Öylesine andığımız ve anmak zorunda hissettiğimiz belirli gün ve haftalarımız vardır. Çoğu zaman zorunluluktan katılırız böyle günlere. Belirli gün ve haftalar arasına bir günümüz daha eklendi: 15 Temmuz Şehitleri Anma, Milli Birlik ve Beraberlik Günü. Gün diyoruz ama aslında Gecesi olmalı. Bir geceki milyonlar ayakta. Üstelik sadece bir ilimizde değil. Tüm Türkiye’de millet uyanık. Kadın-kız, çoluk-çocuk, yediden yetmiş eline bayrağı alan koşmuş meydanlara. İnsan seli var meydanlarda…meydanları almayan mahşeri bir kalabalık. Halkımız şehrinin neresinde bir geniş alan varsa orada bu gece. Sabaha kadar da gözlerini kırpmadan meydanlarda. Ne zorlama var, ne baskı, ne cebir, ne imza sirküsü…kendiliğinden meydanlara koştu, hem de yüreğinden gelerek...
Menfur kalkışmanın ardından bir yıl geçmiş, ama herkesin acısı taze. Zira gönderdiğimiz şehitlerin kanı kurumadı hala. Öyle bir geceki insana, “Allah böyle bir geceyi düşmanıma dahi yaşatmasın” dedirten bir gece. Kan vardı, gözyaşı vardı, nefret vardı, bomba vardı, silah vardı, tank vardı, ölüm vardı o gece. Orantısız bir savaşta olması gereken her şey vardı bu gece. Dünyanın canlı olarak izlediği bu geceyi bu millet aynel yakin ve hakkal yakin olarak yaşadı. Dünyada eşi ve benzeri olmamış bir ihanet olayına millet hep beraber dur dedi. Hiç olmadığı kadar devlet ve millet bütünleşmesine şahit oldu tüm dünya. Zaten bu yüzden bu gecenin adı Milli Birlik ve Beraberlik Günü olmuştur.
Kedinin ulaşamadığı ciğere murdar dediği gibi darbe başarılı olamadı diye gayz ve kinlerinden çatlayanlar, aylarca kendisine gelemeyenler, bu kalkışmaya ‘Kontrollü darbe, senaryo’ diyerek yok kabul etmeye çalışsa da içimizdeki bize benzeyen gözü dönmüş ihanet şebekesinin cinnet halini bastırdı bu millet. O yüzden ne kadar kendisiyle gurur duysa, sabahlara kadar kutlasa ve bu günü bayram olarak değerlendirse yeridir. Kim ne derse desin bu millet o gece yanmış, yıkılmış ve yeniden ayağa kalkmıştır. Ateş düştüğü yeri yakar, bu anı yaşayan bilir. Kalbinde zerre kadar vatan sevgisi ve inancı olan, gözler önünde yaşanan bu olaya kontrollü demez. Diyen olursa ancak ihanet şebekesinin bir parçasıdır. Bunun başka türlü izahı olamaz.
Dünya kabul etmese de, kahrından çatlayıp patlasa da, bu milletin başarısını küçük görmeye kalksa da bugün bizim bayramımızdır artık. Bu ülke kaldıkça, bu millet yaşadıkça, ay yıldız dalgalandıkça –ki öyle olacaktır- bugün bizim bayramımız olarak kalacaktır ve her 15 Temmuz’da halk yine meydanlarda olacaktır, bir yıl öncesinde oluşan bu sinerjiyi tazeleyecektir. İçimizdeki hainleri andıkça o geceyi nefretle anacak, diğer taraftan darbeyi bastırdığını hatırlayınca sevincinden dört köşe olacaktır. Birbirine ölümüne muhalefet eden bu millet bu gecede bir ve beraber oldu. 15 Temmuz’un en büyük kazancı, bu millete armağanı da bu birlik ve beraberlik ruhu olmuştur. “Her şerde bir hayır vardır” ayeti kerimesi gereğince bu millet milli birlik ve beraberliğin ne kadar önemli olduğunu bu gece anladı. Yine bu gece devlet ve millet bütünleşmesinin altın çağını yaşadı.
Bu 15 Temmuz’da ve bundan sonraki her 15 Temmuzlar’da meydanlarda toplanıp bayrak sallayan milyonlar dünyaya ve bizi düşman olarak görenlere, “FETÖ’nüz işe yaramadı, sıradaki hatta feriştahınız gelsin” dercesine meydan okuyacaktır hep. Çanakkale ruhundan sonra oluşan bu yeni 15 Temmuz ruhunun ilanihaye devam etmesini dilerken şehitlerimizi rahmetle anıyor, milli birlik ve beraberliğimize halel gelmemesini yürekten temenni ediyorum. Çünkü, “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez/
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” Allah birlik ve beraberliğimizi bozmasın. Milletçe gözümüzü açalım. Zira su uyur, düşman uyumaz. 16/07/2017