Kabak tadı veren söz ve eylemler
Bir şey yerinde, zamanında ve kıvamında söylendiği takdirde faydalıdır. Bu faydalı olan şeyi olur olmaz tekrarlamak, rutine bindirmek o şeyin değerini düşürür. Bir müddet sonra insanlar tınlamamaya ve önem vermemeye başlarlar. Bir şeyi olduğundan fazla tekrar, aynı zamanda kişiyi bezdirir. Hatta "Tamam, anladık. Geri zekalı değiliz. Yetti artık! Papağan gibi tekrarlayıp durma. Biraz da farklı bir şeyler söyle" dedirtir.
Ne demek istediğimi vereceğim örneklerle izah etmek isterim:
- Bir anne veya babanın çocuğuna "Ödevin var mı? Ödevlerini yaptın mı? Derslerine çok çalış" sözlerini sıkça tekrarlaması.
Salgın dolayısıyla; Hemen hemen her yerde "Maske takalım, sosyal mesafeye riayet edelim,
el temizliğine özen gösterelim" sözlerinin sıkça tekrarlanması.
Her perşembe yatsı namazı vaktinde minarelerden dua okunması ve salavat yapılması, (Mart-tan beri devam eden bu uygulamaya ben, minare duası diyorum.)
Her gün öğle ve ikindi namazı öncesi minarelerden yapılan "maske, mesafe ve el temizliği" uyarısı...
Bilim Kurulu üyelerinin her birinin her gün bir kanala çıkıp salgınla ilgili içimizi karartan açıklama ve uyarıları.
- Başka şehir ve muhitleri bilmem ama Meram ilçesinde yere gömülü, ağzı kapaklı çöp konteynerlarının kapaklarının bu süreçte kapalı tutulması. (Çöp atmaya gelen çöpünü atmak için kapağı eliyle açması
gerekiyor. Bu demektir ki akşama kadar aynı kapağa kaç kişinin eli değiyor. Halbuki bu dönemde temas olmaması için evlere mesafeli çöp kutularının kapağının açık tutulmasında fayda var.)
- Kullanılmış maskeleri, ulu orta atmayın uyarılarına rağmen gözle görülür her yerde atılmış maskelerin göze çarpması.
- Kalabalık ve kapalı mekanlarda burun dışarıda görünecek şekilde maskenin takılması.
- Düğün, taziye gibi yerlerde hastalığı başkasına satma veya kapma seanslarının devam etmesi (Hastalık düğün, nişan, kına, ağız tadı, cenaze ve taziyeden ziyade temastan geçmektedir. Vatandaşımız mesafesini korusa bu tür organizasyonlarda da şifayı kapmayız.
Ama biz sarılmadan duramayız ki... Samimiyetiniz batsın sizin! Bereket, bu tür organizasyonlara geç de olsa yasak gelmiş oldu.)
- Aynı evde yaşamayan bireylerin çarşı, pazar ve cami gibi yerlerde bir tanıdığını gördükleri zaman tokalaşma ve sarılmak eyleminden vazgeçmemesi.
- Bazıları, güya tokalaşmıyorum, ben bu konuda duyarlıyım derce- sine getiriyor dirseğini, dirseğine değdiriyor. Ben buna dirsekleşme diyorum. (Üstüme iyilik sağlık! Bu da bir temas değil mi? Ne anladık biz bu işten. Üstelik bu eylemle sosyal mesafe de çiğneniyor. Duyarlılığınız batsın sizin!)