Dokunulmazlara dokunulsun

Ramazan Yüce

Uzak Doğu ülke meclislerinde uzaktan  görmeye alıştığımız kavgalar hele şükür yakınımıza geldi. Daha yakından seyrediyoruz seçip gönderdiğimiz koca koca insanların şamatalarını.

 

Dokunulmazlıklarla ilgili görüşmelerin yapıldığı perşembe günü vekillerin kavgası ülke gündemine oturdu. Meydan savaşı gibiydi görüntü. 4 gün sonra ekranda milletin gözü önünde aynı kavganın kaldığı yerden devam etmesi taraflardan birinin veya ikisinin kavgayı bilinçli yaptığı anlamına gelmektedir.  Görüntü hoş mu? Değil elbet. Hatta rezalet. Bu kavga olsa olsa 'Kayıkçı kavgası' olur. Ben bugüne kadar vekillerin çok zarar gördüğünü görmedim. Bakmayın siz yumruk yediklerine. Milletin yıllardır yediği balyozun yanında yumruğun lafı mı olur?

 

02.05.2016  tarihi itibariyle meclise gelen  fezleke sayısı 619'dur. 550 vekilin olduğu mecliste vekil başına  1.12 dosya düşmektedir. Seçilmişimizdeki bu kabarık suç oranını görünce millet ne yapar kim bilir? Bizim adımıza kanun çıkaracak insanların kendileri temiz değil bir kere. Suç makinesi mübarekler… Kendisi temiz olmayanın bu millete, bu ülkeye verebileceği bir şey yoktur.

 

Konu dokunulmazlıklar meselesi. Kavganın sebebi ise, bize dokunulsun veya dokunulmasın. Kavgadan korkanlar birileri aralasın diye kalabalıklar içerisinde yapar kavgasını, postu deldirmemek için. Niyetleri gerçekten kavga olanın ekranda, mecliste kalabalıklar içerisinde işi olmaz. Kapatın ekranları, kapatın kapıları; paylaşın kozlarınızı. Er mi yaman, bey mi yaman. Alın boyunuzun ölçüsünü. Bir temizlik yapın. Giderayak hem bu ülkeye bir iyilik yapın, memleket kurtulsun. Birbirinizi kırın, vurun bu millet tüh derse gelin yanıma. Bu millet ardınızdan son görevi yapar, hepinizin adına helva bile dağıtır. O günü de ulusal bayram ilan eder. Hem o meclis alışkındır öldürmeye. Kimin kimi öldürdüğü de belli olmaz kim vurduya gider. Faili meçhul kalır. Bak Ali Şükrü Bey’in katili belli oldu mu? Olmadı. Hem zaten birbirinizi öldüreceksiniz. Öbür dünyaya gidince de "Dünyada ne var ne yok diye sorarlarsa," Bekri Mustafa'nın Küçük Ayasofya Camisine imam seçildiği gibi biz de milletin vekiliydik" deyin.

 

İşlenen suçlardan dolayı insan bu kadar korkar mı? İnsan biraz mert olur? Bugüne kadar vekil olup da ceza alan oldu mu? Kazara içeriye giren olduysa da nasıl ki bu millet mecliste iken bakmışsa içeride de beyler gibi bakar. Hiç merak etmeyin siz. İnsan Allah'tan korkar bir defa. Bu ülkenin Güney'i kan ağlarken, her gün şehit haberleri gelirken işlediğiniz suçlardan dolayı birbirinize düşmenizden utanmıyor musunuz? Bari kullarından utanın. El birliğiyle kaldırın dokunulmazlığınızı. Hiçbiriniz lâyüs'el değilsiniz. Bu millete her gün birileri dokunuyor, bu millet hala ayakta. Allah'tan başka yardımcıları da yok. Dokunulmazlık zırhı nedir bilmez. Allah'a emanettir onlar. Asılda koruma zırhı yoksa vekilde hiç olmamalı zaten.

 

Sizler mert olun, işlediğiniz suç ise cezanızı çekin, yok suç işlediğinize inanmıyorsanız gidin kendinizi savunun. Merak etmeyin, mahkemede de ekran olacak. Meclisteki kabadayı tavırlı öz güveninizi orada da gösterebilirsiniz... 90’lı yıllardaki nahoş görüntüler olmasın. Yargı da adalet dağıtsın. Güven versin.  Kimseden direktif almasın. Eli vicdanında karar versin. Birilerine olan kızgınlıkları, kinleri adaleti elden bırakmalarına sebebiyet vermesin... Kimsenin onuruyla oynanmasın, Yeni mağduriyetlere zemin hazırlanmasın. Suçlu-suçsuz ayırt edilsin. Kamu vicdanında makes bulsun haklılığınız ya da haksızlığınız.

 

Sözüm meclisten dışarı… Ülkesi için çalışan, vekilliğinin hakkını tam veren, ülke meselesini kendi menfaatinin önüne koyan vekillerimize selam olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.