Uzaktan Eğitim* Başlıyor

Ramazan Yüce

Uzaktan Eğitim* Başlıyor

Yaşadığımız olağanüstü duruma karşı devlet tüm kurum ve kuruluşlarıyla teyakkuzda. Hepsi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirme telâşında. Hazırlıklar yapılıyor. Hepsinde çalışma tam gaz devam ediyor. MEB de eğitim ve öğretim aksamasın diye EBA vasıtasıyla uzaktan öğretim hazırlığını yapmış ve yaptığı planlamayı kamuoyuyla paylaşmış. Hangi dersin kaçta başlayacağı, öğrencinin ne zaman teneffüs(etkinlik kuşağı) yapacağı dahi planlanmış. Dersi saatinde izleyemeyen öğrenciler için tekrar saatleri bile planlanmış.

Gördüğüm kadarıyla niyet güzel, inşallah akıbet de hayır olur. Ama…Bu işin bir de aması var. Mademki ama, fakat, lakin, amma velakin, ancak gibi bağlaçları kullanıyoruz. Ben de bu planlamanın eksik ve aksayan yönlerine -biraz da mizah katarak- işaret etmeye çalışacağım. Niyetim pişmiş aşa su katmak değil.

Hazırlanan ders programında;

  1. Hafta sonu okullarda “Destekleme ve Yetiştirme Kursları” adı altında açılan kurs programlarına yer verilmemiş. Ne fark eder demeyin, bizde takviye olmazsa olmazdır. Aynı dersi bir hafta içi dinleyeceğiz, bir de hafta sonu.
  2. Hangi dersin ne zaman yayımlanacağı açıklanmış ama hangi saatte hangi konunun işleneceğine yer verilmemiş. Öğrenci açınca görür demeyin. Öğretmenlerimiz bize “İşlenecek konuya öğrenci hazırlanıp gelecek, derste öğretmeni dinleyecek, sonra dinlediği dersi tekrar edecek” demiyor mu? Burada derse hazırlık yok.
  3. İşlenecek derslere yarım saatlik bir zaman verilmiş, yarım saat de “Etkinlik kuşağı” adı verilen teneffüs planlanmış. Mademki bir konu 30 dakikalık bir zaman diliminde verilebiliyorsa yüz yüze eğitimde halen dersler niçin 40 dakika olarak işleniyor? Okullarda da derslerin 30 dakika işlenmesi öğrenciyi rahatlatacağı gibi özellikle ikili öğretim yapan okullar, zaman çizelgesini hazırlamakta zorlanmayacaklar. Öğrenciler sabahın köründe okula gitmek zorunda kalmayacakları gibi akşamın karanlığında da evlerinin yolunu tutmayacaklar. Her ders arası yarım saatlik teneffüsü gören öğrenci, yüzlerce kişinin arasında WC, lavabo ve kantin ihtiyacımı 10 dakikada gideriyorken evde bir başına iken bu kadar teneffüs fazla değil mi, demeyecek mi?
  4. Dersin başlama ve teneffüs saatinin sona erdiğini öğrenciye kim duyuracak? Zira okullar zilsiz olmaz. Öğrenci derse girmek için ya zil sesi duyacak ya dersin başladığı anons edilecek. Ardından nöbetçi öğretmen öğrencileri sınıfına koymaya çalışacak. Bütün bu işleri kim yapacak? Anne-babası yapabilir diyebilirsiniz. Evde çocuğuna “Haydi çocuğum, zil çaldı, ders başladı” diyen bir anne veya baba, yaptığı nöbet görevinden dolayı ek ders ücreti talep etmeyecek mi? MEB, haftada üç saat olan bu ücreti verebilecek mi? Haydi diyelim ki MEB, bu ücrete tamam dedi. Ebeveyn bu ücrete razı olacak mı? Anne ve babalar, çocuğunun güvenli bir ortamda eğitim ve öğretim görmesi için okulların sorumlu olduğu “İş Güvenliği Yasası”na tabi olacaklar mı? Bu yasayla ilgili yerine getirmeleri gereken sorumluluklarını yerine getirecekler mi? Mesela lavabonun olduğu yere sarı renkli “Kaygan zemin” yazısı asacaklar mı?
