Öğretmenlerin Hal-i Pürmelali

Ramazan Yüce

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde bulunan bir Mesleki ve Teknik Anadolu lisesinde ders işlemeye çalışan bir öğretmenin trajikomik görüntülerini izlemiş olmalısınız. İzlememişseniz izleyin ki gidişatımızı, öğretmenlerin hâl-i pürmelâlini, bizi bekleyen tehlikeyi, eğitim ve öğretimin serencamını görelim. Görelim ki ne yapacağımızı, bu gidişata nasıl dur dememiz gerektiğini düşünelim. Yoksa gidişatımız felaket!

 

Televizyon ve internet gazetelerinin "Çorlu'da bir lisede skandal görüntüler... Öğrencilerin çektiği skandal görüntüler... Ders anlatmaya çalışan öğretmenleriyle alay ettiler..." başlığıyla verdikleri videoyu izledim. Öğrenciler tarafından çekilip sosyal medyada paylaşıma sunulan görüntüdeki sesleri ve konuşulanları anlayamadım. Çünkü çekim kötü olduğu için anlaşılmıyor. Fakat görüntü, sınıfta olup-biteni anlatıyor. Tahtada ders işleyen öğretmenin yanına kırmızı giyimli bir erkek öğrenci geliyor. Öğretmenin kravatına, karnına dokunuyor; elini kulağına götürüyor, sonra öğretmenin arkasına geçerek öğretmenini kucakladığı gibi havaya kaldırıyor ve -sanırım- kapının yanındaki çöp kutusunun yanına öğretmenini bırakıyor. Derste alayın her türlüsü işlenirken sınıfta gülüşme, ıslık, bağırış ve çağırış gırla gidiyor. Başrolünü kırmızı giyimli, başı kapalı öğrencinin oynadığı bu tiyatroyu, biri cep telefonuyla çekiyor ve sosyal medyada paylaşıyor. İşin garibi, tüm bu olanlara sınıftan kimse "Ne yapıyorsunuz?" demiyor. Öğrenciler tümden teşne bu işe. “Hababam” filmleri bu görüntünün eline su dökemez.

 

Kimse –özellikle- yetkililerimiz, anne ve babalar, yazılı ve görsel medya "Ne oluyoruz? Nereye gidiyoruz? Bu da ne böyle?" demeye kalkmasın. Veya "Çorlu'daki lisede meydana gelen bu olay bireysel, lokal bir olaydır" diyerek konuyu küçük görmeye kalkmasın. Hele basın, "skandal görüntü" falan demesin. Aslında esas skandal olan bizim bakış açımızdır. Çünkü okullarımızın çoğunda özellikle mesleki ve teknik liselerin çoğunda benzerlerine sıkça rastlanan buna benzer olaylar bizim eserimizdir. Bakmayın çoğunun basına yansımadığına. "Çocuklarımız öz güvenli yetişecek, kimse onlara kızıp bağıramayacak, asla elini kaldıramayacak, onların psikolojisini ve moralini bozamayacak. Çünkü onlar bizim her şeyimiz, biz onlar için yaşıyoruz. Her kim özellikle öğretmenler, bu çocuklara kızıp bağırır, kazara bir tokat atarsa ölümlerden ölüm beğensin" diyen bizleriz. El bebek, gül bebek büyütülen, hiçbir sorumluluk verilmeyen, cezayı müeyyide görmeyen bu korumacı çocuklar, az bile yapıyor. Kimse kusura bakmasın bu gelmekte olan nesil bizim eserimizdir. Eserimizle ne kadar gurur duysak azdır.

 

Olayın geçtiği okul, bir meslek lisesi. Yeni adıyla Mesleki ve Teknik Anadolu lisesi. Bir zamanların bir işlevi olan gözde okulları yani. Şimdilerde yerlerde sürünüyor. Bu okulların bu hale gelmesindeki en büyük pay, 28 Şubat darbesini yapanlardır. İmam Hatip Liselerinin önünü keseceğiz diye getirilen katsayı ucubesinin bir sonucudur. Katsayıda amaç, İHL'lerdi. Ama torbaya tüm meslek liseleri katıldı. Sayelerinde tüm meslek liseleri yok oldu. Bu okullar yeniden belini doğrultursa -ki mümkün değil- bilin ki eğitim ve öğretimimiz düze çıkar. 28 Şubatı yapanlar, bu süreci destekleyenler, o gün sadece İHL'lerin kapısına kilit vursalardı bu ülkenin eğitim ve öğretimine bu kadar zarar veremezlerdi. Özellikle bu videoyu, 28 Şubatı yapanlar ve savunanlar izlesin ki videoyu herkese izletip “Bakın biz, bu süreç bin yıl sürecek dediğimizde bize gülüyordunuz. Görün ki eserlerimiz meyvesini verdi, sizin haberiniz yok” desinler ve kına yaksınlar.

 

Toplum olarak biz “Bu öğretmenler yok mu? İşte eğitim ve öğretimi bu hale getirenler bunlar” diye suçu sadece bir kesime atarak egomuzu tatmin etmeye çalışalım, kendi yaptığımızı görmezden gelelim. Bu daha iyi günlerimizdir. Öğretmen bu tip öğrencilere dişini sıkar, iyi-kötü dersini işlemeye çalışır. Sonucunda birkaç dişini kırar, geçer gider. Yarın bu çocuklar, toplum içine girecek. İşte o zaman görün curcunayı. Tüm dişimizi kırsak yine kar etmez, haberimiz ola.

 

Bu görüntüleri izleyen kaymakam inceleme başlatmış. Sonuç ne mi olur? Sınıf hakimiyeti yok diye öğretmenin yeri değiştirilir; öğretmen, bir öğrencisine tokat attığından dolayı en azından dört ay hapis cezası alır; öğretmeni kucaklayıp ayağa kaldıran, videoya alan ve sosyal medyada paylaşan öğrenciler küçük bir disiplin cezası alır olur biter.  Yetkililerimizden isteğim; öğretmene ne yaparsanız yapın, ister görevden el çektirip öğretmenliğine son verin. Yerine sırada bekleyen birini alırsınız. Ayrıca öğretmenle dalga geçilmiş, psikolojisi bozulmuş. Bunu düşünmeyin. Zira öğretmenin psikolojisi mi olur? Ama öğrencilerimizin morali bozulmasın. Yeter ki onları mutlu edelim. Zaten istediğimiz de bu değil mi? Baksanıza çocuklarımız, oynadıkları tiyatro ile ne güzel eğlenmişler. Yine bu çocuklar iyiymiş. Ya Ödemiş’te öğrencileri tarafından öldürülen müdür gibi bu öğretmeni de öldürselerdi ne olurdu? Maazallah! Bir de çocuklar ıslah evine gidecekti. Buna da şükür hele!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.