Üç günlük dünyada insanın başına gelmeyen kalmıyor. Ne de olsa imtihan dünyası. Bu kazana girip terlemek hatta yanmak da var. Çünkü imtihanı kazanmak kolay değil.
İnsanoğlu, başına gelen problemleri önce kendi çözmeye başlar. Boyunu aşınca eşini, dostunu devreye koymaya çalışır. Tüm tanıdıklar ve iş yapacaklar sırtını dönünce ve kapılar tek tek yüzüne kapanınca kendi derdiyle baş başa kalır insan. Aslında yalnız değildir. Yaradan’ı vardır her daim yanında. 7/24 açıktır bu kapı. Hacet kapısıdır bu makam: Protokol yok, mesai bitti yok, araya birini koymaya gerek yok. Kapıda girmene engel kapıcı yok; niçin geldin, yeni mi aklına geldi, çık dışarıya diyen yok. Bugün yoğunum, randevu al, dilekçe bırak diyen yok; derdini tam anlatamadın, ne demek istediğini anlamadım diyen de yok.
Merhamet kapıları açık; yeter ki kulum istesin, derdini bana açsın diyen biri var her yerde. Üstelik sana senden yakın. Çünkü şah damarından daha yakın. Tipine, boyuna postuna bakan biri değil. İstediği tek şey kapısına gelmen, kendisini hatırlaman... Bunun için saatlerce yol yürümene gerek yok. Yapacağın tek şey bulunduğun yerde samimi bir şekilde ellerini açman; suçunu/derdini itiraf etmen ve pişmanlık duymandır, bir daha yapmamaya söz vermendir. Kapına geldim, dertliyim, derdimi sadece sana açıyorum, kurtar beni bu badireden; bana sabır ver, benim için başka kapı aç diyorsun. Bunu ister sesli, ister sessiz yap; ister hecele, ister kekele, ister kelimeleri yut. Problem değil. Zira halden anlayan biri var karşında. Ne halin varsa gör demez. O seni her daim dinler ve cevabını üç şekilde olur. 1. Evet der, istediğini verir. 2. Hayır der, daha iyisini verir. 3. Bekle der, en iyisini verir.
Duanın/tövbenin kabulü için yapacağın tekrar tekrar ısrar etmek ve duanın kabulü için acele etmemektir. Duana başkasını da katmaktır, hayırlısını istemektir, beklemektir. Zira bu kapı kapanmaz, bu kapıda karamsarlığa yer yok, ümitler tükenmez burada. Bir bakmışsın derdin bitmiş, isteğin kabul olmuş, korktukların gerçekleşmemiş. Bundan haberin bile olmaz. Yeter ki sen beklemeyi, istemeyi bil. Bu aşamada ve hiç asla isyanı düşünme. Çünkü pişeceksin. Bir samimiyet sınavındasın. Sınavı kurallarına göre oynayacak ve sonucunu ona havale edeceksin. Çünkü seni senden daha iyi tanıyan biridir o. O asla seni, sana ve başkasına bırakmaz. Ona, gücüne ve merhametine güvenerek bekleyeceksin. O sana mutlaka bir çıkış yolu gösterecektir.
İstediğini ve gönlünden geçeni vermezse hayırlısı bu imiş deyip sonucuna katlanacaksın. Zira bu dünyada kaybetmek, ahireti de kaybetmek anlamına gelmez. Burada kaybeden ötede güler. Mühim olan orada kazanmak değil mi? Son gülen iyi güler. Yeter ki sen dertlerinle pişmeye devam et.
Başına gelenleri de başkasından değil, kendinden bil. Çünkü insan yapıp ettiklerini yaşar. Derdini de başkasına değil, sadece ona aç.