Kopya ve Sözlü Mülakatlar
Öğrenci olup da sınavlarda kopya çekmeyen yok gibidir bu ülkede. Varsa da bir elin parmaklarını geçmez. Kopya çekmeyenlerin pek azı, dürüstlüğünden çekmez iken çoğunluğu ya beceriksizliğinden ya korkusundan ya da sınav esnasında göz açtırılmadığı için kopyaya yeltenmez.
Ortaokul, lise ve üniversite okurken çekilen kopyalar, çoğunluk tarafından masum kabul edilir. Yakalanmadıkları müddetçe sorun teşkil etmez. Bu yüzden kopya çekenler fazla tepki almazlar. Hatta yıllar sonra çekilen bu koya bir marifetmiş gibi ballandıra ballandıra anlatılır. Esas tepki ÖSYM tarafından yapılan merkezi sınavlarda kopya çekilmesinedir. 2010 KPSS'de kopya çekildiği basına yansıdı. Kimlerin tam puan aldığı yazıldı, çizildi. Bu organize kopya skandalı savcıları da harekete geçirdi. Adı geçen kişiler hakkında dava açıldı.
2010 KPSS'den hareketle ÖSYM'nin yaptığı her sınav sorgulanır oldu. Kopyaya karşı kamuoyunda büyük bir tepki ve hassasiyet oluştu: "Birileri kopya çekerek çocuklarımızın önüne geçti, hakları yendi..." dendi.
Kamuoyunda oluşan bu tepkiler üzerine sınavlarda kopya çekmenin önüne geçmek amacıyla ÖSYM, sınavlarda bir dizi katı tedbir aldı. Hemen hemen her şeye yasak koydu. Koyduğu katı kuralları uyguladı. Adaylar sınav salonuna girerken didik didik arandı. Üzerlerinde ne varsa cepleri boşaltıldı.
Hasılı, okul dönemlerinde pek hassasiyet gösterilmese de merkezi sınavlarda toplum ve yetkililer kopya konusunda çok hassas. Çünkü kopya çekilerek diğer adayların önüne geçiliyor. Bu da kamuya alımlarda haksızlığa sebebiyet veriyor. Bu durumda kopya bir nevi hırsızlıktır. Belki de hırsızlığın en kötü şeklidir. Zira burada milyonların hak ve hukukunu çiğnemek vardır.
Kopya çekmek bir hırsızlık ise o zaman kopya çekmeye gösterilen tepki sadece merkezi sınavlarla sınırlı olmamalı. Sınavın olduğu her alanda aynı hassasiyet gösterilmeli. Çünkü ortaokul, lise ve üniversite hayatında kopya çekmeye alışan, fırsatını bulduğu zaman merkezi sınavlarda da kopya çekmeye yeltenir. Zira alışmış kudurmuştan beterdir.
Hasılı, kopya çekmeye gösterdiğimiz tepkinin temelinde, kamuya hak etmediği halde yerleşme vardır.
Burada bir başka soru sormak istiyorum. Kamuya yerleşmede son yıllarda bir kural haline getirilen sözlü mülakatlara, kamuoyu ve devlet yetkilileri ne der? Yazılı sınavlarda kopya çekmek suretiyle kamuya atanan ile sözlü mülakat vasıtasıyla kamuya atanan arasında bir fark var mıdır? Çünkü sözlü mülakat dendi mi bu ülkede referans, torpil, kayırmacılık, “bizden” olanı seçme akla gelir. Sözlü mülakatlarda alımlar eğer akla geldiği gibi yapılıyorsa kamuya ehliyetsiz ve liyakatsiz atanma durumu söz konusu demektir. Bu da merkezi sınavlarda kopya çekmek suretiyle emsallerinin önüne haksız bir şekilde geçip kamuya atanma yönüyle sözlü mülakatlardan farklı değildir. Kopya çekme ile sözlü mülakat ile atanmanın arasındaki fark, kopya çekmenin gizli yapılması, sözlü mülakatların ise aleni yapılması. Kopya yasak iken sözlü mülakatlar yasal hale getirilmiştir.
Sonuç olarak kopya çekme ile sözlü mülakatı aynı kefeye koyarsak, sınavlarda kopya çekmeye gösterdiğimiz tepkiyi onun ikiz bir kardeşi olan sözlü mülakatlara niçin göstermiyoruz? Sözlü mülakatların devlet eliyle meşru hale getirilmesi, onun ahlaki olduğu anlamına mı geliyor yoksa? Unutmayalım ki bir şeyin yasal olması, onun ahlaki olduğu anlamına gelmez.