Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, 2020-2021 öğretim yılından itibaren uygulanmaya konacak olan yeni ortaöğretim sistemi hakkında açıklamalarda bulundu. Buna göre liselerde 9.sınıflardan başlamak suretiyle kademeli olarak ders çeşitliliği azaltılıyor. Bilgi Kuramı dersi zorunlu okutulacak dersler arasına girerken zorunlu olarak okutulan bazı dersler seçmeli ders hale geliyor. Detaylı bir açıklama olmasa da kısa açıklamadan anladığım haftalık ders saati 35 saate iniyor.
Yeni ortaöğretim sistemi, detaylı açıklanınca ve uygulamaya konunca sistemin olumlu ve olumsuz yönleri hakkında kanaat belirtmek en doğrusu ama yine de yapılan açıklamalar çerçevesinde kısa bir değerlendirmede ve öneride bulunmak istiyorum.
Öncelikle yeni sistemde ders çeşitliliğinin azaltılmasını olumlu bulduğumu ifade etmek isterim. Fakat ders çeşitliliğini azaltmak tek başına yeterli değildir. Haftalık ders saatleri daha fazla azaltılmalıydı. Beş saatlik azaltma yeterli değildir. En azından 25 saate inmeliydi. Yeni sisteme kademeli geçiş yapılması okullarda beraberinde servis sorununu getirecektir. Eski sisteme tabi olanlar günde 8 saat ders işlerken yeni sistemin öğrencileri 7 saat ders işleyecektir. Okullar eski ve yeni sistemin öğrencilerine ayrı ayrı servis ayarlamayacağına göre yeni sistemin öğrencileri diğerlerini bir saat beklemek zorunda kalacaklardır. Bu sorun üç yıl boyunca devam edecektir. Keşke kademeli geçiş yerine aynı anda tüm sınıflar bu yeni sistemden faydalandırılsaydı daha iyi olacaktı.
Burada değinmek istediğim diğer bir husus, sistem değişikliğine ortaöğretimde başlanması. Halbuki liseyle birlikte ortaokullarda da ders çeşitliliğini ve haftalık ders saatini azaltmakla işe başlanmalıydı. Sistem birbirine paralel olarak birbirini tamamlardı. Nedense ortaokullar üzerine bir açıklama yok. Belki de liseden önce ortaokullara neşter vurulmalıydı. Değişim yukarıdan aşağıya değil de aşağıdan yukarıya olmalıydı. Çünkü ortaokullarda ders yükü ve çeşitliliği fazla ve bu ders yükünü bu küçük bücürler kaldıramıyor.
Değinmek istediğim bir başka husus, hangi sistemi getirirsek getirelim -isterseniz dünyanın en iyi eğitim sistemi olsun- etraflıca düşünmezsek bu sistem de önceki sistemler gibi kadük kalır. Bence eğitim ve öğretimde kaliteli yakalamak adına yapılan bu sistem değişikliklerinin fayda vermesi için okullarda eleme sistemi mutlaka olmalıdır. Sorumluluğunu bilenle, bilmeyen; çalışanla çalışmayan arasında bir ayrım ve yaptırım olmalıdır. Anasınıfından başlayan her çocuk, başarı durumu ne olursa olsun liseyi hep beraber bitirecekse sistem değiştirmenin bir anlamı yoktur. Okullara getirilecek eleme usulü çocuklarımızı yarıştıracak ve sorumluluklarını bilmelerine fayda sağlayacaktır. Bunu her şeyden önce başarılı ve sorumlu çocukları korumak ve kurtarmak için yapmaya ihtiyaç vardır.