90 yılından beri esnaflık yapan bir arkadaşımı 2006-2007'lerde dükkanında ziyaret etmiştim. Çayımızı yudumlarken işlerin nasıl arkadaşım diye sordum. "Keremine şükür! Eskiye oranla daha az kazanıyorum. Ama kazancım şimdi helal" dedi. Ne demek bu dedim. "Özellikle Ecevit zamanında fiyatlara hemen hemen her gün zam koyup satıyorduk. Vatandaş nasılsa yarın yine zam gelecek der ihtiyacını alırdı. Çünkü piyasa çok oynaktı, enflasyon ise çift hanelerde dolaşıyordu. Fahişine satış yaptım. İşte o zaman deli para kazandım. Paraya para demedim. Şimdi ise enflasyonla mücadele var, fiyat istikrarı var, daha düşük karla satıyorum. Yine kazanıyorum ama bu sefer az kazanıyorum. Ama helal yiyorum" açıklamasını yapmıştı.
Mevcut hükümet 2002'de iktidara geldikten sonra ülkede siyasi istikrar hakim oldu. Bu istikrar ekonomide de bir rahatlama meydana getirdi. Enflasyon tek haneli rakamlara indi, paramızdan altı sıfır atıldı, son bir iki yıla gelinceye kadar ürünlere doğru dürüst zam gelmedi. Fiyatlar yerinde saydı. Beyaz eşya başta olmak üzere birçok ürün ucuzladı, vatandaşın alım gücü arttı. Orta ve dar gelirli insanımız rahat etti. İşte bu dönemlerde esnaf geçmiş enflasyonlu dönemlere göre daha az kazanmış arkadaşımın anlattığına göre. Ekonomimiz sıcak paraya dayalı olarak yürüse de bu hükümetin başarılı olduğu alanlardan biri ekonomi idi. Enflasyonla mücadelede mali disiplinden ödün vermedi. Buna rağmen ülke bir baştan öbür başa ulaşım ve alt yapı sorunlarını çözdü. Cari açığımız fazla olsa da vatandaş etkilenmeden ekonomimiz kör-topal bugünlere geldi.
ABD'nin ekonomimizi batırmak ve paramızın değerini düşürmek amacıyla başlattığı saldırılar sonucu paramız dolar karşısında neredeyse eridi. Dolardan bize ne diyemeyiz. Çünkü her türlü hesap-kitap ve girdiler dolara endeksli bu ülkede ve dünyada. Girdiler artınca ister istemez bu tüketiciye yansıyacak. Çünkü yeniden çift haneli enflasyonlu hayata döndük. Bunun sonucunda her türlü ürünün etiketleri değişmeye başladı. İğneden ipliğe zam geldi. Birçok ürün yüzde yüz zam gördü.
Zam gelecek elbet! Zira girdiler artınca maliyet de artacak. Fiyat artışları hoşumuza gitmese de esnafın ayakta kalabilmesi için zamlar gerekli. Buna kimsenin diyeceği yoktur. Ama zam derken vur öldür demiyor kimse. Makul zamma evet, ama fahişine hayır diyor vatandaş. Esnafın fırsatçılık yapmasını içine sindiremiyor kimse. Sosyal medyaya bir göz atarsanız gelen fahiş zamlara herkes isyan ediyor. Tepki göstermekte yerden göğe kadar haklılar.
Gördüğüm kadarıyla bazı firmalar sattıkları ürünlere makul bir artış yaparken bazıları 2000 öncesini hatırlamışçasına fırsat bu fırsat deyip fiyatlara bindirdi. Bu anormal artışları görünce ister istemez arkadaşımın 12 yıl önce söylediği deli para kazanma macerası aklıma geldi. Evet arkadaşımız Ecevit döneminde fırsatçılık yapıp paraya para dememiş. Ama son cümleleri, "Bugün daha az kazanıyorum ama çoluk-çocuğuma helalinden ekmek yediriyorum" şeklinde bir öz eleştiri idi. Ederinden ve girdisinden fazla zam koyanlar paylaştığım bu anekdotu tekrar tekrar okumalarında ve gereğini yapmalarında fayda var. Burada milli bir duruş göstermeleri gerekiyor. Zira milliyetçilik ve vatanseverlik bunu gerektiriyor. Öyle kuru kuruya vatanseverliği ben istemiyorum. Esnaf kazanacak ama düne göre daha az gelir elde edecek. Çünkü zaman para kazanma değil, fedakarlık zamanıdır. Onlardan meccanen bir şeyi kimse talep etmiyor. Kardan fedakarlık istiyoruz, evlerine helal lokma götürmelerini istiyoruz. Buna da hakkımız var. Zira "Aldatan bizden değildir." Tercih fahiş fiyata bel bağlayanların!
Son söz: Makul zamma evet, fahişine hayır!