Mesleki Çalışmalara Verilen Önem Eğitim ve Öğretime Verilmiş Olsaydı...

Ramazan Yüce

Öğretmenlerin öğretim yılının başında ve sonunda ikişer haftalık yaptıkları seminere Milli Eğitim Bakanlığının, özellikle Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün atfettiği önem kayda değer. Gerçekten Bakanlık öğretmenlerin mesleki gelişimine katkı sağlamak amacıyla planlayıp gönderdiği program büyük bir emek mahsulü ve takdire şayandır.

 

Her saatinde neler yapılması gerektiğini inceden inceye düşünerek hazırlanan mesleki çalışma, hazırlanış amacına uygun bir şekilde yürüyor mu? Maalesef yürümüyor. Seminer çalışmasının istenildiği gibi yürümemesinde:

* MEB'in taşra teşkilat olan il ve ilçe müdürlüklerinin yeterince hazır olmaması, ne yapacağını bilememesi, Bakanlığın atfettiği önemi anlayamaması; bundan dolayıdır ki koordine edememesi ve eş güdüm sağlayamaması, zamanında konunun uzmanlarını eğitim, bilgilendirip görevlendirememesi seminer çalışmalarının önündeki en büyük handikaptır.

*Okul müdürlüklerinin seminer çalışmaları konusunda yeterli bilgi, donanıma sahip olmaması,

* Bakanlık, il, ilçe ve okul müdürlükleri arasında yeterli eş güdümün olmaması. Tek yapılan; bir el tarafından hazırlanan yazının, plan ve programın yukarıdan aşağıya bir hiyerarşi şeklinde "gereği" denilerek birbirine forward edilmesi,

* Öğretmenlerin seminer dönemlerini angarya olarak görmeleri, konunun üzerine ciddiyetle eğilmemeleri, sorumluluk almaktan kaçınmaları, işin ciddiyet ve önemini kavrayamamaları veya kavramak istememeleri...(Sene başı seminerinde uzun yaz tatilinin rehavetini atamayıp tatil modundan çıkamamaları, sene sonu seminerlerinde ise bir yılın yorgunluğunun üzerilerine çökmesi ve tatil havasına girmeleri,

* Tayin, nakil vb. iş ve işlemlerin seminer döneminde devam etmesi...

* Hazırlanan mesleki çalışmaların formaliteden öteye geçmemesi...

 

Her seminer dönemi sonunda aşağıdan yukarıya hazırlanan raporlar, alttan üste doğru resmi yazı ile veya dijital ortamda gönderilir. Raporlara bakılırsa her şey tıkırında! Her şey çok güzel! Amaçlanan hedefe ulaşılmış. Halbuki her şey formalitenin yerine  getirilmesinden ibarettir. MEB bu durumun işleyişini bilmekle beraber her şey yolundaymış gibi  bir çeki düzen vermeden seminerlerin planlamasını yapıyor. Gelen raporlar bir üste gösterilmek üzere arşivleniyor. Seminerlerin belki de işe yarayan tek yönü burasıdır. Yani bir formalitenin yerine getirilmesinden ibarettir. Hasılı herkes körler ve sağırlara oynuyor ve birbirini ağırlıyor. MEB'in önem atfettiği bu seminerlerin önemine taşra inanmadığı müddetçe bu çalışma havanda su dövmekten ibaret olacak ve kadük kalacaktır.

 

Her geçen yıl istediği ve beklediği verimi alamasa da seminer çalışmasına daha bir önem atfeden MEB, keşke seminer dönemlerine verdiği önemin milyonda birini eğitim ve öğretime ve eğitim ve öğretimin gelişmesine önem verseydi maarifimiz bugünkü durumunda olmazdı. Bunun için alttan-üste seminer çalışmalarının bir yerinde olan iç ve dış MEB paydaşlarının kafalarını kumdan çıkarıp meseleyi bir güzel irdelemesi, öz eleştiri yapması gerekir.

 

Yok mu içimizde kral çıplak diyecek bir deli?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.