Kim bizden, kim bizden değil?
Cumayı bir sanayi camiinde kıldım. Biraz vaaz dinleyeyim diye camiye biraz erken girdim. Beklediğim gibi namaz öncesi bir hatip konuşma yapıyordu. Konuşmanın başında orada olmadığım için o kadar zorlamama rağmen vaazın konusunu çıkaramadım. Çünkü o daldan bu dala atladı durdu hatibimiz.
Aklımda kaldığı kadarıyla her ne dediyse peygamberimize dayandırarak “Bizden değil” dedi durdu. “Bıyığını uzatıp sakalını kısaltan bizden değildir”. “Bir başkası babası olmadığı halde baba diyen bizden değildir”. “Sakal koymanız lazım. Bunun için eşinizden izin almanıza gerek yok. Dini konularda kimseden izin alınmaz.
Bak biriniz elini sakallarına götürdü. Sanırım çıkınca hemen sakal koyacak” dedi. Daha birçok şey daha söyledi. Hepsinin sonu bizden değil ile bitti. Kimseyi içeride ve bizden bırakmadı. En son “Cenneti garantileyen biri, cehennemdeki arkadaş ve dostlarını görünce ‘Ya Rabbi! Falan ile birlikte hacca gittik, şu şu işleri yaptık. Onu cehennemde gördüm’ deyince Rab Teala haydi cehenneme gir, tüm tanıdıklarını oradan çıkar gel diyecek” diyerek az önce “bizden değil” dediği ne kadar insan varsa çıkartıp cennete koydu.
Sayın vaizin anlattıklarından aklımda kalan ve benim anladıklarım bu kadar. Yalnız dinlerken nelerle uğraşıyoruz deyip ürperdim. Hem din dilimiz hem anlattığımız konular içimi açmadı. Daha değişmemişiz dedim. Bundan sonra da değişeceğimize dair bir umut edinemedim. Din dilimiz toparlayıcı, kuşatıcı olmadığı müddetçe bir arpa boyu yol gidemediğimiz mevcut bizden olanları da yavaş yavaş kaybedeceğiz. Dini anlatan kişiler hem konuşma diline hem üslubuna dikkat etmeli. Günümüze gelmeli. Günümüze dair sorun giderici konu ve sorunlara eğilmeli. Kürsüye çıkmadan önce kendisini bir güzel yetiştirmeli, konusunda birikim sahibi olmalı. Öyle konular seçmeli, öyle güzel bir üslupla anlatmalı ki vaazına cemaati zamanında çekebilmeli. Toplumun sorunlarına eğilmeyen, derdiyle dertlenmeyen, insanların ufkunu açmayan, yol göstermeyen bir din dili, bayatlamış konuları ısı tıp ısıtıp önümüze koydukça anlatılan bu vaazların kimseye faydası olmaz, kimseyi camiye çekemez, kimseye de kendisini dinletemez.
Vaazda dikkatimi çeken önce herkesi “Bizden değildir” diyerek ötekileştirdi ve namaz öncesi herkesi korkuttu. Sonra da cehenneme attıklarını bir kişi eliyle kurtardı. Mübarek! Ne kadar günahkar varsa cehennemden çıkarıp alacağına bu dünyada iken “Bizden değil” diyerek kendimizden uzaklaştırmasak olmaz mı? Vaazlarımızda insanları korkut-maktan ne zaman vazgeçeceğiz? Korkutan bir din dilinden ziyade kimseyi korkutmadan sorumluluklarımızı hatırlatan bir din dili geliştirsek daha iyi olacak.