Dünya Kimin Yanında?
“Roma dönemi Kudüs şehrinin valisi Pontius Platus'dur. Kudüs'te yaşayan Yahudiler ve putperestler Hz. İsa'nın yeni yaymaya çalıştığı dinden oldukça rahatsızdırlar. Yahudiler gibi Kudüs'teki Putperest kâhinler de İsa'ya cephe almışlardır. Vali Platus'u kışkırtarak Hz. İsa'yı ortadan kaldırmaya çalışırlar. Nitekim 12 Havari'den birinin ihbarı üzerine Hz. İsa yakalanarak Yahudi inancına göre Yahudilerden oluşan bir mahkeme tarafından yargılanır.
Yahudiler Mayasız Ekmek Yortusu gününde oldukları için Hz. İsa'ya idam kararı veremezler. Bunun üzerine Hz. İsa'yı Vali Platus'a götürerek bu kararı onun vermesini isterler.
Vali Platus halkın talebi üzerine Hz. İsa'yı içeri alarak onu sorguya çeker. Aslında Platus iyi niyetli bir validir. Hz. İsa'nın öldürülmesini istemez. Bir plân düşünür; Yahudilerin bu dini bayramlarında her yıl bir mahkûmu af ettiklerini bildiği için Hz. İsa'yı kurtarmaya çalışır.
Vali Platus zindanda yatmakta olan azılı bir hırsız ve cani olan Barabba ile Hz. İsa'yı halkın karşısına çıkarır; bunlardan hangisini af edelim diye Kudüs halkına sorar;
Kudüs halkının kararı oldukça ilginçtir;
Vali'nin bu teklifi karşısında halk hırsız ve azılı bir cani olan Barabba'nın af edilmesini ister.
Platus, halkın bu kararı karşısında oldukça şaşırır.
Neticede Kudüs'ün en azılı hırsız ve canisi olan Barabba serbest bırakılır.
Ne var ki çok kısa bir süre sonra serbest bırakılan Barabba, işlediği suçlar yüzünden yeniden zindana konur.
Kudüs Valisi Platus bunu fırsat bilerek Hz. İsa ile Barabba'yı yeniden halkın karşısına çıkarır ve "-Ey Yeruşalim (Kudüs) halkı, bu iki mahkûmdan birini bu kutsal günde yine siz af edeceksiniz, bu sefer hangisini af ediyorsunuz?" der.
Halktan ne cevap gelir bilir misiniz? Halk yine "Barabba, Barabba..." diye bağırır!
Barabba yeniden af edilerek serbest bırakılır.
Kudüs halkı, o günlerin kutsal günleri olduğu için Hz. İsa'nın idam edilmesi yerine, çarmıha gerilmesini isterler. Vali Platus, halkın bu isteği üzerine Hz. İsa'yı getirip, "O halde siz götürüp çarmıha gerin" diyerek Hz. İsa'yı Kudüs halkına teslim eder.
İşte Hz. İsa bu olaydan sonra halk tarafından çarmıha* gerilir!” (Matta ve Yuhanna İncili. Bab: 16-26, Günışığı gazetesinden alıntı)
Geçmişte yaşanan bu olayla günümüzü karşılaştırmak istiyorum. Malumunuz bu ülke, 80 yılından beri bir terör örgütüyle oyalanıyor. Kökleri bizde, beyni dışarıdan güdümlü, dışarıdan maddi ve manevi destek alan bu örgüt; bitti, bitiyor, bitecek derken Suriye iç savaşı imdadına yetişti. Daha güçlü bir şekilde sınırımızın ötesinde devlet kurma aşamasına geldi. Gece gündüz bunun hayalini görüyor. Gördüğüm kadarıyla bu ütopyaya da kendilerini inandırmış görünüyorlar. Dünyanın hemen hemen her devletinin terör örgütü diye tanımladığı bu örgüt, aynı zamanda dünya tarafından destekleniyor. Bunun son örneğini de Fırat’ın doğusuna düzenlediğimiz operasyonda bir kez daha gördük.
İncil’de anlatılan bu hikayeyi ilk duyduğumda çok garibime gitmişti. Öyle zannediyorum, sizin de garibinize gitmiştir. Nasıl gitmez? İsa gibi karıncayı incitmeyen birini, suç makinesi azılı bir hırsız ve caniye yeğliyor Kudüslüler. Yaptığımız bu son sınır ötesi operasyonla dünyayı, eli kanlı bir terör örgütünü korur şekilde arkasında yer aldığını görünce nedense Kudüslülerin en azılı hırsız ve caniyi tehlikeli görmeyip dışarı çıkmasına izin vermesi ve İsa’nın zindanda kalmasına razı olmaları aklıma geldi. Maalesef haklı meselemizde yanımızda neredeyse kimse yok. Dünya ise terör örgütüyle kol kola…
İncil’de geçen İsa-Barabba hikayesi geçmişte sadece Kudüs halkı ile sınırlı iken bugün suçluyu koruma tüm dünya devletlerine sıçramış durumda. Suçluyu koruyor ve destekliyor. Haklı davamızda ise biz, kah kınanıyor kah bize ambargo uygulanıyor kah ekonomik yaptırımdan söz ediliyor. Vah ki dünya vah! İsa peygamber bugünü görmüş olsa ne derdi acaba? Herhalde benim durumum daha iyiymiş, dün suçluyu koruma Kudüs ile sınırlı iken bugün suç, dünyaya yayılmış ve dünyayı esir almış durumda, derdi.
*Bizim inancımıza göre İsa Peygamber çarmıha gerilmemiştir.
Not: Dünyada yalnız kalan ve kendini anlatamayan Türkiye, başlattığı Barış Pınarı Harekâtıyla kararlılığını gösterdi, kendi göbeğini kendi kesti ve terör örgütünün hamisi ABD’yi nihayet masaya oturtmaya razı etti. Umarım bilmediğimiz bir oyuna getirilmemişizdir. Devamı gelir inşallah…