  5. Çocuk dersi dinlemek için ekranın karşısına geçtiği zaman okul formasını giyecek mi yoksa serbest bir kıyafetle mi dersi dinleyecek? Eğer öğrenci serbest kıyafetle dersi dinleyebilecekse bu eğitim ve öğretim eksik kalmaz mı? Biliyorsunuz, forma okullarımız için vazgeçilmez bir eğitim ve öğretim materyalidir, olmazsa olmazımızdır. Çocuğu okul formasını giymeden dersin başına oturduğu zaman ailesi, “Çocuğum nerede senin forman” diyecek mi? Çocuk formayı giymediği zaman ailenin çocuğuna karşı bir yaptırımı olacak mı?
  6. Çocuğu, saati geldiği halde dersin başına oturmuyorsa veya oturduğu halde dersi dinlemeyip başka işle uğraşıyorsa veli bu durumda ne yapacak? Ailenin yanında bunu yapan okulda arkadaşlarının arasında neler yapar… Dikkat, şiddet yasak sayın velim!
  7. Kesin olmamakla beraber EBA’dan işlenen bu derslerden sınavlarda soru sorulmayacağı söylenmektedir. Eğer işlenen bir konudan sınavlarda soru çıkmayacaksa bu dersin bir anlamı var mı? Çünkü bir konu sınavda çıkmıyorsa bizim için o konunun bir anlamı yoktur.
  8. EBA’dan konuyu anlatan öğretmenle ilgili veliler, “Bu öğretmen iyi anlatamıyor, değiştirilsin, çocuklarımıza yazık oluyor” deyip Milli Eğitime veya CİMER’e şikayet edebilecekler mi? Şayet şikayet söz konusu olmazsa veli görevini tam yapmamış olur. Milli Eğitim’de görev yapan denetmenler şikayet söz konusu olmayınca bu durumda ne yapacaklar?
  9. Veli, çocuğunun durumunu öğrenmek için ders öğretmeni ile görüşebilecek mi? Veli, ekrandaki öğretmenle görüşemeyeceğine göre bu durumda kimin kapısını çalacak?
  10.  Tüm öğrenciler aynı anda planlanan dersleri dinlemek için EBA’yı açtıklarında EBA’nın alt yapısı bunu kaldırabilecek mi? Haydi kaldırdı diyelim. GSM operatörlerinin verdiği sınırlı İnternet tüm dersleri dinlemek için yeterli olacak mı? Kaç öğrencinin evinde sınırsız İnternet var? Gördüğüm kadarıyla cep telefonu olduğu halde kontörü olmadığı için öğretmenlerinin telefonlarıyla ailesini arayan öğrenci sayısı az değil.
  11. EBA’dan anlatılan dersi ekrandan biri anlatacak, öğrenci de dinleyecek. Böyle bir ders öğretmen merkezli bir öğretim olmayacak mı? Nerede kaldı öğrenci merkezli eğitim…

Gördüğünüz gibi uzaktan eğitimle ilgili kafamda bin bir türlü soru belirdi. Soruları daha da uzatabiliriz. Bu kadarla yetiniyorum.  Bu eğitimin nasıl olacağını, aksayan yönlerin neler olacağını 23 Martta başlayacak olan uzaktan eğitimi görünce hep beraber görmüş olacağız.

*Meraklısı için şunu da ilave edeyim. MEB EBA’dan yayımlayacağı bu derse “Uzaktan Eğitim” dedi. Ben de aynı şekilde aldım. Şimdi bu yazıyı okuyunca bazıları eğitim ayrı, öğretim ayrı. Uzaktan eğitim olmaz, diyecek. Hakkı var. Biz eğitim ve öğretimi birlikte kullandığımız gibi çoğu zaman birbirinin yerine de kullanırız. Ama şimdi bunun sırası değil.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.