Bugün MESEM adı verilen çıraklık eğitim merkezlerinde genellikle ortaokulu bitirmiş, lise seviyesinde olan öğrenciler okumakta ise de sıra dışı öğrenciler de gözlerden kaçmıyor. Çünkü yaş sınırı yok.
9.sınıf bir MESEM sınıfına girdim. 30 yaşın üzerinde bir hanımefendiyi sınıfta gördüm. Bu kadın veli olmalı. Ne arıyor burada derken kadının öğrenci olduğunu öğrendim. Takı tasarım alanında çalışıyormuş. Aynı kadın okulda veliymiş aynı zamanda. Çünkü diğer 9 MESEM'de muhasebe okuyan kızı varmış. Anne madem kızım okuyacak, ben de gideyim, meslek öğreneyim demiş. Birlikte gelip gidiyorlar okula.
Diğer öğrencilere ismiyle hitap ederken anne öğrenciye bir şey soracağım, isminin yanına hanım eklemek suretiyle hitap ettim.
Mesleki eğitim merkezinde koridorda dolaşan birine, nöbetçi öğretmen, ne arıyorsun burada dedi. Sınıfıma geçiyorum dedi. Ne sınıfı, veli misin dedi. Hayır şu sınıfta öğrenciyim dedi. Yaşını sordum. 37 yaşındayım dedi. Yeni mi aklına geldi okumak dedim. Öyle oldu. Şu kadar yıldır sigortam var. Çalışıyorum. Ama ustalık belgem yok. Belgeyi almak için yazıldım dedi.
11.sınıf motor bölümünde ders işlerken hem derse katkı yapan hem de sorduğum sorulara mantıklı cevaplar veren bir öğrenci dikkatimi çekti. Bilgi ve birikiminle dikkat çekiyorsun. Nereden öğrendin bu bilgileri dedim. Hocam, ben şu liseyi bitirdim. Sınava girdim. İstediğim bölümü tercih edecek puan alamadım. Babam benim tamir ustası. Onun yanında ona yardım etmeye başladım. Daha önceki yıllarda da gidiyordum dükkana. Sonunda babam, yanımda çalış, kalfalık ve ustalık belgesi al dedi. Ben de liseden sonra MESEM okumaya karar verdim dedi. İyi düşünmüşsün, iyi bir usta olursun inşallah dedim. Ona YouTubeda dinlediğim bir tamirci ustasını anlattım. Tamir ustası şöyle anlattı:
"Okudum, doktor oldum. İyi bir doktorum. Bir de kardeşim var, okumadı. Haylaz mı haylaz. Babam bir gün dedi ki oğlum, şu kardeşin adam olmaz. Bunu bir tamirciye verelim. Sen bunu gör gözet dedi. Ben de tamam baba dedim.
Gel zaman git zaman kardeşim, tamir ustası oldu. Dükkan açtı. Ben de doktorluğa devam ediyorum. Kardeşim kısa zamanda işlerini ilerletti. Gözde muhitten bir villa aldı. Altına da Mercedes çekti. Benim ise kooperatiften edindiğim şehrin dışında bir evim var. Altımda da ayağımı yerden kesen normal bir arabam.
Babamın bana emanet ettiği kardeşime gıpta ettim. Nasıl gıpta etmem. Gittiğim yerde herkes hastalığını açar, onlara ilaç yazar, tedavi öneririm. Bana Allah razı olsun derler. Biraderim ise tamire gelenin ufak bir işini yapsa, borcum bin lira dediğinde herkes veriyor.
Bu durumu düşünmeye başladım. Sonunda doktorluğu bırakıp kardeşimin yanına giderek ustalık öğrendim. Beş sene çalıştım yanında. Sonunda bir tamirci dükkanı da ben açtım. Hatta araba toplayıp satmaya başladım. Satacağım arabanın üzerine de doktordan satılık yazınca, arabalar kapış kapış gidiyor. Yalan değil dediğim. Çünkü zaten doktorum. Kısa zamanda biraderin villasının yanından bir villa da ben aldım. Altıma da BMV çektim.
Baktım, iyi para kazanıyorum. Fen lisesinde okuyan oğlum vardı. Okulu bıraktırarak onu da yanıma aldım. Şimdi baba oğul tamir işiyle uğraşıyoruz”.
Bu öğrenciye bu hikayeyi anlattım. Bakarsın sen de böyle iyi bir usta ve iyi ve helalinden kazanan bir tamirci olursun dedim. İnşallah dedi.
Son sıra dışı MESEM öğrencisi ise geçen yıl mesleki ve teknik lise gıda bölümünden mezun ettiğim bir öğrenci. Bu öğrenciyi de MESEM’de gördüm. Hayırdır dedim. Hocam, üniversite sınavından iyi puan alamadım. Etli ekmek ustası olmak istiyorum. Aldığım ustalık belgesinde gıda bölümü yazıyor. Fırıncılık yazması gerekiyormuş. Burada 11.sınıftan başladım. İki sene daha okuyacağım fırıncı olmak için. Sadece meslek derslerine gireceğim dedi.
Benim gördüğüm sıra dışı MESEM öğrencileri bunlar. Daha nice sıra dışı öğrenciler vardır. Çünkü burada okumak için yaş şartı yok.