ramazan Bey! Yazılarında bir de Konya düğünlerindeki ortak yemeğe değinseniz" dediler. Dertli mi dertliydi ikisi de. "Ortak kaptan yemenin hijyen olmadığını, özellikle dışarıdan şehrimize gelip düğün yemeğimizi görenler yemeklerimizin çeşitliliğini beğenseler de yiyemediklerini, çünkü yoğurt çorbası ve bamya yemeğine herkesin birden kaşık daldırmasını garipsediklerini,  biz yerken onların baktıklarını, böylesi durumlarda mahcubiyet duyduklarını, yerken fazlaca yendiğini, hatta geçen bir düğünde on kişilik masaya 7 tabak pirinç pilavının geldiğini, yemek yenirken sıra beklemek amacıyla masanın etrafında ayakta beklendiğini, bu görüntünün hem yemek yiyen, hem de bekleyen açısından güzel bir görünüm olmadığını, aslında ortak kaba kaşık saklamaktan ziyade tabldot usulü yemek vermenin daha iyi olacağını, düğünlerde zaman zaman yemek yetmediğini, çünkü kimin kaç kişiyle geleceğinin bilinemediğini, düğüne davet ettiklerinden ortalama 50-70 davetiyelik insan gelmemesine rağmen yemeğin ya yetmediğini, ya ilave yaptırmak zorunda olduğunu ya da bazısının yemek yiyemeden geri döndüğünü, aslında en güzeli düğüne katılacak olanın kaç kişiyle katılacağını düğün sahibine bildirmesinin aksaklığı önleyeceğini, yine düğünlere hediye olarak getirilen hediyenin düğün sahibinin işine yaramayacak şekilde kap-kacaktan ibaret olduğunu, keşke bunun yerine para verilse daha iyi olacağını..." saydı ikisi birden.  Bir bardak çaya dünyanın lafını işittim desem durumun vahameti sanırım daha iyi anlaşılır. Dertlilermiş, içlerini döktüler bana.

 

Konuşmalarını bitirdikten sonra düşüncelerine aynen katıldığımı, üstelik bu konuda defalarca yazdığımı söyledim kendilerine. Çoğu insanımız sizin, benim gibi aynı hassasiyette olmasına rağmen yerleşik düzeni değiştirmenin zor olduğunu, bazılarının da "Biz goca Gonyalıyız, bizde adet böyle. Eski köye yeni adet getirme" dediğini, işte bu azınlığın sözünün geçtiğini, kimsenin düzeni değiştirmeye kalkmadığını, aslında bu konunun camilerde vaaz ve hutbe konusu yapılmasının insanımızın ekseriyetini bilgilendireceğini, bazı kurumların ramazan ayında verdikleri toplu iftarlarda tabldot usulünü kullanıp öncü olabileceklerini, bizim düğünlerimizde sorunun sadece ortak kaptan yemek ve düğüne hediye olarak gelen kap-kacak olmadığını, düğün konvoylarının da sorun olduğunu, yeri geldiği zaman silah atıldığını, gereksiz korna çalındığını, düğün masrafının düğün sahibinin belini büktüğünü, alışverişlerin yarışırcasına çok abartıldığını, iğneden ipliğe her şeyin alındığını, düğünlere davetsiz misafirlerin geldiğini...anlattım. Bütün bunları birkaç yazıda ele aldım ama hatırınız için bu konuyu tekrar ele alacağımı ifade ettim ve yanlarından ayrıldım. Tabi bütün bu konuşmayı bir bardak çaya yaptım.

 

Umarım düğünlerimizde bir türlü değiştiremediğimiz bu adetlerle ilgili son yazım olur. Karar ve takdir düğün yapacakların!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.