2023 Ağustos ayında çocuğumun da içinde bulunduğu bir araç tali yoldan ana yola kontrolsüz bir şekilde çıkar.
Aracı kullanan kişi yanlış yöne gittiğini ve yolun gidişi gelişi bölünmemiş yol olduğunu düşünerek geri dönmek ister. Direksiyonu kırmasıyla birlikte araç yolu ortalar.
Arkadan gelen süt kamyonu bunlara çarpmamak için önce orta şeride geçer. Bunlar orta şeritte olunca kamyon çarpmamak için fren yapar.
Bu dikkatsizlik, bu kontrolsüz çıkış ve yolda ne yapacağını bilememenin panikliğiyle arkadan gelen süt yüklü araç, aracın şoför mahalline çarpar.
Çarpma sonucunda araçta bulunan dört kişiden aracı süren, kazan mahallinde, yanındaki hastanede vefat etmiş, arkada bulunan biri oğlum, diğeri de arkadaşı yaralı kurtulmuştu.
Bir anlık dikkatsizlik ve panik hali sonucunda vefat edenler, arkalarında acılı aileler bıraktı. Kalanlar ise uzun süren bir tedavi sonucu iyileşti. Allah kimseye acı, keder, yaralanma ve ölüm vermesin.
Kazanın ardından şu hastane, bu hastane, şu doktor, bu doktor uğraşırken ve yaralı hastamızın tedavisi için şifa ararken kazayı daha eş dost duymadan, kayıtlı olmayan bir numara aradı. Bilmem ne sigorta imiş arayan. İlk defa böyle bir kaza ile karşılaşınca neyin nesi diye dinledim. Adana merkezli bir sigorta şirketi imiş. Konya'da irtibat büroları varmış. Danışmanlık yapıyorlarmış.
Kazayı en ince ayrıntısına kadar biliyordu telefonla arayan. Kimlerin öldüğünü, aracı kimin sürdüğünü, arkadaki yolcuların misafir olduğunu, kimin ne tür bir yaralanmaya maruz kaldığını, kaza ve yaralanmalara baktıklarını, kendileriyle çalıştığımız takdirde aracı sürenden bilmem ne kadar tazminat, kazanın mesai saatleri içerisinde olduğu için araçta bulunanların bağlı bulunduğu şirketten bilmem ne kadar para, çocuğum öğrenci ve o araçta misafir olduğu için bu kadar para, araca arkadan çarpan kamyonun sigortasından şu kadar para saydı durdu. Yeter ki kendileriyle çalışmayı kabul edelim.
Bizden de bu aşamada para talep etmiyorlar. Tazminatı hak ettiğimiz zaman bilmem ne kadarını alıyorlarmış.
Çocuğumu kimse silah zoruyla bindirmedi araca. Staj yaptığı şirket de göndermedi. Kaza oldu bitti. Biz sağ kurtulduk. Ölenlerin acısını derinden hissediyoruz. Biz şikayetçi değiliz. Lütfen bir daha aramayın dedik. Telefonu sonlandırdık.
Davetsiz misafir durur mu? Ertesi günü oğlumu aramış bu sefer. E nabız şifresini istemişler. Çekilen MR, röntgen vs. raporlara bakmak için. Güya yara, bere ve rapordan hareketle bize bir güzel danışmanlık hizmeti sunacaklar. Bu telefonu da savuşturduk.
Böyle böyle belli zaman aralıklarıyla farklı numaralarla arayıp durdular. Bizden yüz bulamayınca peşimizi bıraktılar.
Bu süreçte polis karakolundan aradılar ifade için. Güç bela, zoraki yürümeyle karakola gittik. Avukat isteyip istemediğimizi sordu görevli polis. İstemiyoruz. İfade verip gideceğiz dedik. Polis "Siz o araçta misafir imişsiniz. Mesai saatleri içerisinde olunca şirkete dava açılabilir. Ben en iyisi CMUK'tan avukat çağırayım" dedi. Ne kadar, avukatlık işimiz yok. Boşu boşuna avukata para vermeyelim dedik ise de "Bize yardımcı olmak istediğini, avukat bedelini de devletin karşıladığını, mağduriyetimize yardımcı olmak istediğini, herkes için böyle yardımcı olmadığını, özellikle falanı tanıdığı olduğunuz için bu yardımı yaptığını, yine şikayetçi olmayın ama avukattan fikir danışın" dedi.
Para bizden çıkmasa da devletten çıkacak. Bu para yine bizim paramız. Yazık desek de BARO'dan avukat talep etti. Şirketten şikayetçi olmamız konusunda epey işlemeye çalıştı bizi.
Avukat geldi. Biz ifademizi verdik. İnadımız inat deyip ne şirketten ne kamyoncudan ne aracı süren rahmetliden şikayetçi olduk. Son sözümüz budur dedik.
Bize, "Şimdi şikayetçi olursanız, şikayetinizden mahkemede vazgeçebilirsiniz. Şayet şimdi şikayetçi olmazsanız, sonra mahkemede şikayetçi olamazsınız. Şikayetçi olmakla bir şey kaybetmezsiniz" dendi. Olsun. Biz şikayetçi değiliz dedik. İfadeyi imzalayıp ayrıldık.
Aradan bir yıla yakın zaman geçti. Oğlumuz iyileşti. Kazanın şokunu atlatıp araba sürmeye başladı. Zarar gören sağ diz yan çapraz bağı iyileşti. Topallaması geçti. Halı saha maçları yapmaya başladı. Gözünün yanına atılan dikiş izleri kayboldu. Yara bereden iz kalmadı. Adeta kazayı unuttuk.
Biz ne kadar kazayı unutsak da danışmanlık hizmeti sunan sigorta şirketleri unutmuyor.
Bu sabah yine kayıtlı olmayan bir numara aradı. Açmadım. Az sonra kimdir, necidir diye dönüş yaptım.
Bir kız çocuğuydu karşıdaki. Başladı yine kazayı anlatmaya. Kazadan bir engel kaldı mı diye sordu. Oğlumla görüşmek istediğini söyledi. Oğlan müsait değil deyince, yine dava konusunu açtı. Bak hele kızım, beni kızdırmadan şu telefonu kapatır mısın dedim. Görüşmeyi bitirdik.
Bir yıldır kabak tadı veren bu danışmanlık hizmetini yazı konusu edineyim istedim.
Bu vesileyle bu şekil ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarından ekmek yiyen ve danışmanlık hizmeti veren sigorta şirketlerinin olduğunu öğrenmiş oldum.
Belli ki birilerinin mağduriyeti üzerinden bu şekil para kazanmayı itiyat haline getirmişler.
Merak ettiğim, bu sigorta şirketleri bizim telefonumuzu nereden bulup bize nasıl ulaşıyor?
Bunların kazadan nasıl haberi oluyor?
Kaza yapan aracın içindeki kazazedelerin adı, soyadı ve mesleğine varıncaya kadar nasıl bilgi sahibi oluyorlar?
Öyle zannediyorum, bu tür danışmanlık hizmeti veren sigorta şirketleri, emniyet bünyesinde trafik biriminde görev yapan bazı polislerle irtibatlı. Belli ki bazı polisler bu tür danışmanlık hizmeti veren sigorta şirketleriyle paslaşıyor. Belki de açılan dava sonucunda kazanılacak tazminattan yüzde alıyor olmalılar. Başka da aklıma bir şey gelmiyor.