Son yıllarda üniversite sayımız arttı, üniversitede okuyan öğrenci sayımız da hakeza arttı. Daha önce fakülte olarak sayısı fazla olmayan ilahiyat fakülteleri de bundan nasibini aldı. Yanlış hatırlamıyorsam 100 civarında din eğitimi yapan adı ilahiyat veya İslami ilimler olan fakülteler var. Bu fakültelere ilave olarak iki yıllık ilahiyat ön lisans bölümleri açıktan öğretim yapmaktadır. Açıktan ön lisans öğretimini tamamlayan öğrencilerden lisans eğitimi yapmak isteyenler için ÖSYM tarafından her yıl yapılan Dikey Geçiş Sınavında başarılı olanlar 3. ve 4.sınıfı örgün olarak okuyabiliyor veya uzaktan eğitim adı altında yine açıktan lisans tamamlama yoluna gidebiliyorlar. Buna da İlahiyat Lisans Tamamlama kısaca İLİTAM deniyor. Bu şekilde ilahiyatı tamamlayanlar lisans mezunları gibi aynı hakka sahip oluyorlar. Örgün ilahiyat yapan ilahiyatların çoğunda İLİTAM eğitimi verilmektedir.
Fakülte veya üniversite sayısının artırılmasını çok anlamış değilim. Haydi, bölümlerin örgününü açtık, çocuklarımız okusun diyoruz. Örgün eğitime devam edemeyecek olan çalışanlar için de bazı bölümleri açık öğretim adı altında okumalarına imkan sağladık diyelim. Örgün eğitim yoluyla 4-5 yıl ilahiyat eğitimi almış ilahiyatçıların çoğu eleştiriliyor iken İLİTAM adı altında uzaktan eğitime niçin gereksinim duyuldu? Ülkenin acil ilahiyatçıya mı ihtiyacı vardı? Bildiğim kadarıyla mevcut ilahiyatlar ihtiyacı fazlasıyla gidermektedir.
İlahiyat okumak sadece bilgiden mi ibaret? Din alanı toplumda zaman zaman başımızı ağrıtan, tartışmalara sebebiyet veren netameli bir alandır. Toplum, yanında bir ilahiyatçı bulduğunda çoğu zaman bilir diye ilahiyatçıyı soru bombardımanına tutmakta, görüş sormaktadır. Uzaktan eğitim alan biri, kendisini başka kaynak ve ortamlarda yetiştirmediği müddetçe toplumun din alanındaki sorularına ne derece makul cevap verebilir? Çünkü bu alan sadece bilgiden ibaret değildir. Ayet bileceksin, hadislere vakıf olacaksın, analiz ve yorum yapabileceksin, bu konudaki farklı fikirlerden haberdar olacaksın, yeri geldiğinde hüküm vereceksin. Bu da okul müştemilatında arkadaş ortamında edinilir. Çünkü örgün eğitimde kantin vb. ortamlar öğrencilerin birbiri ile muhaveresine şahitlik eder.
Kanaatimce İLİTAM'lar yanlış bir uygulamadır. Sorumlu yetkililer İLİTAM'lardan ne murat etmektedirler? Aklıma bu vesileyle dini eğitim alsınlar iyi niyeti geliyor. Eğer böyleyse -bu yol ile okuyanların hepsini kastetmiyorum- yarım hoca dinden eder. Yoksa bu yol ile bölüm hocalarına maddi kaynak veya iş mi bulunuyor veya niyetleri, okumak isteyenlere bir meşgale bulmak ve onları oyalamak mı?
Başta İLİTAM'lar olmak üzere sorumlular açık öğretimi, uzaktan eğitimi, ikinci öğretimleri yeniden gözden geçirseler iyi olur. Üniversite sınavlarında istenen başarıyı gösteremeyen düşük puanlı kişileri değişik isim ve yollar ile lisans mezunu yaparak zaten yerlerde sürünen eğitim ve öğretimimizi iyice ayaklar altına almayalım, olmayan kaliteyi düşürmeyelim, çocuklarımızı bu kapılarda oyalamayalım. Bölüm hocalarına ders ve meşgale lazım ise bunlardan bilimsel çalışma isteyelim. Odalarına kapanıp bilimsel makale yazsınlar, alanlarında kitap çıkarsınlar.
Not: İLİTAM okumakta olan veya bitirmiş ama kendisini yetiştirmiş kişilerin oranı az da olsa vardır.